canlı casino siteleri sex shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat deneme bonusu bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler
DOLAR

35,9976$% 0.22

EURO

37,2320% -0.56

STERLİN

44,6905£% -0.07

GRAM ALTIN

3.307,64%0,36

ÇEYREK ALTIN

5.433,00%0,24

BİTCOİN

3434274฿%-3.06438

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Erdal ORHAN

Erdal ORHAN

08 Şubat 2025 Cumartesi

Voleybolcu Kız Canıyla Sınandı! Okul Önlerinde Neden Güvenlik Önlemi Yok!

Voleybolcu Kız Canıyla Sınandı! Okul Önlerinde Neden Güvenlik Önlemi Yok!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bursa’da kuzeniyle birlikte voleybol maçına giden 14 yaşındaki kız, 17 yaşındaki sürücünün kamyonetle çarpmasıyla ağır yaralandı. 6 gündür yaşam mücadelesi veren genç kızın yakınları hastane önünde umutlu bekleyişini sürdürürken, acılı baba, “İçimiz yanıyor. Adalet yerini bulsun. Kızım kan revan içinde buldum. Sürücüden çok bu çocuğa aracı verenlerin en ağır cezayı almasını istiyorum” diye konuştu.

17 yaşındaki ehliyetsiz sürücü kurbanı voleybolcu kız yaşam savaşı veriyor

Kaza, 1 Şubat Cumartesi günü merkez Osmangazi ilçesi Uluabatlı Hasan Bulvarı üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, yabancı uyruklu 17 yaşındaki sürücü, ticari araçla okul bölgesinde hızla ilerlerken, kontrolünü kaybedip önce 2 araca, ardından voleybol maçına gitmek için dışarı çıkan ve yolun karşısına geçmek için kaldırımda bekleyen 14 yaşındaki Semanur Akdere’ye çarptı. Kazanın etkisiyle savrulan genç kız, kanlar içinde yerde kalınca yardımına çevredekiler koştu. Sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan Akdere, kaldırıldığı Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı. Kaza anı ise güvenlik kamerasına anbean yansıdı.
“Kızımı kan revan içinde buldum”
Hayati tehlikesi bulunan Semanur’un yoğun bakımdaki yaşam mücadelesi devam ederken, hastanenin önünden bir an ayrılmayan baba Sinan Akdere, “Cumartesi bana bir telefon geldi. Kızımın kaza yaptığını duyunca şok geçirdim. Olay yerine yakındım, hemen oraya gittim. Kızımı kan revan içinde gördüm. Ambulansa bindirip hemen hastaneye geldik. Çocuğum günlerdir yaşam mücadelesi veriyor” diye konuştu.
“Abisi yalan söylüyor”
Sözlerine devam eden Akdere, “Bu çocuktan daha çok abisinden şikayetçiyim. Abisi ‘aracı benden kaçırdı’ diye yalan söylüyor. Ceza almamak için böyle yapıyor. Benim yüreğim yandı. Ben adalete güveniyorum. Bu sürücünün bu aracı daha önce kullandığı ortada. Geçmişe yönelik kamera çalışması yapılırsa, 17 yaşındaki bu çocuğun daha önce de abisinden aracı alıp kullandığı ortaya çıkacaktır” ifadelerini kullandı.
“100 kilometre hızla gidiyor”
Yeğenin kaza yaptığı yere gelen dayısı Şahin Tanyeli, “Esnaf arkadaşların güvenlik kamerasında sürücünün en az 80-100 kilometre hız arasında gittiği belli. Yani burası okul bölgesi. Eğer okul saatinde bu kişi buradan geçseydi yüzlerce öğrenciyi ezebilirdi. Zaten kameralarda belli, tümsekten uçarak geliyor” dedi.
“Bu çocuğa servis çektiriyorlar”
Kaza yerinde konuşan dayı Tanyeli, “Bu kişiler konfeksiyon işleriyle uğraşıyor. Bu sürücünün bu araçla servis çektiği belli. Fakat abisi ceza almamak için yalan söylüyor. Biz ikisinden de şikayetçiyiz. Günlerdir hepimiz hastane önünden ayrılmıyoruz. Adalet yerini bulsun istiyoruz” diye konuştu.
Öte yandan, 17 yaşındaki sürücü tutuklanırken, abisi ise aracın kendisinden habersiz alındığını iddia ediyor.

Devamını Oku

Kamu İşçileri Anlatıyor: “Hakkımızı İstiyoruz!”

Kamu İşçileri Anlatıyor: “Hakkımızı İstiyoruz!”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Gazeteci yazar Özge Demir’in kaleminden! Lider Büro Sen Genel Başkanı Fatih Demirel ile çok özel röportaj

Son yıllarda kamu işçileri, ağır vergi yükü, tayin hakkı eksikliği ve meslek kodlarının güncellenmemesi gibi birçok sorunla karşı karşıya. Kamu çerçeve protokolünde çözüm bekleyen bu konulara dikkat çekmek için Lider Büro Sen Genel Başkanı Fatih Demirel ile bir araya geldik.
Özge Demir : Sayın Demirel, kamu işçilerinin yaşadığı en büyük sorunlar neler?

Fatih Demirel: Kamu işçileri, maalesef yıllardır çözülemeyen temel sorunlarla mücadele ediyor. Bunların başında ağır vergi yükü geliyor. İşçiler yılın ortasına gelmeden yüksek vergi dilimlerine giriyor ve maaşları her ay daha da azalıyor. Memurlar için sabit vergi oranı varken, kamu işçileri için neden olmasın? Biz, işçi maaşlarından alınan verginin %10’a sabitlenmesini istiyoruz.

Bir diğer önemli konu tayin ve becayiş hakkı. Memurlar gibi kamu işçileri de aile birliği sağlamak için tayin hakkına sahip olmalı. Türkiye’nin dört bir yanında çalışmak zorunda kalan işçiler, ailelerinden uzak yaşamak zorunda kalıyor. Bu büyük bir mağduriyet.

Ayrıca meslek kodları sorunu var. İşçiler, yaptıkları işin karşılığını alamıyor çünkü meslek kodları güncellenmediği için birçok kişi yanlış kadroda gösteriliyor. Bu da ücret adaletsizliğine yol açıyor.

Özge Demir : Kamu işçileri bu konuda nasıl bir çözüm bekliyor?

Fatih Demirel: Taleplerimiz net ve makul. Kamu çerçeve protokolünde kamu işçilerinin sesi duyulmalı. Vergi oranlarının düşürülmesi, tayin hakkının tanınması ve meslek kodlarının düzeltilmesi gerekiyor. Bu düzenlemeler, kamu işçilerini rahatlatacak ve çalışma barışını sağlayacaktır.

Özge Demir : Hükümet ve yetkililerden bir dönüş aldınız mı?

Fatih Demirel: Mücadelemizi sürdürüyoruz. Gerekli mercilere taleplerimizi ilettik, ancak henüz somut bir adım atılmış değil. Bu nedenle kamu işçilerini birlik olmaya ve haklarını savunmaya çağırıyoruz. İşçilerin sesi duyulana kadar Lider Büro Sen olarak mücadelemiz devam edecek.

Özge Demir : Son olarak kamu işçilerine vermek istediğiniz mesaj nedir?

Fatih Demirel: Kamu işçileri sahipsiz değil! Haklarımızı almak için birlikte hareket etmeli, sesimizi daha gür çıkarmalıyız. Vergide adalet, tayin hakkı ve meslek kodlarının düzeltilmesi için mücadelemiz sürecek. Kamu işçilerini Lider Büro Sen çatısı altında birleşmeye davet ediyorum. Birlikte güçlüyüz, birlikte başaracağız!

Bir sendika genel başkanının ağzından kamu işçilerinin yaşadığı sorunları ve çözüm taleplerini bir kez daha gündeme getirdik. Kamu işçileri için adaletin sağlanması, çalışma hayatındaki mağduriyetlerin giderilmesi için yetkililerin harekete geçmesi şart.

Devamını Oku

KAYYUM ATANAN BABA İSYAN ETTİ; “BİZ ÇOCUĞUMUZU SAĞLIK DÜZENİNİN RANTINA MEZE OLSUN DİYE YAPMADIK”

KAYYUM ATANAN BABA İSYAN ETTİ; “BİZ ÇOCUĞUMUZU SAĞLIK DÜZENİNİN RANTINA MEZE OLSUN DİYE YAPMADIK”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adana’da, yeni doğan bebeğine aşı yaptırmayan ve topuk kanı aldırmak istemeyen Çakmak ailesinin 2.5 aylık bebeklerine mahkeme kararıyla kayyum atandı. Baba Murat Çakmak karara “Çocuğum belediye mi ki kayyum atandı?” diyerek itiraz etti. Murat Çakmak, çocuğuna kayyum atanmasına tepki göstererek, topuk kanı testinin zorunlu tutulmasına karşı çıktığını ve hukuki süreç başlatacaklarını açıkladı.

Adana da topuk kanı vermediği için çocuğuna kayyım atanan Murat Çakmak sorularımızı yanıtladı:

S1-) Çocuğunuzdan topuk kanı alınmasına neden karşısınız?

C1-) İnternette yaptığımız araştırma ve güvendiğimiz doktorlara danışmamızın sonucunda topuk kanı vermemenin çocuğumuzun sağlığı ve menfaatine daha uygun olduğuna karar verdik. Yoksa biz teste, doktora karşı insanlar değiliz.

S2-) Topuk kanı aldırmak istemeyişinizle ilgili iletişim halinde olduğunuz ve bilgi aldığınız sağlık uzmanı/doktor var mı? Varsa bakış açısı nedir?

Elbette bilgi aldığımız doktorlar var, biz ailecek çocuğumuza düşkün insanlarız o yüzden sorduk soruşturduk, araştırdık, yani hiçbir şeyi kendi kafamızdan yapmıyoruz, ben önce Prof.Dr. Alişan Yıldıran’ın topuk kanı hakkındaki yazılarını, Doç. Dr. Cüneyt Konuralp’ın videosunu izledim ve kitabını okudum, bir dostumuz vasıtası ile tanıştığım Dr. Uğur Yılmaz ile de tanıştıktan sonra da topuk kanını ret etmeye karar verdik. Ayrıca benim İngilizcem de iyidir, İngilizce kaynaklardan da araştırma yaptım. Benim bunlardan anladığım şey şu; Testlerin bir garantisi yok, bu testler ile aranan 6 hastalığın tedavisi yok, sadece “İlerlemesini durduruyoruz…” diyorlar, ona da garanti vermiyorlar, zaten bu ilaçlar-tedaviler hayat kurtarıyorsa SMA’lı çocukların neden hastalığı ilerliyor, neden bu çocuklar ölüyor, bunlar test yaptırmamış çocuklar değil. Biz aşı olmamış-topuk kanı vermemiş ailelerde bu hastalıkları duymadık, yani bence birileri zorla ilaç satıyor. Belki de bu ilaç satma işini genişletmek istiyorlar, sanki topuk kanı işi bunun ilk basamağı.

Ben ilaçlar ile çocukları hasta ettiklerinden de şüpheleniyorum, özelikle SMA ilaçları çok pahalı, bu işte birilerinin büyük kazancı var, açıkça benim çocuğumu da hasta olmadığı halde hasta ilan ederler diye korktum, çünkü o zaman bizi tedaviye zorlayacaklar, bunların istediği ilacı uygulamazsan; “Çocuğunun hasta, erken teşhis ettik, tedaviye başlamıyorsun” diyecekler, belki mahkemeye verecekler, çocuğum sağlıklı iken ona test yaptırmıyorum diye beni mahkemeye veren, çocuğuma kayyum atayan bunu da yapar, ama çocuğun yanlış tedaviden zarar görürse, ölürse kimse sorumluluk kabul etmiyor, her zaman kendilerini aklıyorlar, suçu ya sana atıyorlar ya da Allaha, “Tüm çabaya rağmen kurtarılamadı…” filan diyorlar. Çocuk zarar gördükten sonra bir önemi yok ama hakkını da arayamıyorsun, bozacının şahidi şıracı.

Ben çocuğumda bir rahatsızlığı olursa, yani şüphelenirsem güvendiğim bir çocuk doktoruna götürüp onun dediğini yapmayı tercih ederim, çocuğum sağlıklı iken durduk yerde ikide bir çocuğumun orasını burasını deldirmek istemiyorum. Bir kere hastaneye gidiyorsunuz, şundan- bundan şüphelendik diyorlar, bir sürü tomografi, ulturason, emar, rotgen, test vs. işi çıkartıyorlar, bunlar da çocuğa zarar veriyor, hem de SGK’nın kasası boşalıyor, sonra millet; “Niye SGK primleri arttı, niye emekli maaşları düşük…” diye hükumeti şikayet ediyorlar, ama bunu suçu bir sürü gereksiz ilaç-tedavi yazanlarda.

Bu sağlık sistemi içinde “Yenidoğan” çetesi gibi çok çete var, Covit-19 döneminde uygulanan yanlış test ve tedavilerden, aşılardan çok kişi zarar gördü, kalp krizleri, ani ölümler arttı, millet açıkça bunu gördü, aşı olanlar ile olmayanları kıyasladı, ama bunlar; “Biz yanlış yaptık-hata ettik” demediler, “Covit-19” yaptı dediler geçtiler, yani kıymetli ağabeyim bu Türk Tabipler Birliğine ve Batılı ilaç şirketleri ile sıkı-fıkı olan sağlık sistemine güvenimiz kalmadı, artık yoğurdu üfleyerek yiyoruz, şimdi dikkatli oluyoruz, çocuğumuzu bu ortamdan korumaya çalışıyoruz diye biz mi suçlu olduk!

Ayrıca benim bu hocalarımdan anladığım kadarı ile yenidoğan çocuğun topuğunu delmek zararlı, Çocuk dünyaya bismillah der demez, daha anasından süt emmeden topuğunu deliyorsun, enfeksiyon riski yüksek ve topuk kanı alınmasından sonra rahatsızlanan çocuk sayısı da az değil, biz arkadaşlarımızda buna şahit olduk, sonra Doç. Dr. Cüneyt Konuralp’ın dediğine göre de ilk bir yıl içinde topuğun bu bölgesine delinmesi beyini-cinsel organları olumsuz etkiliyor. Şimdi teknik tabirler var hatırlayamadım, isteyen kitabı alsın okusun.

Fakat Cüneyt hoca bu test bu kadar erken yapılırsa (Fenilketonüri de) hastalık olsa bile testte çıkmayacağını söylüyor, bunun için çocuğun bir süre anne sütü emmesi lazımmış, ilk 3 ay içinde bu testler de yapılabilirmiş, peki bunu onlar bilmiyorlar mı, o zaman doğar doğmaz bebekten kan almak için bu baskı niye?

Hem ben şunu da anlamıyorum, youtube de izlediğim doktorlar 6000 genetik, 500 metabolik hastalık var diyor, ben 6 nadir hastalığın testini yaptırmadığım için karakolda ifademi alıyorlar, çocuğuma kayyum atıyorlar, peki diğer binlerce hastalık için testlerin yapılmamasından kim suçlu? Şimdi birde şu var; bu 6 hastalıktan 3 tanesinin ilaçları çok pahalı, SMA 60 milyonun üzerinde, meydanlarda bunun için valilik izni ile aileleri dilendiriyorlar, yani SMA testi yaptırmadığım için bana suçlu muamelesi yapıyorsun, ama çocuğuma SMA teşhisi koyulur ise; “Git kapı kapı dolaş para bul” diyorsun, öyle mi? Ben bu işte bir samimiyet göremiyorum.

S4-) Topuk dışında başka yerden mesela kol damarından da aynı kan alınabiliyor mu? Alınıyor ise neden topukta ısrar ediliyor?

Doç. Dr. Cüneyt Konuralp; “Topuk kan dolaşımının zayıf olduğu kılcal damarların geçtiği bir yer, bu testler illa kan alınarak yapılacak ise el sırtından alınması daha iyi, sonuçta kan içinde bazı maddeler arıyorsunuz, bölge fark etmez…” Yani hasta-iltihaplı bir bölgeden örnek alıp incelemeniz gerekmiyor topuğa özel bir durum yok diyor.

Cüneyt hocaya göre bu testler en iyi idrar yolu ile yapılabilir, hatta bunlar genetik hastalıklar olduğu için de dilaltındaki tükürük bezlerinden alınan DNA örnekleri ile de yapılabilir, zaten ter testi de var. Şimdi eğer bu testeler idrardan vs. yapılabiliyorsa benim aklıma gelen bebeklerden kan-DNA örneği toplamak istedikleri, bu örnekler ilaç şirketleri için değerliymiş, insanın aklına Oktay Babuna meselesi geliyor.

Ben idrar testi isteselerdi verirdim, ama hiçbir zorlamayı da kabul etmiyorum. Çocuk anne babaya emanettir, ondan sorumlu da benim, onu en çok seven de benim. Şu günlerde birileri basında-sosyal medyada “Çocuklar anne babanın değil, topluma-Devlete ait” gibi laflar etmeye başladı, şimdi bunların Devletten kastı da DSÖ’ye bağlı, TTB yönetimindeki, özelleşmiş, Pirim ve Performansa göre çalışan Sağlık Düzeni, yani benim çocuğuma test yapılmasında, onun hasta olmasında menfaati olanlar. El elin eşeğini türkü çağırarak ararmış, benim çocuğumu benden daha çok düşünmek onlara mı kalmış, neyiz biz alkolik miyiz, uyuşturucu bağımlısı mıyız? İşinde ailesinde insanlarız.

S3-) Çocuğunuza kayyum atanma süreci nasıl oldu?

Karakoldan çağırıldım, aile içi şiddetten çağırılmışız, bana “Niye topuk kanı vermiyorsun vs.” diye sordular, birde kayyum atanacakmış, bir kayyum ismi ver dediler, bende mecburen kardeşimin ismini verdim, başka da bir şey bilmiyorum, diğer soruları avukatıma sorabilirsiniz.

S5-) Hukuki süreç başlattınız mı? Başlattıysanız ne durumda?

Sağlıklı çocuğa test vermemek suç değil, yani bu güne kadar böyle bir şey yoktu, bu yıl bir kanun çıktı mı bilmiyorum, ama sanki birisi düğmeye bastı birden bize suçlu muamelesi yapmaya başladılar, avukatımız ile birlikte hem savcı ve hâkim hakkında suç duyurusunda bulunacağız, hem de bu süreci hem Sayın Cumhurbaşkanına iletmeyi düşünüyoruz.

S6-) Bu süreç sizi ve çocuğun annesini psikolojik olarak nasıl etkiledi?

Eşim lohusa olduğu için çok etkilendi, tabi bu durumda olan yalnız ben değilim birçok aile var, mahkemeye-karakol sürecinden dolayı sütü kesilen kadınlar var, birde aileler bilmediklerinden bu kayyum atamayı çocuğu annesinin-ailesinin elinden alıp bir kuruma yerleştirmek olarak anlıyorlar,

avukatımız; “Hukuken böyle bir şey yapamazlar, o çocuğun sorumluluğunu da alamazlar, anne sütüne-sevgisine muhtaç çocuk anne kucağından almak büyük cinayet… ” dedi. Ama insanları korkutup sindiriyorlar. Atanan kayyum “temsil kayyum” muş, o da mahkemede bizim yerimize topuk kanına alınmasına izin vermesi gerekiyormuş, bizim çocuğumuzu resmi makamlar karşısında veli olarak temsil etme yetkimizi almışlar, yani topuk kanı-test vs. hakkında kararı kayyuma verdirecekler, bu testler ile yanlış tedavi yapılır ise kayyum sorumlu olacak, yetkililer hiçbir sorumluluk almayacaklar, birileri çocuklarımıza mal muamelesi yapıyor, sağlık düzeni adına el koymaya çalışıyorlar, benim anladığım bu.

S7-) Son olarak ilgililere ulaştırmak istediğiniz mesaj var mı?

Valla benim çocuğumun topuğunu kimse zorla delemez, benden izinsiz kılına dokunamazlar, benim cesedimi çiğnerler anca öyle,  ben inanmadığım güvenmediğim bir baskıya boyun eğmem, benim doktorum da var, aklımda var. Özellikle adana gibi kenar mahallerde perişan çocukların olduğu bir yerde işi gücü bırakmışlar, sadece topuk kanı derdine düşmüşler, onlar uyuşturucu kullanan- satan çocuklar ile ilgilensinler, aç yatan, kötü beslenen, sokakta çöp toplayan çocuklar ile ilgilensinler. Bizim çocuklarımızın topuk kanından başka derdi yok mu, bu memlekettin başka derdi yok mu?

Ben bu işi araştırdığım zaman arkasında Türk Tabipler birliğini, onun da arkasında da Dünya Sağlık Örgütünü olduğunu görüyorum, tabi rant da çok. Bence TTB kapatılmalıdır, bizim çocuklarımız kimsenin kobayı değildir, biz de kimsenin hayvanı değiliz, biz insanız, kimse Allah’ın bize verdiği hakları iki bahane uydurarak elimizden alamaz, biz terörist değiliz, işinde gücünde çocuklarımıza düşkün insanlarız, ama bize suçlu muamelesi yapılıyor.

Ben buradan Sayın Cumhurbaşkanına seslenmek istiyorum, bu milletin Devlete olan güvenini yıkıyorlar, Sayın Cumhurbaşkanı mağdur olan ailelere sahip çıkmalı, bu zulme dur demeli, kimse bedava test hizmetine karşı çıkmıyor, ama bu dayatmalar masum değil.

Devamını Oku

STAJ VE ÇIRAKLIK SİGORTASI MAĞDURLARI 23 ŞUBAT’TA “BASIN AÇIKLAMASI” YAPACAK.

STAJ VE ÇIRAKLIK SİGORTASI MAĞDURLARI 23 ŞUBAT’TA “BASIN AÇIKLAMASI” YAPACAK.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Federasyonu Türkiye’de bölgesel bazlı ortak basın açıklaması yapacağını duyurdu.
Federasyona bağlı Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Dernekleri, ‘’Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurlarının Sesini Duyurmak’’ amacıyla 23 Şubat Pazar günü saat 14:00’te eş zamanlı bir basın açıklaması yapacak.
Basın açıklamasında, staj ve çıraklık sigortası mağdurlarının karşılaştığı sorunlar dile getirilecek ve hükümete bu konuda adım atma çağrısında bulunulacak.
Türkiye genelinde staj ve çıraklık sigortası mağdurları, uzun süredir emeklilik haklarının tanınmaması ve staj dönemlerinin sigorta başlangıcı sayılmaması nedeniyle hak kaybı yaşıyor. Bu durumu değiştirmek amacıyla çeşitli platformlarda seslerini duyurmaya çalışan mağdurlar, basın açıklamaları ve etkinliklerle farkındalık oluşturmayı sürdürüyor.
“Sadece Geçmiş Değil, Gelecekteki Staj ve Çıraklık sigortası Mağdurları İçin de Mücadele Ediyoruz”
Bursa Staj ve Çıraklık Sigortası Mağdurları Derneği Başkanı Ahmet Orhan, yaptığı açıklamada;
‘’Staj ve çıraklık sigortası mağdurlarının haklarını savunmaya devam edeceklerini ve bu mağduriyetin son bulması için mücadele ettiklerini belirtti’’.
Ahmet Orhan, tüm basın mensuplarını, staj / çıraklık sigortası mağdurlarını ve halkı bu önemli toplantıya katılmaya davet etti.
Ayrıca staj ve çıraklık sigortası mağdurları ile dayanışma içinde olmak isteyen tüm vatandaşların etkinliğe katılmasını beklediklerini belirterek, “Bu sadece staj ve çıraklık sigortası mağdurlarının değil, gelecekte staj ve çıraklık yapacak olan herkesin mücadelesidir,” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

BUCOS 5. KOZMETİK VE GÜZELLİK FUARI KAPILARINI AÇTI

BUCOS 5. KOZMETİK VE GÜZELLİK FUARI KAPILARINI AÇTI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

KOZMETİK VE GÜZELLİK SEKTÖRÜ TEMSİLCİLERİ BURSA’DA BULUŞTU

BURSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MUSTAFA BOZBEY:

“BURSA’YI FUAR ŞEHRİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

NETWORK FUARCILIK YÖNETİM KURULU BAŞKANI HASAN EKER:

“BURSAMIZIN YÜKSEK ÜRETİM POTANSİYELİNİ FUARLARLA GÖSTERİYORUZ”

Bursa’da BUCOS 5. Kozmetik ve Güzellik Fuarı kapılarını açtı. Bursa dışından 40 firmanın katıldığı, 50 standın yer aldığı fuar, 7 Şubat – 9 Şubat tarihleri arasında 3 gün boyunca ziyaretçilerini ağırlayacak.

Bursa Merinos AKKM fuaye alnında gerçekleştirilen fuarın açılışına Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve eşi Seden Bozbey, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Genel Sekreteri Ömer Şendoğan, Bursa Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (BESOB) Başkan Vekili Bahattin Korkmaz, Bursa Kuaförler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Geçici, Bursa Berberler Odası Başkanı Mustafa Ocak, Bursa Estetik Sektörü Çalışanları Derneği (BESDER) Yönetim Kurulu Başkanı Derya Bulut, Antalya Kuaförler Odası Başkanı Tolgahan Demir, davetliler ve firma temsilcileri katıldı.

Fuarda Bursa dışından 40 firma yer alıyor

Organizasyonda açılış konuşmasını gerçekleştiren Network Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker, BUCOS 5. Kozmetik ve Güzellik Fuarı’nı düzenlemekten dolayı mutlu olduklarını söyleyerek, ”Bursa Türkiye’nin ikinci büyük ekonomi şehri ancak fuar sayısı olarak baktığımızda gerilerde bir şehir. Biz de Bursa merkezli bir şirket kurarak Bursa’da fuarları geliştirmek istedik. Bursa’da çok büyük bir üretim potansiyelimiz var. Bu potansiyeli kullanarak firmalar arasındaki dayanışma ve işbirliğini arttırarak hem kaliteyi hem de ticareti arttırmayı amaçlıyoruz aynı zamanda mesleki gelişime önem veriyoruz” dedi.

Bursa’nın fuarlar açısından altyapı olarak çok uygun bir şehir olduğunu vurgulayan Başkan Hasan Eker, “İstanbul’a çok yakın lokasyonumuzla, turizm ve konaklama potansiyelimizle Bursa’nın gelişimine katkı sunmak istiyoruz. Kozmetik sektörü de hem üretici hem de satın alma anlamında Bursa’da çok güçlü bir sektör. Her yıl artan bir firma sayısı ile ilerliyoruz. Bu yıl fuarımızda 50 stant yer alıyor. Bunlardan 40 tanesi şehir dışından gelen katılımcılarımız. Fuarda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

“Bursa’yı fuarlarla tanıtmalıyız”

Açılışta konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de, BUCOS 5. Kozmetik ve Güzellik Fuarı’nı düzenlediği için Network Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker’e ve destek verenlere teşekkür etti. Başkan Bozbey, kozmetik sektörünün küresel çapta hızla gelişen büyüyen bir sektör olduğunu ifade ederek, “Bursa’nın büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen tanıtım eksikliği yaşadığını üzülerek görüyoruz. Fuarların önemi burada ön plana çıkıyor. Şehir dışından gelen firmaların ekonomimize katkı sağlaması, kentimizi tanıması çok önemli” dedi.

Fuarların daha verimli ve geniş kapsamlı olması için çalışmalara devam ettiklerini hatırlatan Başkan Bozbey, “Yurtdışından ve şehir dışından gelen misafirlerimizi burada iyi ağırlamamız lazım. Ulaşım ağının gelişmiş olması önemli. Turizm ve fuar potansiyelini ortaya çıkaracak çalışmalar yapıyoruz. Bursa’yı fuar kenti yapacağımıza kimsenin şüphesi olmasın. Fuara katılan herkese teşekkür ediyor, hayırlı olmasını diliyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.

“Fuarın, mesleğin gelişimine katkısı büyük”

BTSO Genel Sekreteri Ömer Şendoğan, Bursa ekonomisine değer katan fuarlara imza attığı için Hasan Ekere’e teşekkür ederek, fuar sayısının daha da artması için çalışmalara devam ettiklerini söyledi. BESOB Başkan Vekili Bahattin Korkmaz yaptığı konuşmada katılımcılara ve fuara destek veren tüm kurumlara teşekkür etti. Bursa Estetik Sektörü Çalışanları Derneği (BESDER) Yönetim Kurulu Başkanı Derya Bulut ise Network Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker’e, Sektörlerinin yalnızca dış güzelliği değil aynı zamanda insan sağlığını koruma görevini üstlendiğini belirterek sektör temsilcileri olarak bu anlamda çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini söyledi.

Bursa Kuaförler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Saliha Geçici ise, fuarın sektöre olan katkısına vurgu yaparak tüm katılımcılar için verimli bir fuar olmasını diledi. Bursa Berberler Odası Başkanı Mustafa Ocak, her geçen yıl fuara daha büyük bir ilgi gösteren firmalara ve katılımcılara teşekkür etti. Antalya Kuaförler Odası Başkanı Tolgahan Demir de Bursa’da olmaktan dolayı mutlu olduklarını belirterek fuar sayılarının daha da artmasını temenni ettiklerini söyledi.

Açılış konuşmalarının ardından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve protokol fuar alanında stantları ziyaret ederek firma yetkilileriyle bir araya geldi.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.

green tour cappadocia casinositeleri.co kayseri evden eve nakliyat nakliyat arçelik bayisi