Engelliler Haftası nedeniyle yazılı bir basın açıklaması yapan Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Davut Konakçı, ‘Engellilere Hizmet Önceliğimizdir’ dediği basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi.
Yeniden Refah Partisi olarak tüm insanlığın huzuru ve refahı için çalışmalar yaptığımız gibi, sayıları yaklaşık 11,5 milyonu bulan engelli vatandaşlarımızın refahı, maddi ve manevi konfora sahip olmalarını sağlamak için sürekli projeler üretmekte, iktidara ve tüm siyasi parti temsilcilerine tavsiyeler vermekteyiz ve TBMM’de de tüm sesimizle gücümüzle engelli vatandaşlarımıza dair sıkıntıları haykırmaktayız.
Bilindiği üzere engellilere en büyük hak ve imkanlar 54. hükümet döneminde sağlanmıştır. Dönemin Devlet Bakanı Sayın Prof.Dr Sacit GÜNBEY’e bağlı Özürlüler İdaresi Başkanlığı kurulmuş ve engellilerin istihdamı da dahil olmak üzere birçok sosyal imkanlar bu kurum tarafından düzenlenmiştir. O dönemde kamu ve özel sektörde yapılacak engelli atamaları % 2’den % 3’e çıkarılmıştır ve halen % 3 olarak devam etmektedir. Ancak bu kurum 2014 yılında kapatılarak Aile ve Sosyal politikalar bakanlığı bünyesine alındıktan sonra engelli vatandaşlarımızın ve ailelerinin sorunları gün geçtikçe artmıştır. Şimdi değişen ve büyüyen nüfus ile doğru orantılı olarak artan engelli sayısı baz alındığında bugün engelli istihdamındaki oranın % 6’ya çıkarılması elzem bir durumdur. Zaten bu konu ile ilgili partimizin Eylül ayı içerisinde meclis başkanlığına vermiş olduğu kanun teklifi halen komisyon raflarında bekletilmektedir. İnşallah Yeniden Refah Partisi iktidarında bu oran en az % 6 olarak düzenlenecektir.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Dr.Fatih ERBAKAN Beyefendi’nin her platformda da dile getirdiği gibi “Engellilere hizmet önceliğimizdir” düsturu ile biz bu çalışmaları yaparken tabi ki şu an işin başında olan Cumhurbaşkanımızdan ve yetkili bakanlıklardan şunları da bekliyoruz;
Bu yıl itibarı ile 2.323 engelli ataması yapıldı. Ancak, sadece bu yıl sınava giren engelli sayısı 115.000 civarındadır. Tabii bunlar sınava girmeye müsait olan engelli kardeşlerimiz. Bir de bilinmeyen, sınavdan haberi olmayan, gündelik iş ve yardımlarla hayatını idame ettiren, maddi zorluk veya ulaşım imkansızlığı vs problemlerle sınava giremeyenleri de hesaba katacak olursak bu sayı yaklaşık 200.000’e dayanmaktadır. Ancak atama sayısına baktığımızda sınava girenlerin sadece % 1,5’lik bir kısmının atamasının yapıldığı, tüm engelliler üzerinden bakılırsa da binde 1’lik bir kısmına iş verildiği tespit edilecektir. 17 Şubat 2022 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan açıklamada 2022 yılında tek seferde 12.000 engelli vatandaş istihdam edileceği sözü verilse de maalesef bu söz yerine getirilmemiştir. Her geçen gün engelli sayısının arttığı düşünüldüğünde engelli istihdamına yönelik en önemli çözüm, her atama döneminde en az 10.000 civarında engelli ataması yapılmasıdır.
Hastanelerden engelli raporu alınması hususunun da bir standarda bağlanması gerektiğini partimizin kuruluşundan bu yana sürekli dile getiriyoruz. Özellikle son birkaç yılda alınan engelli raporları incelendiğinde, psikiyatrik rahatsızlıklar ve iç hastalıklara dair rahatsızlıklarından dolayı engelli raporu alanların sayısında çok fazla artış olduğu gözlemlenecektir. Tabii ki bu durum hak etmediği halde engelli raporu alan vatandaşlarımız sebebi ile resmi engelli sayısının artmasına, devletin sırtına çok daha fazla yük binmesine sebep olmaktadır. % 40 ve üzeri psikiyatrik engelli raporu alanlar engelli sayılmakta, dolayısıyla EKPSS sınavına bu vatandaşlarımızda girmekte ve normal KPSS sınavına göre daha kolay olan bu sınav sonucunda hiçbir engeli olmadığı halde engelli atamasından faydalanmaktadırlar. Dolayısıyla hastanelerin bu uygulamaların hak zayiine sebep olmamak adına bir standarda kavuşturulması ve özellikle psikiyatri bölümünden alınan engelli raporlarının tekrar gözden geçirilmesi çok önemlidir.
Bunun yanında engelli ve bakım maaşlarının düşük olması ve bu maaşların tespitinde aile gelirinin ölçü olarak kullanılması sonucunda bir çok ağır engelli vatandaşlarımızın kendisinin ve beraber yaşadığı aile fertlerinden birinin üzerine kayıtlı araç veya herhangi bir gayrimenkul olması veyahut ta geliri olması durumunda maaşlarının kesilmesi birkaç yıldır yapılan bir uygulamadır. Yani devletimiz burada açlık sınırının 17.725 TL olduğu bir ortamda zaten açlık sınırının 4/1 ve 7/1 oranında verdiği maaşı da keserek engelliye “sadece karnını doyur, sana fazlası yasak” demektedir. Nitekim geçtiğimiz günlerde yaşlı bir babanın, 50 yaşındaki engelli kızını öldürerek kendisinin de intihar ettiği basına yansımıştır. İnsanımızı bu şekilde çaresizliğe sürüklerken 3 yerden 5 yerden maaş olan bürokratların, aylık 1.5 milyon ve civarında maaş alan genel müdürlerin her gün konforu artırılmakta, yeni kazanç kapıları sağlanmaktadır. Engelli vatandaşlarımızın en azından normal bir yaşantıya sahip olmaları için engelli maaşları ve bakım aylıkları en az asgari ücret seviyesine çıkartılmalıdır.
Yine her yıl dile getirdiğimiz, engellilerin faydalandığı ÖTV’siz araç alımı ile ilgili engellilerimizin önüne çıkan problemler devam etmektedir. Bugünkü şartlarda engelli bir vatandaşın ihtiyacına cevap verecek donanımda olan araçlar en ucuz 2.000.000 TL civarındadır. Tabii bu yıl engelli araç alımındaki maddi sınır 1.591.000 TL. olması dolayısıyla engellinin birçok ihtiyacına cevap verecek araç alınması bu fiyat limiti sebebi ile çok zorlaşmıştır. O yüzden ÖTV’siz araç alımı ile ilgili olarak, fiyat sınırının kaldırılarak bunun yerine motor hacmi 1600 cc’yi aşmayacak araçlar olması yönünde düzenleme yapılmalıdır.
Engelli vatandaşlarımızın önündeki diğer bir problemde ortez ve protez kullanan vatandaşlarımızın ortez ve protez alımında yaşadığı zorluklar. Ortez ve protez alımında, 2012 yılında düzenlenen SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) mevzuatında devletin ödediği katkı payının güncellenmemesi ve 2012 yılı fiyatlarının sabit olması sebebi ile engelli vatandaşımız raporlu olarak kullanmak zorunda olduğu cihaz, ortez ve protezlere kendi cebinden çok fazla miktarda para ödemesi gerektiği için alamamakta ve hayatı daha da zorlaşmaktadır. SUT mevzuatının derhal güncellenmesi ve fiyatların bugünkü oranlar üzerinden tekrar düzeltilmesi gerekmektedir.
Yeniden Refah Partisi olarak hizmet yerelden başlar diyerek, 31 Mart seçiminde aldığımız 63 belediyemizde engellilerle ilgili hizmetler aşağıda belirttiğimiz şekilde olacaktır.
Belediyelerimiz tarafından engellilere yönelik olarak yapılacak olan hizmetlerde, belediyelerimizde çalışan ve engellileri temsil eden meclis üyesi veya dernek üyelerinden danışmanlık hizmeti alınacak ve hizmetler engelliler için en iyi seviyeye çıkarılacaktır.
Mevcut trafik ışıkları ve toplu taşıma araçlarında sesli anons sistemleri olacak, mevcut parklar ve bahçeler engellilerin erişilebilirliğini sağlayacak şekilde düzenlenecek, tüm kamu binalarında erişilebilirlik tedbirleri alınacak ve engelsiz ulaşım araçları temin edilecek, kaldırım ve yaya geçitleri engellilere uygun hale getirilecek ve kamu hizmetlerine dair tüm web siteleri engellilerin kolay kullanımına uygun hale getirilecektir.
3.Spor yapmak isteyen engelli vatandaşlarımız için belediyelerimiz tarafından her türlü malzeme temini ve spor alanları oluşturularak, belediyemiz sponsorluğunda engelli spor kulüpleri kurulacak, engelli vatandaşlarımızın rehabilitelerini sağlayacak belediye rehabilitasyon merkezleri ve rehabilite alanları oluşturulacaktır.
İktidara geldiğimizde engelli istihdamındaki oran değişikliğini yaparken; 81 ilde 181 fabrika yatırımı projelerimiz ile birlikte, çalışanlarının % 90’ ını engelli vatandaşlarımızın oluşturduğu, bilhassa engelli vatandaşlarımızın engeline binaen kullanacakları aparat ve malzemelerin üretimini yapacak fabrikalar kurarak engelli vatandaşlarımızın iş, istihdam problemini ortadan kaldırmak ve aynı zamanda ihracat ürünleri üretimi ile ekonomiye katkı sağlamalarına imkan tanıyacağız. Bu projeleri gerçekleştirmeye muktedir olan tek iktidarın milli görüş iktidarı olacağı ortadadır.
Engelli vatandaşlarımızın yanı sıra şehit aileleri ve gazilerimizin de birçok sıkıntıları mevcut. SSK tarafından görev yapamayacağı tespit edilerek gazi sayılan vatandaşlarımız ÖTV muafiyetli araç alamamaktadır. Gazilere 5 yılda bir faydalanmak üzere ÖTV muafiyetli araç alma hakkı verilmelidir. Şehit çocukları için, sayı sınırı olmaksızın istisnasız hepsinin kamu da memur veya işçi olarak istihdam edilmesi, şehitlerin emanetlerine sahip çıkmak adına bir zorunluluktur. Aynı şekilde gaziler için de gazinin kendisi veya ailesinden 2 kişi istihdam edilmesi sağlanmalıdır. Şehit ve gazi çocukları için devlet ve özel yükseköğretim kurumlarında eğitim gören öğrencilere harç muafiyeti getirilmeli ve karşılıksız burs verilmelidir.
Buna benzer saymakla bitmez sıkıntı ve problemlerin bir an evvel ele alınması ve engelli vatandaşlarımızın, şehit aileleri, gaziler ve ailelerimizin konforlarının artırılması sosyal bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyetinin imkanlarının üzerinde bir durum değildir. Bu problemlerin Yeniden Refah Partisi iktidarında çözüleceği muhakkaktır. Fakat o güne kadar devletimizin bu problemleri ele alarak engelli vatandaşlarımızın yüzünü güldürmesini temenni ediyoruz. Yeniden Partisi olarak engelli vatandaşlarımıza yönelik olan projelerimizi, mevcut hükümetin talebi halinde kendilerine sunmaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Yılın 6 günü değil 365 günü engelli vatandaşlarımızın yanında olacağımıza söz veriyoruz. Bu vesile ile 10-16 Mayıs Engelliler haftası nedeniyle tüm engelli vatandaşlarımızın haftalarını kutlar, sağlık ve afiyetler temenni ederim. Engelsiz bir Türkiye’ye kavuşmak ümidiyle.
Bursa Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü tarafından 10 Mayıs saat 14:00’de 2. Bursa Uluslararası Ticaret ve Lojistik Sempozyumu düzenlendi.
Bursa Teknik Üniversitesi Yıldırım Bayezid Kampüsünde yüzyüze ve çevrim içi biçiminde gerçekleşen sempozyumun Açılış Oturumu, birbirinden değerli katılımcıların sektörün durumu ve geleceğini ele aldığı başarılı bir şekilde gerçekleşti.
Açılış Oturumunda; Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı ve Bursa Teknik Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan ÇAĞLAYAN, BTSO E Ticaret Konseyi Başkanı İlker ÖZGÜVEN, Bursa MÜSİAD Lojistik Komitesi Başkanı Hakan HACIZADE, West Line Global Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Fatih ŞENER, Prof. Dr. Selim BAŞAR, Prof. Dr. Hilmi YÜKSEL sunum yaptılar.
Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Orhan ÇAĞLAYAN ajansımıza şu şekilde açıklamalarda bulundu:
Bilimsel bildiri sunumları kapsamında; 36 yerli ve 40’ı yabancı ülkelerden olmak üzere toplam 76 bildiri alınmıştır. Sempozyuma 17 farklı ülkeden bilim insanı katılmıştır. Katılımcı ülkeler; Türkiye, India, Ethiopia, Indonesia, Nigeria, Iraq, Hungary, Pakistan, Kosovo, Thailand, Saudi Arabia, Albania, Vietnam, Morocco, Malaysia, Spain ve Ukraine’dan oluşmaktadır.
Bilimi öncelediğimiz, yaşadığımız kenti merkeze aldığımız, bölümümüz bağlamında üniversitemizi enternasyonal klasmanda üst sıralara taşıma gayretimizde yanımızda olduğunuz için Yıldırım Belediyesine, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasına, Bursa MÜSİAD’a, Sempozyum ortağımız İKSAD’a Bölümümüz, Sempozyum Düzenleme Kurulumuz ve tüm çabalarımızın hedefi, geleceğimizin teminatı öğrencilerimiz adına hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum, dedi.
Bir araştırma yaptığınızda 2019’daki yerel seçimdeAk Parti adayı Alinur Aktaş’ın 892 292, CHP’nin adayı Mustafa Bozbey’in 851 360 oy aldığını küçük bir farkla cumhur ittifakı adayı Aktaş’ın seçimi kazandığının ilan edildiğini göreceksiniz.
Peki böyle mi oldu dersiniz!
Öyle bir bilgi verildi ki bize aslında tam tersi bir durum oluşmuş seçim sonuçlarında!
Aslında seçim sonunda MustafaBozbey oyları ağır basıp seçimi kazanan taraf iken, Ak Partili bir takım yetkililer oyları ‘devşirerek’ kamu oyuna ilan edilen rakamlarla Alinur Aktaş’ın seçim zaferi ilan edilmiş.
Tam 53 Bin oy devşirilmiş!
Matematiğine bir bakalım isterseniz.
Devşirilen 53 Bin oyu Bozbey’in hanesine yazdığınızda 904 360 oya, 839 292 Aktaş’a oy tablosuyla karşılaşılıyor.
Bu tablo ise Bursa Büyükşehir seçimini cumhur ittifakı adayı Alinur Aktaş’ın değil millet ittifakı adayı Mustafa Bozbey’in kazanmış olduğunu ortaya koyuyor. güvenilir casino siteleri
Akla deli sorular geliyor!
Bir dakika Ya!
N’oluyoruz!
Neden Bursa!
Niçin Alinur Aktaş!
Ve!
Ne zaman ‘Her şey daha güzel olacak Mustafa!’
Bursa ‘Gülümseyebilecek mi Mustafa!’
2019’da aslında böyle bir sonuç varken tablonun niçin devşirildiğini anlamak oldukça güç.
Bursa ‘gülümsemek’ istemiş, oyunu da bu minvalde kullanmış, ancak oylar devşirilerek bir güç Alinur Aktaş’ı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ilan etmiş. Seçim kurulu bile itiraz süreci bitmeden önce Alinur Aktaş’a mazbatasını teslim etmişti. Cumhur ittifakı açısından değerlendirildiğinde Bursa’da az bir farkla da olsa büyük bir zafer elde edilmişti. Kazanan ilan edilen tarafın mutmain olması gayet doğal!
Peki Mustafa Bozbey yaşananlar karşısında ne yapmıştı?
Tabi seçimi kazandığını bilip eli kolu bağlı oturmak olmazdı!
Seçim kuruluna bir dilekçe verildi.
Tedbir talebinde bulunulan dilekçede, “Öncelikle seçim sonuçlarına itiraz süreleri bitmeden Bursa Büyükşehir Belediyesi AK Parti adayı Alinur Aktaş’a verilen mazbatanın işleminin yürütmesinin tedbiren durdurulmasına, Yüksek Seçim Kuruluna yaptığımız itirazın sonuçlanmasının beklenmesine karar verilmesini talep ederiz.”denildi.
Dilekçede: “Sayın İl Seçim Kurulu, iddialarımızın soyut olduğu ve sandık sonuç tutanaklarında aksini ispatlayacak delil olmadığından (!) başvurumuzu reddetmiştir. Basından ve mensubu olduğumuz parti örgütlerinden öğrendiğimiz üzere; İstanbul’da Şile, Bayrampaşa 1, Ataşehir 2, Ümraniye 3, Fatih 1, 2 ve 3, Maltepe, Sancaktepe, Ümraniye ve diğer seçim kurulları, tüm geçersiz oyların hatta bazı ilçelerde tüm oyların, sonuç tutanaklarında herhangi bir şerh ya da şikayet olmaksızın yeniden sayılmasına karar vermiştir. Bu İlçe Seçim Kurul kararları ve YSK’nın daha önceki İl Seçim Kurulu’na sunduğumuz kararlarında görüleceği üzere YSK tarafından onanmıştır. Hukuk aynı konuda iki farklı karar veremez. Buna göre ya İstanbul seçim bölgesindeki sayımlar iptal edilmeli ya da Bursa seçim bölgesinde de oylar yeniden sayılmalıdır.” Talepleri doğrultusunda verilecek kararın Bursa kamuoyu vicdanını rahatlatacağına dikkati çekilen dilekçede, “Diğer yandan ‘Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde bulunan askeri lise öğrencilerinin seçimlerde oy kullanamayacakları yasada açık belirtilmişken, buradaki öğrencilerin oy kullandığını tespit etmiş bulunmaktayız. Bu yasaya aykırı durumun tespit edilerek seçimlerin yenilenmesi gerekmektedir.” değerlendirilmesinde bulunuldu. Dilekçede, geçersiz sayılan oyların gerekçesi tutanakta belirtilmediği için geçersiz oyların yeniden sayılmasına, birleştirme tutanaklarında var olan maddi hataların düzeltilmesine, tüm bu hususların sonucu doğrudan etkileyecek olması nedeniyle oyların yeniden sayılmasına karar verilmesi talep edildi.
Daha sonra seçim sonuçlarını etkileyecek bir girişim ve değişim olmadı.
Millet ittifakı ve CHP seçimi kazanmışken masada kaybetmişti. Oysa sandıkta millet ittifakı müşahitleri bulunuyordu. Ellerindeki resmi sandık tutanaklarıyla itiraz etme hakları vardı. Bu itiraza ne ilçe ne il ne de YSK red cevabı veremez.
Neden defter kapatıldı.
Seçimi kazanan millet ittifakı, CHP ve Mustafa Bozbey nasıl ikna edildi. Kirli işler gibi kokular var bu işte!
İki tarafa da sormak istiyorum! Birisi hak etmediği halde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturan Alinur Aktaş, öte yandan, ardında duran Bursa seçmeninin, kendisini destekleyip oyunu veren ve seçimi kazanmasını sağlayan Mustafa Bozbey!
Hak etmeyen bir başkan! Seçmenini yolda satan bir diğer başkan!
Ya Mustafa Bozbey’e oy vererek ‘gülümsemek’ isteyen Bursa seçmeni!
Hemşerilerinizi hiç düşünmediniz mi?
Akıllara durgunluk veren bu yaşananlardan tam beş yıl sonra aynı ikili tekrar adaylar. Seçmenin sorma hakkı yok mu, ‘biz niçin seçim yapıyoruz!’
Birisi devşirme oylarla koltuğa oturmuş Alinur Aktaş diğeri Bursa seçmenini yarı yolda bırakmış Mustafa Bozbey. Tabi bu iki aday allanıp pullanıp yandaş medya mensupları tarafından servis edilen isimler. Bursa’yı yönetmeye talip diğer adayların da en az iki aday kadar değerli olduğunu düşünüyorum. Her birisi de Bursa’da karşılığı olan isimler. Sadece allanıp pullanmamışlar.
Yakın geçmişte yaşananlardan sonra Bursa seçmenine sormak istiyorum.
Haydi onlar yaşananlara rağmen tekrar Bursalı hemşehrilerimizin karşısına çıkabiliyorlar.
Beş sene önce devşirme oylarla hak etmeden başkanlık koltuğuna oturan Alinur Aktaş’a, seçmenin kendisine güvenerek oy verdiği fakat yolda bıraktığı, dik duramayan Mustafa Bozbey’e nasıl oy vereceksiniz.
Bahsettiğim iddiaları bize anlatan hali hazırda Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olan bir isim. Takdir edeceksiniz isminin açıklanmasını istemiyor. Ancak ‘devşirilen’53 Bin oyda pay sahibi olanları biliyor. Ve ekliyor, ‘seçimi hangisi kazanırsa kazansın Faruk Çelik kazanmış olur.’
Beş yıl sonra ikinci kez karşı karşıya olan Bozbey ve Aktaş’a bu iddiaları okuduktan sonra vicdan sahibi seçmen nasıl oy verecek merak ediyorum!
Her nefis ölümü tadacaktır… Sonra Allah’a döndürüleceksiniz….
Siyasetten iş dünyasına birçok alanda faaliyet gösteren İngiltere kökenli Rothschild ailesinin 4. kuşak lideri siyonist yapının liderlerinden Jacob Rothschild, 87 yaşında öldü. Öncelikle müslümanların ve tüm insanlığın azılı düşmanlığını sürdüren siyonist yapının üst düzey yöneticilerinden olduğu iddia edilen baron lakaplı Rothschild’in ölümü israilde üzüntüyle karşılandı. Kurdukları vakıfla tüm dünyada siyasi iktisadi yapıya nüfuz ediyordu.
İsrail’i biz kurduk demişti.
Hakkında birçok komplo teorisi bulunan ailenin ‘baron’ bireyi öldü.
Yakın çevresinden bildirilen ölüm haberi şöyle duyuruldu…..
Rothschild ailesinden yapılan açıklamada, “Babamız Jacob, birçok insanın hayatında önemli bir yere sahipti. Son derece başarılı bir finansör, kültür ve sanat savunucusu, sadık bir kamu görevlisi, İsrail’deki ve Yahudi kültüründeki hayırseverliğin tutkulu bir destekçisi, mükemmel bir çevreci, çok sevilen bir arkadaş, baba ve dedeydi” ifadeleri yer aldı.
Ailesi 87 yaşında ölen Rothschild’in cenazesinin Yahudi geleneklerine uygun olarak aile içi bir törenle gerçekleştirileceğini ileri bir tarihte de anma töreni düzenleneceğini duyurdu.
VAKIF BAŞKANLIĞINI KIZI ÜSTLENECEK
Rothschild Vakfı da yaptığı açıklamada İngiliz yaşamının birçok alanında etkisi görülen Rothschild’in doğum yeri olan Buckinghamshire’dan başlayarak tüm İngiltere’de ve aralarında İsrail, Arnavutluk, Yunanistan ve ABD’nin bulunduğu birçok ülkede hayırseverlik faaliyetleri yaptığını ifade etti.
Jacob Rothschild’in eğitimden çevreye birçok alanda hayata geçirdiği faaliyetler neticesinde farklı devlet nişanları aldığı da ifade edilen açıklamada vakıf başkanlığı görevini kızı Hannah Mary Rothschild’in üstleneceği kaydedildi.
İngiltere’de 1936’da doğan Rothschild, ülkenin önde gelen okullarından Eton College ve Oxford Üniversitesinde eğitimini tamamladıktan sonra aile mesleği olan bankacılıkla iş hayatına atıldı.
OĞLU “5. ROTHSCHILD BARONU” UNVANINI ALACAK
Birçok finans şirketi ve varlık yönetim şirketinin kurucusu ve yöneticisi olan Rothschild, aynı zamanda dünyanın önde gelen sanat koleksiyonlarının sergilendiği Londra’daki Ulusal Galeri’nin de yönetim kurulu başkanlığını yürütüyordu.
İngiltere Parlamentosunun üst kanadı Lordlar Kamarası üyesi olarak 1991-1999 yıllarında görev yapan Rothschild, öldüğünde “4. Rothschild Baronu” unvanını taşıyordu.
Baron unvanını oğlu Nathaniel Philip Rothschild üstlenecek.
Merkez Bankası’nın politika faizini yükseltildiği yüzde 45 zirvesinde sabit tutma kararını açıklarken kullandığı ifadeleri değerlendiren ekonomistler uyardı: “Kredi kartı borcunu kapat. Sadece zaruri harcamalarını yap. Beyaz eşyanı değiştirmen mutlaka gerekiyorsa, bunun için geç kalma!”
Merkez Bankası, politika faizini yüzde 45’te tutarken, piyasalara “para sıkılaştırma” politikasının ısrarlı bir şekilde devam ettirileceğini açıkladı.
Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu’nun açıklamasında, “Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.” ifadeleri yer aldı.
Merkez Bankası, parasal sıkılaştırma için bütün enstrümanların kararlılıkla kullanılacağını da belirtti.
Merkez Bankası tarafından piyasaya verilen mesajları değerlendiren ekonomi uzmanları, önümüzdeki süreçte parasal sıkılaştırma enstrümanlarının çok daha etkin bir şekilde kullanılacağına vurgunun öncelikle vergilerde, harçlarda büyük artışlara işaret ettiğini vurguladılar.
Kredi kartı kullanımına da çok kısıtlayıcı tedbirlerin getirilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirten uzmanlar, vatandaşlara, önümüzdeki süreçte tasarrufa azami ölçüde dikkat etmelerini tavsiye ettiler.
Uzmanlar, yerel seçimden sonra piyasanın iyice sıkışacağını belirterek, vatandaşlara acil ihtiyaçlarını, ama sadece acil ve ertelenemez ihtiyaçlarını imkan varsa şimdiden karşılama tavsiyesinde bulundular.
MERKEZ BANKASINDAN PARASAL SIKILAŞTIRMA MESAJLARI
TCMB’nin karar metninin tamamı şu şekilde:
“Ocak ayında aylık enflasyonun ana eğilimi yılın ilk ayına özgü zamana-bağlı fiyat ve ücret güncellemeleri sonucunda, enflasyon tahmin patikasında öngörülen şekilde yükselmiş ve manşet enflasyon sınırlı bir artış kaydetmiştir. Yakın döneme ilişkin göstergeler, yurt içi talepteki dengelenmenin sürdüğüne işaret etmektedir. Söz konusu dengelenme süreci, tüketim malı ve altın ithalatında güçlü, diğer tüketim harcamalarına ilişkin göstergelerde ise öngörülene kıyasla yavaş seyretmektedir. Buna ek olarak, hizmet fiyatlarındaki katılık, jeopolitik riskler ve gıda fiyatları enflasyon baskılarını canlı tutmaktadır. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunu ve ücret artışlarının enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip edecektir.
Dış finansman koşulları, rezervlerin seviyesi, cari dengedeki iyileşme ve Türk lirası varlıklara talep, döviz kuru istikrarına ve para politikasının etkinliğine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Para politikasındaki kararlı duruş, dezenflasyonun ana unsurlarından olan Türk lirası reel değerlenme sürecine katkı vermeyi sürdürecektir.
Kurul, politika faizinin mevcut seviyesinin aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sürdürüleceğini değerlendirmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır.
Kurul, makroihtiyati politikaları piyasa mekanizmasının işlevselliğini ve makro finansal istikrarı koruyacak nitelikte uygulamayı sürdürecektir. Bu çerçevede, kredi büyümesi ve mevduat faizinde öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması desteklenecektir. Parasal sıkılığı desteklemek amacıyla likidite gelişmeleri yakından takip edilerek, sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılacaktır.
SIKILAŞTIRMA İÇİN ELDEKİ BÜTÜN ARAÇLAR KULLANILACAKTIR!
Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır.
03:53
News
