canlı casino siteleri sex shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat deneme bonusu bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler
DOLAR

42,5320$% 0.06

EURO

49,6229% 0.05

STERLİN

56,8353£% 0.1

GRAM ALTIN

5.774,07%0,38

ÇEYREK ALTIN

9.489,00%-0,25

BİTCOİN

3913353฿%-1.23777

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI AZ BULUTLU 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Hasan Karabulut

Hasan Karabulut

19 Ekim 2025 Pazar

Döviz niçin yükseliyor

Döviz niçin yükseliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Yaşadık o günleri!

Ekonomiden sorumlusu bakan televizyonda konuşurken ekranda döviz ha bire artıp duruyordu!
İş dünyası bu durumdan oldukça rahatsızlık duyuyor.

Bu durum ise iktidarın pansuman tedbirlere başvurmasını gerektiriyor.

Kafaları ona basıyor.

Peki!

Döviz bozdurmak ne derece çaredir.

Aslında…
Pansuman tedbirlerin çağı bitti.

Yani kısacası deniz bitti.
Sorun dün-bugün-yarından ibaret değil elbette.

İktidarın seçmeni ‘biz reise güveniyoruz, hangi bakan ne açıklama yaparsa yapsın reis bize güven veriyor’ diyor.

İyi de yirmi küsür yıldır CHP’mi ülkeyi yönetiyor?
Yaşanan sorunlar, yıllardır aralıksız dış mihraklı ekonomik dayatmaları ülke politikası yapan hükümetten kaynaklanmıyor mu?.

Yani bu gün yaşanan sorunlar dün üretilen çözümlerden ibaret denilebilir.
Nasıl mı?
İthalata bağımlı bir ülkeyiz maalesef, ithal ederken kimse TL kabul etmiyor, dolar/
euro gibi rezerv para birimleri ile ödeme yapmak zorundasınız. Döviz bulmak için borç almayıp,üretim yaparak ihraç ederek para kazanacaksın. Eeee  İhracat yapmak için de yüzde seksenden fazla ithalat yapmak gerekiyor. Vakti zamanında ABD merkez bankası FED’in parasal genişleme politikası son hız devam ederken elimize avucumuzdakini üretime yatırmak yerine beton çimento, inşaat sektörüne harcadığımız için bugün hala yol, havalimanı, köprü gibi şeylere milyarlar dökülüyor.

Hizmet yapılmasın mı yapılsın elbet.

Ekonomide iktidarın karnesinden aldıklarımızı paylaşıyorum.

Ey iktidar işte ekonomi karnen.
Devletin dış borcunu yaklaşık 400 milyar dolar artırdınız, kamunun iç borcu da 400 milyar lira yükselmiş durumda.

Yirmi yılda faize ödenen rakam ise 2024 yıl sonunda 563 milyar dolar oldu.

Bu ne demek? 563 milyar ödeme yapıp, 375 milyar dolar yeni borç yapılmış. Borç 2002’de 6.6 milyar lira iken, 2024 yılında faiz ödemeleri 1 trilyon 98 milyar liraya gelmiş. Saniyede faize 670 dolar öder olmuşuz. Türkiye’nin borcu 20 yılda ne kadar artmış, sayısalcı bir arkadaşım hesaplayı-versin.

Ancak emekli, asgari ücret ile memur maaşlarında durum  vahim. Devlet ve millet olarak toplamda borç yükümüz 1 Trilyon doların üzerine çıkmış. Dış güçlerin bizi borca esir etme planı bütün hızıyla yürüyor. 

Bu artışın tek sorumlusu da yirmi yılı aşan politikalarıyla Akparti iktidarı değil midir! Hangi bakan değişirse değişsin ekonomi politika değişmedi.

Diğer değişmeyen ve sorumlu olan Recep Tayyip Erdoğan değil midir?
Bu kimin planıysa plan yıllardır uygulanırken, uygulayan hükümet ve Recep Tayyip Erdoğan önlem almalıydı. Halkımız da Erbakan’ın talebelerinden bu beklenti içerisinde. Milletimizin de bu en doğal hakkı. İktidarlar, babasının parasını kullanmıyor, milletimizin hakkı olan bütçeyi yönetirler.

Söze gelince ‘Erbakan Hocanın talebeleriyiz’ diyorsunuz!

Erbakan size böyle mi öğretti?

Para lazım mal mülk sat vergi çıkari para bas borç al mı dedi!

Gelişmelere bakınız Erbakan’ın talebelerinin yapmayacakları şeyler yapılmış ve yapılmaya devam ediliyor.

Bir dönem devletin elindekiler yok pahasına satıldı, peşkeş çekildi de diyenler var, para basarak iş götürülmek istendi. Dövizden sürekli gol yendiği için taktik değişti.

Para lazım borç al, yeni vergi çıkara dönüldü. Trafik cezalarından medet eder olundu.

Bu taktiklerle bütün yük milletin sırtına yüklendi.
Dışarıdan borç bulmak için en sonunda Varlık Fonu devreye sokuldu. Varlık fonu oluşumu, Erbakan hocamızın ifadesiyle ‘babadan, deden kalma antika eşyalarımızı borca karşı ipotek verme’ dönemidir. Eskiden borç almak için devletin garantisi yetiyordu, şimdi hazinenin garantisi de yetmiyor. Tefeciler, ‘Bana somut elle tutulacak, ipotek edilecek mal getirin’ diyor. Türk Petrolleri, Eti Madeni, THY’yi, Çay-Kur’u ipotek gösterip borç almak demektir varlık fonu. Borcu ödeyemezsek bu varlıklar elimizden gidecek demektir. 

Allah vermesin ne olacak daha sonra?
Tarih tekerrürden ibarettir, tarihsel planı Sevr’i tekrar önümüze getirmek istiyorlar.
Diyecekler ki; ‘Borcu ödeyecek haliniz kalmadı toprak verin!’ Osmanlı’nın çöküşünde de bunlar yaşanmıştı. Kapitülasyonlar, Duyun-u Umumiye. ‘Borç kağıt üzerinde 1 Trilyonu geçsin ne olacak ki, borç yiğidin kamçısıdır, 50 senedir her zaman borç vardı.’ İyi de bu borç kağıt üzerinde durduğu gibi durmuyor ki!

Bir saniyede 670 dolar faiz ödeniyor.

Neredeyse Türkiye Edirne’den Kars’a arsanız olsa yeniden her ilçeye sanayi bölgesi ve ilaveten tüm binaları imar edip kurarsınız.

Faize ödenene bir de şöyle bakalım.

TÜBİTAK’a ayrılan bütçenin 36 katı, karayollarına ayrılanın 5 misli. ‘Yol yaptım, havalimanı yaptım, hızlı tren, MARMARAY, köprüler yaptım’ diyeceksin.  Hepsinin maliyeti ne kadar, 180 milyar dolar. Hem de yaptığınız bir hastaneye harcadığınız parayla 17 hastane, Osmangazi Köprüsüne harcanan ile 15 köprü yapılacak gibi icraat yapıyorsunuz.

Peki!

Siz millete ne kadara mal oldunuz? 

Diğer taraftan.
Bursamız’da Merinos fabrikası yok edildi, Merinos park yapıldı. Erzurum Şeker buhar oldu, Şeker park yapıldı. SEKA Kağıt ortadan kaldırıldı, SEKA park oldu. Bu mu sizin ekonomik kalkınma anlayışınız?

Sattıklarınızın parası nerede, ne yaptınız paraları.
Borçlar kat be kat artarken varlık fonuna aktarılanlar dışında her şey satıldı. Yok pahasına harac-mezat devletin malları buharlaştı. TÜPRAŞ, PETKİM, Türk-Telekom, daha niceleri…
‘Biz Osmangazi köprüsünü yaptık yüz yıldır böyle bir şey yapılmadı. Bu kadar da üzerimize gelmeyin canım?’ Dediğinizi duyar gibiyim.
Evet güzel bir çalışma.  Yüz yıldır yapılamayan bu hizmetin maliyeti ne kadar?
 1 Milyar dolar.  Peki bir yılda faize ne kadar ödediniz? Bir yılda faize ödediğimiz parayla 15 tane Osmangazi köprüsü yapmanız gerekiyor. Siz 20 yılda yaptığınız bir köprüyü günde 20 kez anlatıyorsunuz? Azıcıkta bir köprüyü 15 köprü maliyetine yaptığınızdan da bahsetseniz. 

Ve yaptığınızı söylerken de değil yüz yılda, bin yılda yapılmamış borçtan hiç bahsetmiyorsunuz!
Sonra bize deniyor ki gözünüze dizinize dursun,’Cebine 180 milyar dolar koymadım mı?’ Babanın parasından mı verdin! Evet koydun amma sonra ne yaptın? Giderken arka cebimden her saniyede 670 dolar aldın. Olan Türkiye’nin milletimizin milyar dolarlarına oldu. 

Yani siz bu ülkeye kaç milyar dolara mal oldunuz onu söyleyin milletimize.
Saman almak için döviz kullanırsak yediğimizin çekirdeği bile Çin’den dolar verip alırsak, üretmezsek daha döviz düşecek diye çoook bekleriz.
Bankaların kredi vermediği tefecilerin kucağına düşmüş esnaf misaline bu ülkeyi 20 yılda siz düşürdünüz.

Yeni bütçe hazırlıyorsunuz. Teklif  meclise sunuldu.

Her yeri delik deşik kevgir olmuş bir bütçeyi içiniz kaldırıyor mu?

Bütçe, milletin sırtına daha ne yükleyelim düşüncesiyle yapılmaz.

Gittiğiniz yol, yol mudur! 

Sizin tekrar Milli Ekonomiyi denk bütçeyi havuz sistemini devreye sokmanız gerekmektedir. 3 Kağıt ekonomisinden reel ekonomiye geçmelisiniz. Ayrıca dip not olsun tüyo vereyim İncirlik’in de içinde olduğu 28 ABD üssünü ekonomik koz olarak değerlendirebilirsiniz.
Ülke ekonomimizi eğitimi adaleti ahlak ve maneviyatı iyileştirme düşüncesi sizde hasıl olursa ilaç belli

Recep Tayyip Erdoğan önce cumhurbaşkanı olarak siz; akabinde tüm Akparti kadroları olarak, Milli Görüş Gömleği’ni tekrar giyeceksiniz.

Ben sizin hasmınız değilim, ülkemizin bireyleri olan sizlerin dünya ve ahiret hayırlısını isteyenlerdenim.
Ne sizin için, ne de ülkemiz için başka bir çıkış yolu görünmüyor.

Devamını Oku

Pis ile Temiz Denk Değildir

Pis ile Temiz Denk Değildir
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Pislerin çokluğu çoğumuzu rahatsız eder.

İfsat için çalışanlar ise rahatsız olmadığı gibi bilakis pisliğin yayılması uğraşını verirler.

Pislerin çoğunluğu bizleri aldatmasın.

Kişiler tarafından konu bakış açısı olarak değerlendirilebilir.

İşin temelinde farklı inançlar yatıyor.

Bir gurup insan ‘Allah birdir’ diyor. Birileri ‘üçtür’ bazıları ‘hiçtir’ diyebiliyor.

Hristiyan, yahudi veya putpereslerin yaygın yaşadığı bölgelerde oylama yapılsa ‘Allah birdir’ çıkma olasılığı düşük ihtimaldir.

Çoğunluk böyle dedi diye ‘Allah birdir’ diyenlerin inanışına nasıl ‘yanlış’ denilebilir!

İlk önce Hz Muhammed son peygamber olarak görevlendirildi. Bir olan Allah inanışına önce peygamberin eşi Hz. Hatice, ardından Hz. Ebubekir, Hz. Zeyd, Hz. Ali ve günümüzde de bizler dahil olduk, dil ile söyleyip kalp ile tasdik ettik.

Müslümanlar olarak ‘Allah birdir’ diyoruz.

Bu değerimizi diğer inanç sahiplerinin çoğunlukla farklı düşünmesi bizi etkilemiyor.

Bununla birlikte bizim gibi inandığı halde gavurun hoşuna gitmek için koşuşturan, lakin harcadığı eforun yüzde birini müslümanın hoşuna gitmek için göstermeyen tipler de var. Gavuru görünce ne taklalar atılıyor, müslümanlarla, kendi milletiyle bir araya geldiğinde kaşlar çatılıveriyor.

Yapan kendisi bilir tabi ki!

Herkes kendisine yakıştırdığını yapar.

Elin gavuruna ‘dostum’ demek Allah birdir diyene ne kadar yakışıyor bilemiyorum.

Gavurun da söylemiyle karşılıklı dost olduklarını birbirlerine deklare ediyorlar.

Oysa müslümanlar birbirlerine mütevazi ve merhametli olmalıyken, gavura karşı onurlu ve vakurlu davranmalı.

Şimdi kitabın ortasından konuşacağım, dostlar!

Peygamberimizin yaptığı Medine (Vesikası) Anayasası’nın 14. maddesi; Hiçbir mü’min bir kâfir için, bir mü’mini öldüremez ve mü’min aleyhine hiçbir kâfire yardım edemez, diyor.

Yani müslümanların yaşadığı beldelerde, en yakın örnekle Gazze’de müslümanlar gavurlar tarafından katledilirken gavurlarla ticaret yapamazsınız gavurdan tarafa hareket edemezsiniz, gavurun müslümanları öldürdüğü araç gereçlerine akaryakıt gönderemezsiniz. Dost edinmiş bile olsanız gavurun ajandasında yazanlarla, o ağızla müslümanlara çağrıda bulunamazsınız.

Ya ne yapılmalı!

Mazlum durumdaki ve tüm müslümanın yanında bulunulmalı.

Eee hangi çağda yaşıyoruz canım, her koyun kendi bacağından asılır?’

Diyenlere cevap vermek istiyorum.

Bir kamyon mayıs (büyükbaş hayvan gübresi) mi daha değerli, bir kilo altın mı?

Bin ton zehirli su mu, bir litre temiz su mu değerli.

Ama bin ton su daha çok! Diyen çıkabilir.

Bin ton suyu binlerce kişiye içirebilirsiniz belki amma zehirli bin ton suyu içirirseniz hepsini zehirler öldürürsünüz.

Bir litre su temiz ise, bir litreden taraf olmak gerekir.

Allah birdir diyen kardeşimizden taraf olup, gavura had bildirmek varken, neden gavura meyledenlerden olunuyor, bu sorgulanmalı!

Biz inanıyoruz ki!

Dört helal kazanç beş haram kazançtan kıymetlidir.

Pisliğin çokluğu, rakamının yüksekliği aldatıcı olmasın.

Dünyada sekiz milyara yakın insan yaşıyor.

Allah birdir’ diyenler, ‘hiçtir-üçtür-puttur’ diyenlere oranla sayısı az diye gavurun sözüne mi uymak gerekiyor.

İneğe tapanlar, puta tapanlar, üç ilaha tapıp ve ilah yok, diyenlerin hepsini topladığınızda Allah birdir diyenlerden fazla diye, İbrahimi duruşumuzdan mı vaz geçeceğiz?

Müslümanlar dururken gavuru dost mu edineceğiz?

Belki klasik olacak, domuzdan post gavurdan dost olmaz.

Gavurlar dağları yerinden oynatacak organizasyonlar edinmiş olsalar bile, gerçek kuvvet ve kudret sahibi bir olan Allah’tır.

Ne dersiniz, akıl sahiplerinin Allah’tan sakınması gerekmez mi?

Tekrar etmekte fayda görüyorum.

Pis ile temiz kesinlikle denk değildir…

Devamını Oku

Gelecek ve Deva Yeniden Refah’a mı katılacak

Gelecek ve Deva Yeniden Refah’a mı katılacak
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Eselamu Aleyküm Sadıklar!

Esselamu Aleyküm Mücahitler!

Esselamu Aleyküm Kahramanlar!

Esselamu Aleyküm Samimiler!

Esselamu Aleyküm Bu davanın Delileri!

Esselamu Aleyküm Serdengeçtiler!…

Yazımıza Fatih Erbakan’ın 4 Mart 2017 yılında İstanbul’da, Necmettin Erbakan Hocamızı Anma ve Anlama Programı açılışındaki konuşmasının başlangıcı ile giriş yaptık.

Ben deniz de o programa katılmıştım. Necmettin Erbakan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fatih Erbakan böyle bir selamlama ile başlayınca, salondaki insanların yanaklarından süzülen sevinç gözyaşlarına şahit olmuştum.

Genel başkan Erbakan’ın bu konuşması ve bir dizi gözlemlerim neticesinde ben deniz de ‘Çakıl Taşları’ yazımı kaleme almıştım. Milletimizin Fatih Erbakan’ın omuzlarına büyük bir yük yüklediğinin altını çizmiş, milletimizin mutlak surette Erbakan’ın yanında saf tutmalarına değinmiştim.

( https://www.erajans.com.tr/cakil-taslari/ )

Özlem duyulan liderin konuşmasıydı bu sözler.

Kavgalardan ırak.

Kucaklayıcı.

Bağrına basıcı.

Samimi söylemler.

***

Her platformda çivisi çıkmış bir Türkiye’nin ‘yeniden’ bir Erbakan’a ihtiyacı vardı.

Milli Görüşçülerin de ‘Mücahit Erbakan’ sloganı atmaya!

Çok uzun sürmeden Erbakan Vakfı Hareketi bir siyasi kimlik ile Türkiye siyasetinde yerini aldı.

23 Kasım 2018’de Yeniden Refah Partisi kuruldu. Lider tabi ki Erbakan’dı.

Tam ismiyle Muhammed Ali Fatih Erbakan.

Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyerek, siyasete nezaket ve zarafet katarak yola çıkıldı.

Milli Görüş siyasi tarihinde böylece ikinci Kırk yıl ve ikinci Erbakan dönemi başlamış oldu.

Fatih Erbakan az zamanda büyük başarılara imza attı. Azimle gayretle Erbakan liderliğinde çalışılarak kısa sürede Yeniden Refah Partisi Türkiye’nin üçüncü büyük partisi unvanını elde etti.

Fatih Erbakan da TBMM’de İstanbul Milletvekili olarak yer aldı.

Yeniden Refah Partisi genel başkanı Fatih Erbakan’a öncelikle merhum Necmettin Erbakan hocamızın evladı olarak saygı duyuldu.

Fatih Erbakan, seçmenle, medyayla, diğer siyasilerle, kiminle bir araya geldiyse insanlarda büyük hayranlıklar oluşturdu.

Kısa cümlelerle ciltler dolusu kitabı özetleyebilen bir özelliği var Fatih Erbakan’ın.

Belki de ‘siyasi lider olmak’ Fatih Erbakan için çok kolay oldu.

Belli ki şartlar böyleydi, bunu gerektirdi. Fatih Erbakan merhum Necmettin Erbakan Hocamızın cenaze konuşmasında büyük bir lider olacağının sinyalini vermişti aslında.

Erbakan her ne kadar Milli Görüş seçmenine hitap etse de, bir kitle partisi olma yolunda Yeniden Refah Partisi’ni hızla büyütüyordu. Seçim zamanı ramazan ayı olmasına rağmen günde dört miting ile seçmenle bir araya gelebilmek her babayiğidin işi değil.

Yeniden Refah Partisi ilk girdiği genel seçimde meclise giren, ilk yerel seçimlerde yaklaşık yetmiş kadar belediye kazanan bir siyasi parti oldu.

Yeniden Refah Partisi’nin üye sayısı bakımından Türkiye’nin üçüncü partisi konumunda olması bu başarının en açık delilidir.

***

Bünye sürekli büyüyünce kulislerde de Yeniden Refah Partisi’ne katılımlardan sıkça bahsediliyor.

Takdir edersiniz ki ses getirici katılımlar ilk çıkışlarda, lansman toplantılarında, büyük kongrelerde ve seçim atmosferinde oluyor.

Yeniden Refah Partisi’nin büyük kongresi yaklaştıkça bir takım söylemler yükseliyor.

Genel Başkan Fatih Erbakan il başkanları toplantısında büyük kongrenin Kasım ayı içerisinde salonun müsaitlik durumuna göre üçüncü veya dördüncü haftası yapılacağını açıkladı.

Türkiye siyasi tarihinin 60 Bin kişiyle en büyük katılımlı kongre rekorunu kıran bir partiden büyük kongresi öncesi de bir takım beklentiler olması doğaldır.

Yaklaşık iki aydır kulislerde hareketli saatler yaşanıyor. Yeniden Refah Partisi ile Deva ve Gelecek Partileri arasında bir takım görüşmeler, genel başkan yardımcısı düzeyinde yapılıyormuş.

Resmi olmayan görüşmeler iddialara göre genel başkan yardımcıları Suat Kılıç ve Mehmet Altınöz tarafından yürütülüyor.

İki genel başkan yardımcılarının da nazik ve kibar yapıda olmaları Yeniden Refah Partisi’nin dışa açılımında başarılı çalışmalara imza atılmasını kolaylaştırabilir diye düşünülmüş olabilir.

Elbette siyasette başarılı olmak için büyük kitlelere ulaşabilmek gerekir. Yeniden Refah Partisi de sanırım bu minvalde düşünmüş olacak ki bir açılım gerçekleştirmek istenmiş.

***

Açılım gerçekleştirmek!

Yeniden Refah Partisi girdiği ilk genel seçimlerde aslında dikkatlerden kaçan çok-çok-çok büyük bir başarı daha elde etmişti.

Yirmi yıldır ülkemizi yöneten kimseyi muhatap almayan bir anlayışa sahip Ak Parti’yi genel başkanları Recep Tayyip Erdoğan’ı masaya oturtup ‘ bu metni imzalarsanız bizimle seçim ittifakı yapabilirsiniz’ dediği tamamı milletimizin yararına 32 maddelik seçim ittifakı anlaşmasını imzalattı.

Tüm Türkiye’nin gözleri önünde 32 maddelik seçim ittifakına imza atan Ak Parti yetkilileri ve genel başkanları Recep Tayyip Erdoğan sözünde durmadılar.

O da onların ayıbıdır.

Bu nedenle Fatih Erbakan’ın ne kadar büyük bir lider olduğunu cümle alem kabul etmemiz gerek.

Fatih Erbakan girdiği ilk seçimde kimseyi ka’le almayan bir anlayışı dize getirmiş oldu.

Tekrar açılım meselesine dönelim.

Parti büyüyorken bazı konulara da dikkat edilmesi lazım.

Örneğin, Fazilet Partisi’ne Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Nazlı Ilıcak gibi isimler katılmıştı. Bu isimlerden bazıları dikkatlice araştırırsanız kim iktidarda olursa olsun hep bakan milletvekili olan isimlerdi. Aynı süreçte ‘pazara kadar değil mezara kadar’ diyerek gelen başka siyasetçiler de olmuştu.

Zahiren bakılınca onların gelmelerine vesile olanlar büyük bir işe imza atmışlar gibi addedilebilir.

Ancak gelinen sonda bahsetmediğim o içteki isimler yeni katılımcılarla Milli Görüş’e adeta balta vuran isimler oldu. Süreç Fazilet Partisi’nin kapatılmasına dek ilerledi.

Benzer isimlerin partiye katılımlarına vesile olan Fazilet Partisi bünyesindeki siyasiler kötü niyetliydi diyemeyiz.

Yine kulislerden aldığım duyuma göre Yeniden Refah Partisi’ne iltihak edecek partiler/partililer için bu bakış açısıyla değerlendirince birleşmeye sıcak bakmayan MYK üyeleri olduğunu öğrendim.

Olası bir birleşmede partideki görevlerini bırakabilecekleri dahi dillendiriliyor.

Ya Fazilet Partisi sürecinde yaşananlar tekrar kurgulanmak isteniyorsa!

Sütten ağzınız yanınca yoğurdu üfleyerek yemek gerekli.

Evet siyasette ‘geleceğim’ diyene kapıyı kapatamıyorsunuz. Deva ve Gelecek partileri bildiğiniz gibi Ak Parti’nin en önemli isimleri tarafından kuruldu.

Kuruldu da ne başarıları oldu diyeceksiniz!

Bana göre tabanları olmadan CHP listelerinden TBMM’ye girmeleri en büyük başarılarıdır.

TBMM’de ne başarıları oldu?

Bunun takdirini de size bırakıyorum.

Yeniden Refah lideri Fatih Erbakan’ın ara sıra dile getirdiği siyonist yapılardan ‘Chatham House ve Bilderberg Müdavimleri’ diye isimlendirdiği Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın Milli Görüş partisine katılmalarına temkinli yaklaşacağını düşünüyorum.

Velev ki katılım gerçekleşti.

Bunu isteyen Yeniden Refah Partili yöneticiler genel merkez ve illerde var olduğu söyleniyor.

Sanırım istem sebepleri en iyi düşüncemle kitleyi genişletmek.

Chatham House ve Bilderbergcilere Yeniden Refah Partisi’de etkin konum verilmesi Milli Görüş tabanını yani, Fatih Erbakan’ın Sadıklar, Mücahitler, Kahramanlar, Samimiler, Serdengeçtiler dediği Milli Görüş’ün kayıtsız koşulsuz destekçileri özü nüvesi olan tabanını elbette rahatsız ve rencide edecektir.

Bakalım genel başkan Fatih Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan’ı dize getirmeyi başaran bir lider olarak, iltihak gerçekleşirse Babacan ve Davutoğlu imtihanında nasıl hareket edecek.

 

Devamını Oku

Yeniden Refah’tan Gazze’ye iki ismi yolcu

Yeniden Refah’tan Gazze’ye iki ismi yolcu
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Yeniden Refah Partisi’nden Gazze’ye iki isim katılıyor. İsimleri genel başkan Erbakan sosyal medya hesabından kamuoyu ile paylaştı.
Filistin davasında her daim hassasiyet gösteren Yeniden Refah Partisi Gazze’ye yola çıkacak en büyük filo SUMUD FİLOSU’na Yeniden Refah Partisi Genel Merkez Gençlik Kolları başkanı Melih Güner ve Konya Milletvekili Ali Yüksel ile katılım sağladığını duyurdu.
Genel merkez MKYK toplantısında açıklanan kararı parti lideri Fatih Erbakan sosyal medya hesaplarında paylaştı.
İşte Fatih Erbakan’ın paylaşımı.
Gazze’deki zulmü bir kez daha gündeme taşıyan Sumud Filosu’na katılan tüm kahramanlarımıza teşekkür ve selamlarımızı iletiyorum. Bu yolculuk insanlık ve dayanışma adına çok önemli bir adım. Süreci yakından ve yürekten takip ediyorum.
Yeniden Refah Partimizin Konya Milletvekili Ali Yüksel ve Gençlik Kolları Başkanımız Melih Güner de, Sumud Filosuyla Gazze halkı ile dayanışma için bu akşam yola çıkacaklar.
Tüm katılımcıların yolları açık olsun; gösterdikleri cesaret ve kararlılık tüm dünyaya örnek teşkil etsin.
Genel Merkez Gençlik Kolları Başkanı Melih Güner de paylaşımında helallik istedi
Gazze’de ablukayı kırmak için hareket edecek Sumud Filosu’na katılmak ve cihad farzımızı yerine getirmek amacıyla yola çıkıyoruz. Rabbim işimizi kolaylaştırsın. Gazze’ye ulaşmayı nasip etsin.
Haklarınızı helal edin.
Kaynak: ERA HABER AJANSI
Devamını Oku

Bozuk sistemin ürünü terör-2

Bozuk sistemin ürünü terör-2
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Peki!

Bozuk sistemin değiştirilmesi, günü geçmiş gazetenin kaldırılıp bir kenara atılması nasıl olacak?
Belçika’da yaşayan-çalışan vatandaşlarımız üzerine bir inceleme yapılmış.

Oraya ilk giden vatandaşlarımızda suç işleme oranının sıfıra yakın olduğu tespit edilmiş.

Belçika’da doğan, batının eğitimini alanlarda ise giderek suç işleme oranının yükseldiği görülmüş.

Biz bunu her platformda dile getiriyoruz.
Materyalist emperyalist siyonist eğitim sisteminden kimseye fayda gelmez.
Kendi ülkemize bakacak olursak, terör örgütünü kuranlar ve üst düzey yöneticileri bebek katilleri Türkiye’mizin en seçkin okullarında eğitilmediler mi?

Siyasilerden de bir örnek vereyim.
Rahmetli Menderes’in yakasına yapışıp “özgürlük istiyoruz” diyen merhum Deniz Baykal, bir başbakanın yakasına yapışmanın özgürlüğünde olduğunun farkında değil miydi?
Kimlerin kayığına binerek yapılan hareketler bunlar.

Kimler “özgürlük isteyin, haklarınızı isteyin” derler.

Daha sonra kimler “yollara mayın döşeyin hastaneleri, arabaları yakın, insanları öldürün, şiddeti tetikleyin, kendinizi patlatın” diyor…

Bilemiyorsak bilmiyorsak öğreneceğiz! 

Şanlı tarihimize bir bakınız. 

Kim dost kimler düşmanımız.

Kendi modelimize döneceğiz.
Önce yaratılış gayemizi özümseyeceğiz. 

Yeryüzünde ifsat için değil ıslah için çalışmak mecburiyetinde olduğumuzu hatırlayacağız.

İyi insan olmak için eğitilip gelecek nesillere örnek olmamız gerektiğini anımsayacağız.

Ecdadımızın eserleriyle övünüyoruz değil mi. 

Camileriyle, türbeleriyle, kervansaraylarıyla, hamamlarıyla çeşmeleriyle…

Ya övündüğümüz ecdadımızın mezar taşlarını okuyabiliyor muyuz?

Onların mezar taşları dahi ne kadar büyük bir medeniyetten geldiğimizi gösteriyor.
Peki biz bizden sonraki nesillere ne bırakacağız? 

Bize bırakanlara sahip çıkamıyorken!

Terörü yerle yeksan etmek istiyor isek.

Bu mümkün.
İyi insan olma
kyanlışın yerine doğruyu, zararlının yerine faydalıyı, kötünün yerine iyiyi, zulmün yerine adaleti tesis için çalışmak gerek. 

Bu çalışmaları yapmak, yapanlarla olmak, yapılması için gayret etmek gerek.
İyi insan olmak için eğitim aldıktan sonra sosyal hayatımızı da aldığımız eğitime uygun olarak düzenlemeliyiz
.

Bilim fende teknikte ilimde amelde!

Biliyorsunuz!

Bir iyiliğe vesile olan o iyiliği yapmış gibidir.

Mevcut eğitim modeliyle bunu başaramayacağımız aleni ortada duruyor.

Yıllarca bu modelde nerede patlayacağı belli olmayan Siyonist yapının uzaktan kumandalı bombaları yetiştirilmedi mi?

Bakınız.
Üniversiteye kadar on yılı aşkın süre yabancı dil eğitimi alan öğrenci bir turistle konuşamıyor. Üniversite bitince de konuşamıyor.

Aynı durum diğer verilen dersler için de geçerli.

Eğitim öğrenmeye yönelik değil öğretmemeye meyilli.
Önce anaokulu eğitiminden başlayarak
‘AHLAK VE MANEVİYAT’lı nesiller yetiştirmeliyiz.

Bozuk düzeni kaldırıp, bozanları bertaraf edip insanlarımızın huzur barış ve refah içinde yaşayacağı, dünyaya da yaşantısıyla örnek olabileceği bir nesil meydana getirmeliyiz.

Ecdadımıza yakışır olmalıyız.

Ayrıca!
Ülkemizi yönetenler, müttefik oldukları ülkeleri tekrar gözden geçirmelidir. 

Terörü destelediğini aleni bildiğimiz bir takım ülkelere müttefiğimiz demeye utanmıyor musunuz?

Tavşana kaç tazıya tut diyenle müttefiklik/ittifak olmaz.

Gavurdan dost domuzdan post olmaz.

Ayrıca, burası çok önemli!

BOP EŞBAŞKANLIĞI gibi safsata işler artık bırakılmalı terk edilmelidir.
CIA-MOSSAD ile yapılan İstihbarat paylaşım anlaşması yırtılıp atılmalıdır. 

Bizim paylaştığımız istihbarat dönüp dolaşıp bize zarar vermektedir.

6284 yok hükmünde ilan edilmelidir.

Açık hava sahası anlaşması ile üzerimizde kimin ne niyetle uçtuğu belli değil, buradan direk çıkılmalıdır.

İklim Anlaşması ile adete Allah’a meydan okunuyor, bu metin yazılan israf edilen kağıt yırtılıp atılasıdır.

Suriye sınırındaki mayınların bize ne zararı vardı? Kimin menfaatine onlar topraktan çıkartıldı.

Bu sıraladıklarımın tamamı teröre, teröriste, destekleyicilerinin ekmeğine tereyağ sürmek değil mi?

Daha sayalım mı?..

Sıraladıklarımın Bin yıllık şanlı tarihimizde asla yeri yoktur.

Başkasının ajandasıyla iş yapmak işbilmezliktir.

Neredeyse her vatandaşın başına her köşe başına asker polis dikilmesi sorunları çözmüyor.
Ülkemizde hastane odasından musalla taşına kadar gözetlense bile kötü eğitimle yetişmiş insanların zihniyeti bozuksa ülkenin yarısını asker-polis-özel güvenlik yapsanız hiçbir faydası olmuyor olmaz da.

Her vatandaşın başına bir kolluk kuvveti dikmektense, insana ‘niçin yaratıldığı’ öğretilmesi, milletimizin ‘iyi insan’ olarak yetiştirilmesi, vazifelerinin hatırlatılması, hatta yaratılma gayesinin yaşam tarzı haline getirilmesi meseleyi kalıcı olarak çözer. Devletin, yerel yönetimlerin, milletimizin tamamının ve yazılı görsel medyanın, sosyal medyanın da katılacağı gayretli yaşamı iyileştirme çalışmalarına ivedilikle başlanmalıdır.

İşe başlaması gerekenler seçilen ve atanan yöneticilerdir.

Yöneticiler sizlere sesleniyorum!

İyi insan olunuz.

Ahlaklı olunuz.

Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olunuz.

Faydalı işlere imza atınız.

Adaleti tesis ediniz.

Adil paylaşımı başlatınız.

Hayatın merkezine insanı koyunuz.

Mesainiz görev süreniz bitince siz de toplumda yaşayan bireylersiniz.

Toplumu!

Ne kadar bozarsanız o denli nesillere zararlı olursunuz. Ne denli dizayn ederseniz iyi insan statüsünde yer alırsınız.

Göreceksiniz!
Tarih tekerrürden ibarettir.
İyilik kötülüğe hep galip gelmiştir.

Buyurun başlayalım!

Devamını Oku
green tour cappadocia casinositeleri.co kayseri evden eve nakliyat nakliyat arçelik bayisi