Bursa’da binin üzerinde mucizevi bitki üretiliyor

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bursa’nın Yenişehir İlçesi’nde binin üzerinde ata tohumunu kendi çiftliğinde yetiştirerek ücretsiz bir şekilde dağıtan Ferdi Tercanlıoğlu, kendisini ata tohumlarını çoğaltmaya yönelten hayat hikâyesini anlattı.

Bursa’nın Yenişehir İlçesi’ndeki çiftliğinde ata tohumlarını gelecek nesillere ulaştırmayı amaç edinen İnşaat Mühendisi Ferdi Tercanlıoğlu, halk arasında Sabır Otu veya Yedi Damar Otu adlarıyla da bilinen bitkinin, annesinin hastalığına iyi gelmesiyle ortaya çıkan ata tohumu yetiştirme sürecini aktardı.

Ata tohumları, geçmişten günümüze kadar nesilden nesile aktarılan, yerel coğrafyanın iklim koşullarına uyum sağlamış ve doğal olarak gelişmiş tohum çeşitleridir. Bu tohumlar, yıllar boyunca yapılan seleksiyonlar sonucunda elde edilmiş ve yüksek verimlilik, dayanıklılık ve lezzet gibi özellikleriyle tanınmıştır. Ancak modern tarım tekniklerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bu ata tohum çeşitlerinin kullanımım azalmış ve yerini kibrit tohumlara bırakmıştır.

“YAŞANAN MÜCİZEYE DOKTORLAR BİLE ŞAŞIRDI”

Ata tohumlarını üretmeye karar vermesine neden olan ilk olayı aktaran Ferdi Tercanlıoğlu, “Annemin bir hastalığı nedeniyle bazı şeylere şahit olmamız beni ata tohumlarını üretmeye yöneltti. Yaşadığımız olaylardan sonra anladık ki bizlerin kurtuluşu ata tohumlarını üretmekten geçiyor. Ata tohumlarının gelecek kuşaklara aktarmanın gerekliliğine inandık. Amatör bir şekilde tohumlarımızı üretip, gerçek kullanıcılara ücretsiz bir şekilde dağıtıyoruz.

Annemiz, bir kalça kırığı sebebiyle hastaneye yatırıldı ve kendisine kaçla protezi takıldı. Daha sonra kalça protezi enfeksiyon kaptığı için tekrar değiştirilmesi gerekti. Özel bir hastanede protez çıkarıldı ve yerine yenisi takıldı ancak vücut protezi kabul etmedi. Annemiz 3 ay içerisinde 26 ameliyat geçirdi. Hastamız bilincini kaybetti ve bizi tanımamaya başladı, bizi tanımamaya başladı. Doktorlar her seferinde ‘Yarına çıkmayabilir’ şeklinde söylemlerde bulundu. Özel hastane sürekli olarak, yapılan tüm masraflara rağmen tıbben yapılacak bir şeyin kalmadığını ifade etti. Bizler de çaresiz bir şekilde hastamızı alarak eve getirdik.

Evde tedaviye devam ettiğimiz günlerde, benimle görüşmeye gelen bir araba tamircisinin tavsiyesi her şeyi değiştirdi. Tamirci, aynı hastalığın kendisinde de olduğunu, eşinin bulduğu bir ot sayesinde sağlığına kavuştuğunu bana aktardı. Karadeniz bölgesinde bulunan bu otun gösterdiği mucize gelişmeye doktoraların bile inanamadığını söyledi ve benden de bu otu denememi istedi. Bizde doğruluğu teyit etmek amacıyla kendileriyle görüşmeler yaptık ve Karadeniz’den otu uçakla getirttik.

Annemiz o an yemek yiyemediği için, tarife uygun bir biçimde otu annemize veremedik. Son şansımız buydu ve bizde denemeye çalıştık. Sabah saatlerinde çalan telefonumla beraber, annemizin sabaha kadar elini ve kollarını oynatabildiği haberini aldık. Bizim için çok güzel bir gelişme olmuştu. 3 ay sadece yatan hastamız, hareket etmeye başlamıştı. Gelişmeleri aile doktorumuza haber verdik ve hastamızı muayene etti. Muayene sonrası doktorumuz ‘Size verdiğim tüm ilaçları keselim, otu kullanmaya devam edelim’ dedi. Beklenmedik bir gelişme olduğunu kendisi de itiraf etti. 1 hafta sonra gelen ikinci bir müjde ile annemizin iştahının açıldığını ve sucuklu yumurta yemek istediğini öğrendik” ifadelerini kullandı.

“3 AYDIR KAPANMAYAN YARA 1 HAFTADA KAPANDI”

Tedavi sürecinin doktorlarında şahit olduğunu belirten Tercanlıoğlu, “Tesadüfen tanıştığımız bu ot, annemize şifalı geldi. Kalçadan topuğa kadar olan ve 3 aydır kapanmayan yara, kapanmaya başladı. Annemizin kanındaki iltihap oranı 12’den aşağıya düşmezken, 3,5’a düşmüştü. Doktor hastanenin cihazlarında bir ayar bozukluğu olduğunu düşünerek hastayı görmek istediğini bizlere ifade etti. Doktorlar 3 aydır kapanmayan yaranın, 1 haftada kapandığını gördü ve dikişleri aldı. Bu olaydan sonra annem, 10 yıl daha yaşadı ve yakın zamanda yaşlılıktan dolayı vefat etti” dedi.

“BİR AVUÇ TOHUM BİR ÖMÜR ÖZGÜRLÜK”

Annesinin sağlığına kavuşmasının ardından ata tohumlarının önemini anlayan Ferdi Tercanlıoğlu, “Bizim gerçek kurtuluşumuzun, bir avuç tohumda olduğunu, bir avuç tohumun bir ömür özgürlük olduğunu o anda idrak etmiş olduk. Karadeniz’den kökleri ile getirdiğimiz Damar Otu’nu kendi çiftliğimize ektik. Ektikten sonra da ücretsiz bir şekilde her isteyene dağıttım ve dağıtmaya da devam ediyorum. Doktorların tavsiyesi ile bizlerden Damar Otu’nu alan 10 kişi sağlığına kavuştu. Ben çiftçi veya Ziraat Mühendisi değilim. Kurtuluşu kendi gözlerimle gördüğüm için, tohumlarımızı kurtarıp şifanın buradan geldiğini anlatmak için yapıyoruz.

İnsanların doğal beslenmeye dönüşünü sağlamak gerekiyor. Kesin olmamakla birlikte binin üzerinde tohumumuz var. O tohumların bir kısmı ekilip yenilenmek zorundadır. O tohumları ekip yenilemezseniz özelliklerini kaybediyorlar. Bir kısmı domates gibi daha uzun süre dayanabiliyor. Biz kendi personel ve çiftliğimizde çoğaltabildiğimiz kadar tohumları ekiyoruz. Ücretsiz olarak da gerçek tüketicilere ulaştırıyoruz. Olay ticari değildir ve hiç kimseden para almıyoruz. Damar Otu’ndan da hiçbir ücret talep etmiyoruz. Gönüllü olarak bu işi yapıyoruz ve isteyen herkes gerçekten üretecekse bizden tohum alabilir. Tohum takas etkinliklerine de katılıyoruz. Kendi ticari işlerimizden daha fazla zamanı tohum işine ayırıyoruz.4

Atamızdan kalan beyaz patlıcanımız var. Beyaz olan bu patlıcanla bir lokmalık dolma yapılıyor. Kış karpuzu dediğimiz kalın kabuklu karpuzlarımız da var.  Domates çeşitlerimiz atadan kalma tohumlarımızdan oluşuyor. Onları ekerek tohumlarını dağıtmaya çalışıyoruz. Pek çoğunuzun ilk defa göreceği pek çok tohumumuz var.

Herkes atadan kalan tohumlara sıkı sıkı sarılsın. Başkaları bu tohumları bitirmekle meşgul oluyor. Tohumlarımızı alarak genetiğini değiştiriyorlar. Buna karşı elimizden gelen direnci herkesin göstermesi gerekiyor. Bunları zamanında üretmiş olsak, pek çok hastalığa yakalanmayacağız. Sağlığımızı kaybetmemek için ata tohumlarımıza dönmek zorundayız. Herkesin bilinçlenmesi ve bu anlamda çalışılması gerekiliyor” diye konuştu.