34,7487$% 0.08
36,5842€% 0.22
44,0710£% 0.26
2.956,36%0,45
4.897,00%0,59
3312334฿%-0.39859
22 Ekim 2024 Salı
Türkiye gündeminde bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında yaptığı konuşma var. Bahçeli “Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı’nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” ifadelerini kullanınca gündem bir anda sarsıldı.
KİM NE DEDİ!!!
DEM Parti yetkilileri Öcalan’ın tecridi ile ilgili sözlere “Bu kadarını beklemiyorduk, tarihi bir konuşma yaptı” şeklinde yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahçeli’nin çağrısına destek verdi, “Hep beraber terörün olmadığı Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel de, MHP liderini eleştirdiği konuşmasında “partisinin terörün bitmesine tam destek vereceğini” söyledi, bu konuda her şeyin TBMM’de yapılması gerektiğini vurguladı.
Diğer taraftan Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan diğer liderlerin açıklamalarının tam tersi bir açıklama yayımladı.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda Erbakan:
ERA HABER AJANSI
Bir kıssa ile başlayacağım bugün.
Hz. Musa Peygamberin zalim Firavun’un elinden kavmini kurtardığı kıssa.
Ve Firavun’un ibretlik sonu!
Sonra da günümüze geleceğiz hep birlikte.
Malum tarih tekerrürden ibaret derler.
***
Hz. Musa Mısır’da zulüm altında eziyet gören kavmi, israiloğullarıyla birlikte Firavun’dan kaçmak için gece yarısı topluca yola koyulurlar.
Kısa sürede istihbaratı alan Firavun hızla harekete geçmişti bile.
Gün ağardığında Firavun askerleriyle birlikte Kızıldeniz’e kadar gelen Hz. Musa ve kavmine ulaşmıştı.
Konu kutsal kitabımızda şöyle anlatılıyor.
Musa’ya: ‘Kullarımı gece yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz’ diye vahyettik. Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.
“Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur. Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler. Biz ise uyanık bir toplumuz” (dedi).
Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık. Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.
İşte böyle; bunlara İsrailoğulları’nı mirasçı kıldık. Böylece (Firavun ve ordusu) Güneş’in doğuş vakti onları izlemeye koyuldular. (Şuara Suresi: 52-60)
O esnada!
İsrailoğullarından Hz. Musa’ya şöyle seslenenler oldu.
“Ey Musa sen bizi tehlikeli bir yola çıkardın. Önümüzde Kızıldeniz arkamızda Firavun ve ordusu var. Nasıl kurtulmayı düşünüyorsun?”
Hz. Musa elindeki asayı denize değdirdi ve deniz yarıldı önden yürümeye başlayan Hz. Musa kavmine peşinden gelmelerini söyledi. İsrailoğulları arasında da husumetler vardı. Her gurup kendilerine özgü bir yol açılmasını aksi takdirde yürümeyeceklerini ifade ettiklerinde, peygamber ellerini açıp dua edince Allah her gurup için bir yol taksim etti. Denizde on iki yol açıldı ve israiloğulları ilerlemeye başladılar. O esnada peşlerinden yetişen Firavun da atını denize sürdü. Askerler de Firavun’un peşinden denize girdiler. İsrailoğullarının en sonuncusu karaya çıktığında Kızıldeniz’de açılan yollar kapanmaya deniz suları birleşmeye başladı. Dağ gibi yükselen sular kapanmaya başlayınca askerler panik yaşadılar ve suda kaybolmaya başladılar. Firavun’da sulara gömülmüştü.
Rivayet olur ki; Firavun suyun içerisinde “Musa ve Harun’un Rab’bine iman ettim” demiş.
Kutsal Kitabımız Kur’an’da konu şöyle anlatılıyor.
“Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk.
Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.” (Şuara Suresi: 63-68)
“Derken İsrâiloğulları’nı denizin öteki yakasına geçirdik. Firavun ve ordusu da haksız yere onlara saldırmak üzere peşlerine düşmüştü. Sonunda Firavun boğulmak üzereyken şöyle dedi: “Elhak inandım ki, İsrâiloğulları’nın iman ettiğinden başka tanrı yokmuş! Ben de artık kendini O’na teslim edenlerden biriyim.” “Şimdi mi? Halbuki daha önce hep baş kaldırmış ve bozguncular arasında yer almıştın.” (Yunus Suresi: 90-91)
Ulemanın çoğuna göre Firavun’un boğulmadan evvel inandığına dair sözlerine, Kur’an’daki “Şimdi mi” sorusu Firavun’un ettiği imanının Allah nazarında kabul olmadığı yönündedir. (En doğrusunu Allah bilir.)
***
Bazen hayatımız boyunca yanlış yaptığımız konular olabilir. İnsanlar bilerek isteyerek kasten yanlış yapmamışsa elbette telafisi olur. Ancak geri dönüşü olmayan yollar oldukça tehlike arz etmektedir.
Son nefes gelince bazı insanlar isteseler de tövbe edemezler.
Söyletmezler adama!
Firavun örneğinde olduğu gibi de söylesen de söz para etmez olur bazen de!
Rabbim bizleri doğru insanlarla istikametin üzere kıl.
Amin.
***
Geçen hafta cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meclis açılış konuşmasında, yurt içi ve dışını ilgilendiren önemli konulardan bahsetti.
Recep Tayyip Erdoğan, “Meclisimiz, yeni yasama yılında, suçun önlenmesine, infaz ve ıslah konusuna daha fazla eğilmeli, milletimizin giderek yükselen taleplerine daha çok kulak vermelidir,” dedi…
“Adalet ve güvenlik hizmetlerimizin standardını daha da yükselteceğiz”…. “İsrail saldırganlığı, her fütursuz açıklamayla görüyoruz ki, Türkiye’yi de içine almaktadır”…. “Özellikle İslam dünyasının, halkları Müslüman olan yöneticilerin, İsrail’in Filistinlilerden ziyade Müslümanlara yönelik bu terörüne sessiz kalmaları, bir ayıp olarak, bir utanç vesikası olarak asırlarca silinmeden kalacak… Bakınız, bugün yüreğim yanarak, içim kan ağlayarak söylüyorum. İsrail’in Gazze halkına yönelik soykırımı başlayalı tam 360 gün oldu. 42 bin kardeşimiz kameralar önünde canlı yayınlarda alçakça şehit edildi. Annelere enkaz altında kalan ciğerparelerinin parçalarını toplattılar. İnsana ve insanlığa dair ne kadar değer varsa hepsini çiğnediler, hepsini ayaklar altına aldılar. Sadece camileri değil, asırlık kiliseleri de bombalarla enkaz yığınına çevirdiler. Ancak bu süreçte ne uluslararası kuruluşlar ne insan hakları örgütleri ne de 2 milyar Müslümanı temsil eden devletler bir araya gelip, bir ortak tepki göstermedi. Tam 360 gündür, bırakınız İsrail’i caydırmayı, bırakınız İsrail’i durdurmayı, müşterek bir tavır dahi sergilenmedi…”
Ve Erdoğan konuşmasına elli senedir Necmettin Erbakan Hoca’nın anlattığı siyonizm felsefesiyle devam etti.
***
Sanırım bu sözleri sarf ederken kendisinin de halkı Müslüman olan bir devletin yöneticisi olduğunu hatırlayamadı!
BOP Eşbaşkanı ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu konular yeni değil ki!
Siz bunları Erbakan Hoca’nın yıllarca anlattığını unutmuş, yeni bir şeymiş gibi söylüyorsunuz.
Siyonizmi bütün dünya Necmettin Erbakan Hocamızdan öğrendi.
Ve biz!
Fas’tan Endonezya’ya kadar coğrafyayı değiştireceğini açıklayan bunun da BOP olduğunu ilan eden ve düğmeye basan zihniyeti unutmadık.
ABD’nin kadın ve erkek askerlerinin en az kayıpla ülkelerine dönmeleri için Allah’a dua ettiğinizi de unutmadık! Açılım adı altında teröristlerin devlet töreniyle Kuzey Irak’tan Suriye topraklarına geçmelerini sağladığınızı ardından da neredeyse her gün Mehmetçiğimizin şehit haberlerini unutmadık, unutamıyoruz…
Siz hala BOP Eşbaşkanlığı’na devam ediyor musunuz!
Bu konuyu netleştirelim mi?
BOP Eşbaşkanlığı’ndan istifa ettiniz mi, etmediniz mi?
Orta Doğu’da yaşananlardan ve mecliste anlattıklarınızdan sonra, açıkçası O soruyu size de sorarlar diye üzülerek endişe duyuyorum!
Şimdi Mi!!! Deyiverirler…
Yeniden Refah Partisi Rize İl Başkanı Mehmet Akif Zerdeci, “Rize ilimizde bir açılış programında bir vatandaşımız ‘Kahrolsun israil’ sloganı atması sonucunda saldırıya uğrayıp darp edilmesini Yeniden Refah Partisi olarak şiddetle ve esefle kınıyoruz” dedi.
Yeniden Refah Partisi Rize İl Başkanı Mehmet Akif Zerdeci, Rize’de Burger King açılışında ‘Kahrolsun İsrail’ sloganı atan vatandaşın darp edilmesi olayına ilişkin açıklama yaptı.
İl başkanı Mehmet Akif Zerdeci’nin açıklaması;
“Sözde medeni dünya gözü önünde Filistin’de, Lübnan’da İsrail devletinin insanlığa karşı eşi görülmemiş tarihin en büyük katliamlarını yapması en büyük insanlık suçunu işlemiş olduğu bir dönemde toplumun her kesimi yaşanan bu olaylar karşısında derin üzüntü içerisinde kalmış ve tepkilerini farklı şekilde ortaya koymaya çalışmaktadır.
Hükümetin İsrail ile ticareti durdurma kararı alması, kamuoyu gündeminde İsrail mallarına ve İsrail’e destek veren firmaların ürünlerine boykotun gündem olduğu bir dönemde Rize ilimizde bir açılış programında bir vatandaşımız ‘Kahrolsun israil’ sloganı atması sonucunda saldırıya uğrayıp darp edilmesini adeta “ölesiye dövülmesini” Yeniden Refah Partisi olarak şiddetle ve esefle kınıyoruz. Mağdur olan vatandaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi bildiriyor kamuoyu vicdanını rahatsız eden bu talihsiz olaya karışan bu cürmü işleyenlerin bir an önce hukuk önünde yargılanıp gereken cezayı almalarını bekliyoruz.”
ERA HABER AJANSI
İsrailli yetkililerin uluslararası konferanslarda kürsüye çıkarak gösterdikleri haritalarda Filistin devleti veya topraklarına dair herhangi bir işaret bulunmuyor.
Netanyahu da, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yaptığı son konuşmada iki harita ile temsilcilerin karşısında çıktı.
İlk harita, İsrail ile barış anlaşması imzalayan veya ilişkilerini normalleştirme amacıyla müzakereler yürüten ülkeleri kapsayan yeşil alanları içeriyordu. Bu ülkeler Mısır, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Bahreyn ve Ürdün’dü.
İkincisi ise, Netanyahu’nun “lanetli” olarak nitelediği siyaha boyanmış alanları içeriyordu.
Bunlar arasında İran ve bölgedeki müttefikleri Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan da yer alıyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir konuşmada “Dicle ve Fırat arasındaki vatan topraklarımıza göz koyacaklar. Önünde poz verdikleri her haritayla bunu açık açık söylüyorlar” sözleriyle “İsrail’in nefret içeren emellerine” karşı uyarıda bulundu.
Carnegie Orta Doğu Merkezi’nin kıdemli araştırmacılarından Yezid Sayigh, bu tür emellerin Netanyahu’nun gündeminin baş sırasında olduğuna dair bir gösterge olduğunu düşünmüyor; bunun İsrail hükümetinin asıl amacı olduğuna inanmadığını belirtiyor.
Sayigh, “Netanyahu’nun şu anda dayatmaya çalıştığı yeni Orta Doğu fikri, İsrail’in Filistin topraklarının geri kalanını sömürgeleştirmesini sağlamaya dönük” diye de ekliyor.
Batı Şeria’da yerleşim projelerini genişletme niyetini saklamayan İsrail, Arap dünyasının ve uluslararası toplumun eleştirilerine rağmen yerleşim sayısını artırma niyetini açıkça ilan etti.
Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü kıdemli araştırmacısı David Schenker, “İsrail’de sağcı hükümette iki devletli çözüme inanmayan birçok bakan bulunduğunu ve Oslo Anlaşmalarından bu yana bir Filistin devleti kurulması ihtimaline en uzak noktada olduğumuzu” söylüyor.
Daha önce ABD’nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Schenker, “Öte yandan ABD’nin, Filistin topraklarını içermeyen bu İsrail haritalarını onaylayacağını düşünmüyorum. İsrail’in ‘yeni Orta Doğu’ fikri, İran’ın yarattığı tehditlerden arındırılmış bir bölgeyi kapsıyor” diye de ekliyor.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve beraberindeki heyet, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’a nezaket ziyaretinde bulundu.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, partisinin genel merkez binasında Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu ve beraberindeki heyet ile bir araya geldi. Heyetler arası gerçekleşen görüşmede, son dönemde Türkiye’de yaşanan cinayetler, bölgesel sorunlar ve TBMM’de yapılabilecek iş birliği konuları ele alındı.
İkili, yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından ortak basın açıklaması yaptı.
İki Genel Başkan, hayatını kaybeden Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı ve ESAM Genel Başkanı Mehmet Recai Kutan’a Allah’tan rahmet, sevenlerine de başsağlığı diledi.
“Ceza infaz sistemi çökmüş durumda”
Son günlerde Türkiye’de meydana gelen ve infiala yol açan vahşi cinayetlere ilişkin konuşan Fatih Erbakan, “Sıla kızımız, Narin kızımız, İstanbul’da katledilen iki kızımız. Allah rahmet eylesin. Ve yine İstanbul’da kadın polisimizi katleden zanlının 26 ayrı suçtan suç kaydının bulunması ve hiçbir zaman hapse girmemiş, hiçbir infazla karşılaşmamış olması ceza infaz sisteminin çökmüş olduğunu artık bu noktada kasten adam öldürmeye yönelik suçlarda caydırıcı bir cezanın olmaması idam cezası gibi. Bu gibi cinayetlerin ardı arkası kesilmeden devam etmesine yol açıyor. Ve tabi cezaların ceza infaz sisteminin, caydırıcı cezaların yanında bir de ahlaki erozyon ortada” dedi.
“İktidarın bu ekonomiyi çözmesi mümkün görünmüyor”
Erbakan, ekonomik sıkıntıları değerlendirdiği konuşmasında, “Ele aldığımız konulardan biri de ekonomik sıkıntılar. İktidar 22 seneden beri borç, faiz, zam vergi ekonomisini uyguladı. Şimdi tekrardan Sayın Mehmet Şimşek döneminde bu ekonomi modelini uygulamaya devam ediyor ve orta vadeli programda da ortaya koydukları yine borç, faiz, zam vergi ekonomisine devam edeceğiz demekten başka bir şey değildir. Bu bakımdan iktidarın bu sorunları çözebilmesi mümkün gözükmemektedir” ifadelerini kullandı.
“İsrail’le ticaretin devam ettiğini delilleriyle ortada”
Terör devleti İsrail’in saldırılarını ve Türkiye’nin bu noktada adım atmadığını dile getiren Erbakan, şöyle konuştu:
“Değer taraftan bölgemizdeki ateş çemberi. Terör devleti İsrail rejiminin Gazze’den sonra şimdi de Lübnan’da saldırılarını devam ettirmesi ve adım adım büyük İsrail hedeflerine yürümek istemesi büyük bir tehlike. Bu noktada Sayın Başbakan’ın da ifade ettiği gibi iktidarın gerekli adımları atmadığını ve halen atmamakta olduğunu görüyoruz. 20 sene boyunca Merhum Erbakan hocamızın ortaya koyduğu D60 hedefine ulaşılabilirdi. İslam ülkeleri bir araya toplanıp bir yaptırım ortaya konulması sağlanabilirdi. Bundan maalesef uzak duruldu. Bunun arkasında İsrail’le ticaret. 4, 5 kat misli geçen yıllarda artırıldı. Arkasından İsrail’in NATO’da ofis açılmasına onay verildi. Şu anda bile Azerbaycan petrolü bizim üzerimizden İsrail’e yakıt olarak gidiyor. Kürecik Radar Üssü’nü sürekli olarak gündeme getiriyoruz. Kürecik İsrail’i İran saldırılarına karşı korumak için kurulmuş bir üs, bunun kapatılmasıyla ilgili herhangi bir girişim göremiyoruz ve bununla beraber Filistin üzerinden İsrail’le ticaretin devam ettiğini artık şahitleriyle, delilleriyle ortaya çıkmaya başladı”
“Hayra vesile, şerre fren olmak için TBMM’de işbirliği yapabiliriz”
Erbakan, Gelecek Partisi ile yapılabilecek işbirliğine değinerek, “Böyle bir noktada iktidarın doğru adımları atmasına vesile olmak özet olarak hayra vesile olup şerre fren olmak amacıyla TBMM’de bulunan partiler olarak bir işbirliği, yeni yasama yılında Meclis çalışmalarında daha aktif rol alabilmek ve biraz önce ifade ettiğim gibi hayra vesile olup şerre fren olabilmek amacıyla bir işbirliğinin olabileceğini ele aldık. Bununla ilgili önümüzdeki dönemde görüşmelerimizi sürdüreceğiz.” diye konuştu.
“Parti birleşimi söz konusu değil”
“Bir gazetecinin iki partinin birleşip birleşmeyeceği konusunda sorduğu soruya Erbakan, şu cevabı verdi: “Partilerin birleşmesi, herhangi bir partinin kapanıp diğer bir partiyle birleşmesinden ziyade bu aşamada biz TBMM’de güçlü bir grup oluşturulması ve bu grup sayesinde Meclis’te daha etkin rol alınması konusunda bir görüşme yaptık. Belki arkasından seçime yakın dönemde bu grubun partileri arasında seçim ittifakı söz konusu olabilir ama tabi şuanda onun için erken”
“Bahçeli’nin bugünkü açıklamalarını son derece olumlu”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bugünkü TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşma esnasında sarf ettiği “Uzattığım el ’Türkiye partisi olun’ teklifidir, milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır” sözlerinin sorulması üzerine Davutoğlu, “Ben çok olumlu değerlendiriyorum. Türkiye’nin artık kutuplaştırıcı dilden ve dışlayıcı dilden birleştirici bir siyasi dile dönmesi lazım. Bahçeli’nin bugünkü açıklamalarını son derece olumlu buldum. Yeni dönemde ümit ederiz ki siyasi partiler birbirlerine daha nazik ve siyasi ahlaka uygun şekilde davranırlar” diye konuştu.
“Hoşgörünün hakim olması faydalı olacaktır”
Erbakan ise aynı soruya şu cevabı verdi:
“Yeniden Refah Partimiz kurulduğu günden beri siyasette nezaketin ve zarafetin hakim olması gerektiğini açık bir şekilde ifade ediyor. Bu noktada kutuplaşma, çatışa gibi bir durumdan kurtulmak ve her kesimden insanımız arasında başta siyasiler olmak üzere diyaloğun ve müzakerenin hoşgörünün hakim olması faydalı olacaktır. Bu çerçevede biz de kendisinin adımını olumlu görüyoruz. Bizim bugün Gelecek Partisi ile yapmış olduğu görüşmede kendisinin bu açıklamalarına paralel bir görüşmedir.”
“Devlet kızlarını ve çocuklarını koruyamaz hale gelmiş”
Türkiye’nin kritik süreçlerden geçtiğini vurgulayan Davutoğlu, “Geçtiğimiz hafta içerisinde İstanbul’da yaşanan cinayetler dahi toplumdaki iki önemli çözülmeyi gözler önüne serdi. İkbal kızımız ve Ayşenur kızımızın katledilmeleri, Narin kızımızın hala katilinin bulunmamış olması ve cinsel tacize uğrayan 2 yaşındaki Sıla kızımızın ise hayatını kaybetmesi bir toplumda iki şeyin işaretidir. Birisi ahlaki bozulma, çürüme ve kamu düzeni eksikliği. Eğer bir devlet, yargı sistemi ve kamu yönetimi bir masum kızın katlinden sonra katilini bir ayı geçmiş sürede katilini bulamadıysa, genç kızlarını ve çocuklarını koruyamaz hale gelmişse hepimizin 10 kere düşünmesi lazım” ifadelerini kullandı.
“Hükümete sormak istiyorum; siz ne yapıyorsunuz?”
TBMM’de bugün kapalı oturumda Gazze ve Lübnan meselesinin konuşulacağını dile getiren Davutoğlu, “Baktığımızda ne ülke olarak Türkiye’nin ne İslam dünyasının ne de uluslararası toplum ve BM’nin bu büyük insanlık katliamlarına cevap bulduklarını söylemek mümkün değil. Kimse topu başkasına atmasın. İslam ülkelerini ve dünyayı kritik edebiliriz, yüksek sesle slogan atabiliriz. Katliam birinci yılını doldurdu ama insanlar dönüp siz ne yapıyorsunuz? Derler. Ben de hükümete sormak istiyorum; siz ne yapıyorsunuz? Gittikçe İsrail’e yönelen ticaretin tekrar artmaya başladığı hiçbir müeyyidenin uygulanmadığı yerde kapalı meclis oturumunda söylenecek sözlerin anlamı kalmaz” açıklamasında bulundu.
“Mecliste güçlü bir üçüncü blok için hepimizin gereken fedakarlığı yapması lazım”
Türkiye’de kutuplaşma ve partiler arasında bölünme gibi iki büyük siyasi tehlike gördüğüne vurgu yapan Davutoğlu, “Ahlaki çürüme, kamu düzeni bozukluğu, bölgesel sorunlar gibi sorunlarda aynı hassasiyeti taşıyan partilerin bir araya gelmesi, mümkünse bazılarının birleşmesi, mümkün değilse en azından bu aşamada mecliste güçlü bir üçüncü blok oluşturması bizim siyasi tercih ve düşüncemizdir. Bu konuda hepimizin gerekli fedakarlığı yapması lazım. Böyle bir bloğun oluşması hem iktidarı terbiye edecektir ve yanlışlardan uzaklaştıracaktır hem de” iktidardan kopmakta olan geniş kitlelere alternatif oluşturacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
ERA HABER AJANSI