canlı casino siteleri sex shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat deneme bonusu bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler
DOLAR

34,5180$% 0.16

EURO

36,4681% 0.31

STERLİN

43,7009£% 0.18

GRAM ALTIN

2.951,54%0,57

ÇEYREK ALTIN

5.062,00%0,35

BİTCOİN

3356153฿%4.62885

Öğle Vakti a 12:55
İstanbul HAFİF YAĞMUR 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Ahmet Emir ÖZDEMİR

Ahmet Emir ÖZDEMİR

08 Kasım 2024 Cuma

DÜNYA SAVAŞINA GİDEN YOLDA SON ÇIKIŞ: DONALD TRUMP

DÜNYA SAVAŞINA GİDEN YOLDA SON ÇIKIŞ: DONALD TRUMP
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Tüm dünyanın merakla beklediği ABD seçimleri sonuçlandı. Donald Trump ABD’nin 47. Başkanı oldu…

Bu sonuçla ulusalcılarla küreselciler arasındaki savaşta ulusalcılar 1-0 öne geçti. Maç devam ediyor ve öyle sanıyorum bundan sonra çok hararetli ve keskin pozisyonlara tanıklık edeceğiz.

Trump ABD’deki ulusalcı kadronun forvet oyuncusu olarak yeniden sahalarda ve onu destekleyen kişi de Elon Musk. Her ikisi de ABD’nin ulusal bir güç olarak yeniden dünyaya hükmeden bir konuma gelmesini istiyor. Bunun için de Orta Doğu’daki ve Ukrayna’daki kaosa bir son verip Çin’e odaklanmaları gerektiğini biliyorlar. Trump seçim kampanyası boyunca dünyaya barış getirebileceğini iddia etmişti. Şimdi bu iddiasını ispatlamak zorunda. Acaba Donald Trump nükleer içerikli bir dünya savaşını engelleyebilecek mi?

Açıkçası ben bu ihtimali olası görüyorum. Fakat bu ihtimalin gerçekleşebilmesi için Trump’ın yaşaması ve ABD’nin de iç karışıklıktan korunması lazım. Bu mümkün mü? Çok zor… Zira küreselci odaklar Trump’ın önceki başkanlığında nasıl onu indirmeye çalıştılarsa ve seçim sürecinde de nasıl öldürmeye çalıştılarsa bu saatten sonra bu çabalarını artırarak devam ettireceklerdir.

Bilindiği üzere küreselciler ulus devletleri bitirip önce bölünmelerle meydana gelen bir yerelleşmeyi sonrasında da küresel bir tek dünya devletini hedefliyorlar. Bu hedefin ilk ve en önemli aşaması da ABD’de yaşanacak gibi görünüyor. Yani ABD bir iç savaşın eşiğinde.

Trump’a en büyük destek en büyük çıkar ortağı olan Putin’den gelecektir. Çünkü Putin de küreselci karşıtı bir lider ve Trump’la en göze çarpan ortak noktaları ise LGBT karşıtlığı. LGBT hareketleri küreselci odakların dünyaya uygulamak istedikleri sistemde beşli yol haritasının önemli bir kolu. Nedir bu beşli yol haritası? Mülkiyetsizleştirme, nakitsizleştirme, milliyetsizleştirme, dinsizleştirme ve cinsiyetsizleştirme! İşte Trump ve Putin’in küreselcilerle savaşacağı zeminin enstrümanları bunlar. Şimdi seyreyleyin cümbüşü…

Trump’ın son zamanlarda İsrail’e yönelik büyük destek açıklamalarına şahit olduk. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı şu dünyada ben bu desteğin de gerçeği yansıtmayan bir politika olduğunu düşünüyorum. Çünkü Netanyahu İsrail halkının çıkarlarına hizmet eden bir lider değil. Aksine İsrail halkını yok olmaya götürmek pahasına küreselcilere hizmet eden bir uşak. Bu yüzden Trump’ın Netanyahu ile aynı düzlemde hareket etmesi mantıklı görünmüyor. Trump eğer küreselcilere karşı bir gol daha atmak istiyorsa Filistin’de iki devletli çözümden yana olmak ve Netanyahu yönetimini tasfiye etmek zorunda!

Peki, ABD seçim sonuçları ve Trump’ın başkanlığı Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Bu önemli bir soru. Neden derseniz yakın tarihimiz boyunca ABD seçimleri ve başkanları Türk politikalarını doğrudan etkilemiştir. Ne yazık ki birçok alanda olduğu gibi stratejik politikamızda da bağımsız bir tutum sergileyemiyoruz.

Önümüzdeki günlerde devletin önemli kademelerinde, Trump yönetimiyle çalışabilecek kadroların göreve getirilmesi kuvvetle muhtemel. Bilhassa kabinede bazı bakanların değişmesi beklenebilir. Bu noktada Berat Albayrak, Abdülhamit Gül ve Süleyman Soylu gibi isimler öne çıkıyor.

Türk Hariciyesinin Trump yönetimi ile anlaşması ve devletimizin lehine çözmesi gereken en önemli husus ise Suriye’deki PYD/YPG varlığı. İsrail’in bu denli azgınlaştığı ve Büyük İsrail Projesi’ne yaklaştığı şu günlerde bu meselenin çözülmesi büyük önem taşıyor. Hele ki kamuoyunda federasyon zırvalıklarının dolaştığı şu günlerde! Eğer iktidar terör sorununu Türk halkının haysiyetini yerlere düşürmeden bitirebilirse bu zamana kadarki hatalarını telafi etmek adına önemli bir iş yapmış olacak. Bu yüzden küreselci karşıtı Trump ve Putin yönetimlerinin getireceği fırsat ve avantajları değerlendirmek önemli. He bir de şu LGBT konusunda da en azından Protestan Trump ve Ortodoks Putin kadar bir liderliği yöneticilerimizden beklemek de öyle zannediyorum hakkımız. Hani biz de Müslüman bir Türk ülkesiyiz ya!

Devamını Oku

YENİ ANAYASA: İHTİYAÇ MI, İHANET Mİ?

YENİ ANAYASA: İHTİYAÇ MI, İHANET Mİ?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Son günlerde yeni bir tartışma, yeni bir krizle karşı karşıyayız. Yeni anayasa ve Türklüğün kaldırılması…

Yeni anayasa ile ilgili tartışmalar pek de yeni sayılmaz. Bir süredir bu hususla ilgili çeşitli çalışmalar yapılıyor. Aslında çağın ihtiyaçlarına cevap veren, devletin büyüyen bedenine uyum sağlayan, milletin temel sorunlarına çözüm sunan bir anayasa yıllardır tartışılıyor. Bu tartışmaların olması ve olumlu yönde adımların atılması demokratik bir toplumun en temel hakkıdır.

Fakat son günlerde yaşanan anayasa tartışmalarında maalesef yukarıda zikrettiğim hususlar yerine ilk dört madde ve/veya altmış altıncı maddenin değiştirilmesi ile bazı çevrelerce Türk adını anayasadan silme istek ve çabalarını görüyoruz. Amaç güçlü bir anayasa ile güçlü bir millet ve devlet temelleri oluşturmak mı yoksa anayasal düzeni ortadan kaldırmak mı?

Öncelikle şu soru önemli: Türkiye’nin adalet, ahlak, ekonomi ve sosyal alanlarda bunca sorunu varken anayasa değiştirmenin zamanı mı? Bu soru şöyle de sorulabilir: Türk toplumunu uçurumun eşiğine getirmiş olan bu sorunların çözümü anayasadan Türk ismini kaldırmak mıdır? Bu soruların cevapları aslında belli. Bizim odaklanmamız gereken bir başka mesele var!

Anayasadan Türk isminin çıkarılması basite alınacak bir olay değil. Bu mesele gerek siyaset gerekse hukuk mecralarında güçlü bir toplumun inşası umuduyla tartışılıyor. Böyle bir algının yapıldığı atmosferde yapılan itirazlar da ırkçılık veya faşizm olarak suçlanıp sopalanıyor. Hâlbuki milletimizin ve devletimizin kimliksizleştirilme operasyonuna itiraz neden ırkçılık/faşizm oluyor? Anayasamızda Türk ırkına mensup olanlara ayrıcalıklar mı tanınıyor? Türk olmayanların bu ülkede özgürce yaşaması, ülke yönetimine katılması engelleniyor mu? Tabii ki böyle bir durum söz konusu değil. Zaten anayasadaki Türk ismi ırksal bir tanımı içermiyor. Burada mesele devletin ulus-devlet kimliğinin değiştirilmesi.

Neden ulus-devlet yapısı değiştirilmek isteniyor? Dünyanın birçok yerinde iki kutuplu bir savaş yaşanıyor. Küreselciler ile ulusalcıların savaşı… Tıpkı bundan bir asır evvel imparatorlukların sona erip ulus-devlet sistemine geçilmesi gibi yeni bir dünya düzeni oturtulmak isteniyor. Böylelikle tüm ülkeler küreselleşecek, hem fiziki hem düşünsel sınırlar ortadan kalkacak ve TEK BİR DÜZEN dünyaya egemen olacak. Yani İlluminati’nin TEK DÜNYA DEVLETİ projesine adım adım gidiliyor. Bunun için de tek bir din, tek bir kültür, tek bir zihniyet ve tek bir insanlık oluşturulmak isteniyor. Bu slogan bir yerlerden tanıdık geliyor mu?

Küreselci odakların hedeflerine ulaşmada belirledikleri beşli bir yol haritası var: Mülkiyetsizleştirme, nakitsizleştirme, cinsiyetsizleştirme, dinsizleştirme ve MİLLİYETSİZLEŞTİRME! İşte size YENİ DÜNYA DÜZENİ’NİN PENTAGRAMI!

Şimdi soralım: Asırlardır Hak davasına gönül vermiş, baş koymuş yüce milletimizin bu şüpheler karşısında endişe duymaya ve sorgulamaya hakkı yok mudur? “Amaç daha güçlü bir Türkiye mi yoksa İslâm’a önderlik edemeyecek çökertilmiş bir Türkiye mi” diye sormaya hakkı yok mudur?

Cevap net: HAKKIDIR HAKK’A TAPAN MİLLETİMİN İSTİKLAL!

 

Devamını Oku

TÜRKİYE’YE YÖNELİK METAFİZİK SALDIRILAR VE SATANİST AYİNLER HUSUSUNDA DEVLETİN PARAPSİKOLOJİK KURUM İHTİYACI

TÜRKİYE’YE YÖNELİK METAFİZİK SALDIRILAR VE SATANİST AYİNLER HUSUSUNDA DEVLETİN PARAPSİKOLOJİK KURUM İHTİYACI
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

6 Şubat 2023…
Yıkılan binlerce yapı, ölen on binlerce insan…

7 Ekim 2023…
Hamas’ın İsrail’e hamlesi ve akabinde İsrail’in Gazze vahşeti. Katledilen onca sivil, masum, çocuk!

Türk askeri Irak’ta, Suriye’de, cephede…

19 Mayıs 2024…
İran Cumhurbaşkanı kaza(!) sonucu öldü…

31 Temmuz 2024…
İsmail Haniye şehit…

27 Eylül 2024…
Hasan Nasrallah ve Hizbullah yöneticileri öldürüldü.
Bir ay öncesinde Türkiye’nin gündemi: Narin…

Ve 4 Ekim 2024…
İstanbul’da satanist cinayetler…

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum. Yukarıda sıraladığım olayları ayrı ayrı değerlendirdiğimizde birbiriyle ilişkilendirmek çoğu insana saçma gelir. Her şeyin mantık çizgisinde yürüdüğü şu dünyada hakikatlere saçma demek tam da bize yakışacak türden bir erdem(!).

Neden sorgulamıyoruz? Neden irdelemiyoruz? Neden tefekkür etmiyoruz? Cevap basit: Çünkü öyle şekillendirildik. Ve karanlık şer odakları bu şekillendirmenin mimarları olarak kirli ve iğrenç eylemlerini artık ‘göz’ümüze soka soka yapabiliyor…

4 Ekim günü ülkece kanımızı donduran bir vahşete tanık olduk. Satanist cinayetler ne Türkiye’de ne de dünyanın herhangi bir yerinde yabancı olunan bir şey değil. Fakat satanist cinayetler Türkiye’de tanımak, çözümlemek ve idrak etmek açısında maalesef yabancı olunan bir şey. Biz satanist cin-ayetleri filmlerden etkilenen üç beş serserinin cin-neti zannediyoruz. Hâlbuki gerçek farklı…

Münevver Karabulut’u hatırladınız mı? Hani ünlü iş insanı Hayyam Garipoğlu’nun yeğeni Cem Garipoğlu’nun ve akrabalarının satanist bir ayinde katlettikleri genç kız. Bu cinayetten sonra Cem Garipoğlu MOSSAD tarafından İsrail’e kaçırılmıştı. Fakat devlet meselenin üzerine gidince nedense Cem Garipoğlu Türkiye’ye getirildi ve tutuklandı. Sonra da -bak sen şu işe- Cem Garipoğlu cezaevinde öldü. İsrail ve MOSSAD ile bağlantısı olan bu denli güçlü bir aile vicdana geldiği için mi Cem’i teslim etti? Tabii ki hayır. Plan belliydi. Cem teslim edilecek, cezaevinde öldü süsü verilecek ve bir hayalet gibi hayatına devam edecekti. Bu arada satanist ayinler ve İsrail kelimelerini günümüzde yaşananları düşünerek birlikte değerlendirmek önemli.

Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Eğer tesadüf olduğuna inanıyorsanız 3 Ekim günü Cem Garipoğlu’nun mezarının incelenmesini ve hemen ertesi günü iki genç kızın tıpkı Münevver Karabulut gibi satanist bir cinayete kurban gitmesini elbette birbirinden alakasız olaylar olarak tanımlarsınız. Bu arada Türkiye İstanbul’daki cinayetlere dikkat kesilmişken Cem Garipoğlu’nun mezarındaki kişinin Cem Garipoğlu olduğu açıklandı ve mesele kapandı. Şaşırmıyoruz…

Eski çağlardan bu yana devletler kendilerine ve halklarına yönelik tehditlere karşı tedbirler alır, bu tedbirler kapsamında kurumlar oluşturur. Bu çaba yaşamın her alanında görülür. Bugün beyinlerimize yerleştirilmiş aşağılık kompleksi yüzünden kendimizden üstün gördüğümüz birçok Batı ülkesi kendi coğrafyalarında yaşanan bu tarz ayin-cinayetleri araştırmak ve çözümlemek için parapsikoloji adı altında çalışmalar yürütüyor. Hatta bunun da ötesinde birçok devletin istihbarat servisinin metafizik istihbarat tanımlamasıyla başka ülkelere karşı metafizik saldırı ve casusluk yaptığı da bir gerçek. Peki, biz ne yapıyoruz? Birçok alanda olduğu gibi bu hususta da uyuyor muyuz? Devletimizin çağımızın gerçekliklerine uygun bilge kurumlara ihtiyacı var. Bu kurumları oluşturacak ve ilerletecek birikim ve tecrübe ise tarih ve kültürümüzde fazlasıyla bulunuyor. Bu kurumlara neden ihtiyacımız var? Çünkü bu sorunu salt adli ve kriminal yaklaşımlarla çözemeyiz. Bu tip cinayetlerin bilinçli kurgulanmış birer ayin olduğu tüm unsurlarıyla ortadadır. Biz bu sistematik operasyonları psikolojik rahatsızlık, eğitimsizlik, madde ve alkol kullanımı gibi sebeplere dayandırırsak savaşı baştan kaybetmiş oluruz. Bu sebepler gençlerimizin tuzağa ilk düşüşlerinin sebepleri. Sonrası ise şeytani bir akıl…

Söylediklerime benim bir yobaz yahut kafayı bozmuş biri olduğum gözüyle bakanlar olabilir. Onlar öyle bakadursunlar, Türkiye’de metafizik, satanist ve şeytani cin-ayetler, cin-netler, saldırılar oluyor ve önlem alınmazsa olmaya da devam edecek…

 

Devamını Oku
green tour cappadocia casinositeleri.co kayseri evden eve nakliyat nakliyat arçelik bayisi