42,5240$% 0.05
49,6611€% 0.12
56,8523£% 0.12
5.780,08%0,48
9.501,00%-0,02
3931641฿%-0.60365
02:00
05 Aralık 2025 Cuma
Osmangazi Belediyesi öncülüğünde, 5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı’nın 91. yılına özel olarak düzenlenen etkinlik, kadınların demokratik temsil ve toplumsal yaşamda eşit yer almasının önemine dikkat çekti. Etkinlikte, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları tarafından kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal alandaki eşit temsilinin gerekliliği vurgulandı. Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, kadınların her alanda aktif katılımının önemine değinerek, “Eşitlik bir lütuf değil, ortak sorumluluktur” ifadelerini kullandı.
Kadınların Seçme ve Seçilme Hakkı Konusunda Önemli Mesajlar
Osmangazi Belediyesi, Bursa Barosu, Türk Kadınlar Birliği (TKB), BUMİAD, BUİKAD ve TÜMKAD paydaşlığında gerçekleştirilen etkinlik, 5 Aralık 1934 tarihinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren yasanın 91. yıl dönümüne ithafen yapıldı. Açılış konuşmasını yapan Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kadına verdiği hakların, Cumhuriyet’in çağdaşlık yolculuğundaki en önemli adımlardan biri olduğunu belirterek, bu tarihi olayın kadınları yalnızca sandık başında seçmen değil, kamusal yaşamda da karar alma mekanizmalarının asli unsuru yapmayı amaçladığını vurguladı.
Esendemir, “Kadınların sesi kısık kaldığında, toplumsal aklın yarısı susturulmuş olur” diyerek, kadınların siyasetten yerel yönetimlere, meslek örgütlerinden sosyal hayata kadar tüm yaşam alanlarında eşit temsil edilmesinin sadece bir hak değil, demokrasinin gelişmesi için zorunlu bir gereklilik olduğunu söyledi.
Panelde Kadınların Gücü ve Katılımı Ele Alındı
Etkinlik kapsamında gerçekleştirilen “İnsan Kadın” adlı panelde, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Öğretim Üyesi ve TKB Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Betül Batır moderatörlük yaptı. Panelde, kadınların iş yaşamından siyasete kadar her alanda daha etkin ve görünür hale gelmesinin önemi üzerinde duruldu.
Kadınların Medeni Kanun ile Kazandığı Haklar
TKB Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Tijen Sözeri, 5 Aralık 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin, Medeni Kanun’un eşitlik anlayışını güçlendiren bir adım olduğunu belirterek, Türk kadınının toplumsal yaşamda ve kamusal alanda tam bir yurttaş olarak yer almasının yolunu açtığını ifade etti. Sözeri, “Bu kazanımlar, Türk kadınının eğitimden siyasete, meslek hayatından örgütlü toplumsal yaşama kadar her alanda daha güçlü bir konuma gelmesini sağlamıştır” diyerek, Türkiye Kadınlar Birliği’nin bu hakların korunması adına önemli bir sivil güç olduğunu vurguladı.
Kadınların İş Yaşamındaki Yeri ve Zorluklar
BUİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeyda Şençayır ise, “İş Yaşamında Kadının Gücü” başlıklı sunumunda kadınların yönetim becerilerinin oldukça yüksek olduğunu, ancak cam tavan engeli ile karşılaştıklarını belirtti. Şençayır, “Kadınların yerel yönetimlerde yer alması, erkek egemenliği ile mücadele etmeyi gerektiriyor. Türkiye’de kadınlar, erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen daha düşük ücretler alıyor” dedi. Şençayır ayrıca, dijital okuryazarlık eğitimi vererek, pandemi döneminde kadınların dijital dünyada fırsatlar yaratmaya çalıştığını da sözlerine ekledi.
Teknolojide Kadının Yeri ve Eşitlik Mücadelesi
TÜMKAD Kurucu Başkanı Ülfet Öztürk, “Bilim ve Teknolojide Kadın” sunumunda, kadınların teknoloji alanındaki yerinin hala yetersiz olduğunu belirtti. En güçlü 20 ekonomide kadının yerinin sadece %15 olduğunu söyleyen Öztürk, Türkiye’de bilişim sektöründe kadınların oranının %1,6 seviyelerinde olduğunu ifade etti. Ayrıca, çocuklu kadınlar ile erkekler arasındaki ücret farkının %19 olduğunu ve bu koşullarda eşit bir şekilde çalışmanın mümkün olmadığını vurguladı.
Kadın Mühendislerin İş Hayatındaki Yeri ve Etkisi
BUMİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Zarif Ayça Güler, mühendislik bölümlerinde kadınların giderek daha fazla yer almaya başladığını belirterek, kadın mühendislerin liderlik becerisi kazandığını ve işveren olabildiklerini söyledi. Güler, kadınların mühendislik sektöründe karşılaştıkları zorlukları ve erkek egemen dünyada mücadelelerini anlatarak, kadınların bu süreçlerin sonunda toplumsal kalkınmaya katkı sağladığını ifade etti.
Dijital Dönüşüm ve Kadın Girişimciler
Etkinlikte, Bilgisayar Mühendisi ve DC NextGen Teknoloji Kurucusu Demet Orakçı, “İnsan, Kadın, Teknoloji Ekseninde: Kadın Mühendis ve Girişimciden Dijital Dönüşüm Çözümleri” başlıklı sunumunda, dijital dönüşümde kadınların yerinin önemine değindi. Orakçı, yapay zeka destekli projeler geliştirdiklerini ve kadın girişimcilere yönelik desteklerin, iş dünyasında daha fazla kadın yer almasına yardımcı olduğunu söyledi.
Kadın Bağımsızlık Öyküsü ve Sergi
Etkinlikte, “Haremden Özgürlüğe Türk Kadının Bağımsızlık Öyküsü” adlı bir sergi de açıldı. TKB İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sevtap Şirin, serginin, kadınların emperyalizme karşı verdikleri mücadeleyi ve Cumhuriyet devrimlerini kadın bakış açısıyla anlattığını söyledi. Şirin, serginin sadece Türkiye’de değil, dünya çapında büyük ilgi gördüğünü belirtti.
Kadına Yönelik Şiddet ve Toplumsal Eşitlik Mesajı
Etkinlikte söz alan CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, kadına yönelik şiddetin Türkiye’de önemli bir sorun haline geldiğini vurgulayarak, “Kadın erkek yan yana mücadele edersek, muasır medeniyet seviyesini yakalayabiliriz” dedi. Öztürk, kadına şiddetin önlenmesi gerektiğini ve bu sorunun ülke için büyük bir utanç kaynağı olduğunu ifade etti.

Etkinlik Sergi Gezisiyle Son Buldu
Etkinlik, katılımcıların sergiyi gezmesiyle son buldu. Etkinlik, kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasal alandaki yerinin güçlendirilmesine yönelik güçlü mesajlar verdi ve gelecekteki eşitlik mücadelesi için önemli adımların atılmasına zemin hazırladı.
Bursa UNESCO Derneği, hemşehrimiz ve Türk sanat müziğinin efsane ismi Zeki Müren’in 94. doğum yılı anısına anlam dolu bir geceye ev sahipliği yapacak. Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi ile birlikte düzenlenen bu özel etkinlik, sanatseverleri bir araya getirecek ve Zeki Müren’in unutulmaz eserleriyle dolu bir geceye dönüştürülecek.
Etkinlik Detayları:
Tarih: 6 Aralık 2025, Cumartesi
Saat: 19:30
Yer: Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi, Orhangazi Salonu
Bu unutulmaz gecede, Zeki Müren’in unutulmaz Türk Sanat Müziği eserlerinin yanı sıra, şiirleri de seslendirilecek. Geceye, Mehtap Keşan Akdoğan yönetimindeki Bursa Zeki Müren Lisesi Orkestrası eşlik edecek. Ayrıca, Zeki Müren GSL öğretmenleri ve öğrencileri ile Bursa UNESCO Derneği üyeleri de solist olarak sahne alacak.
Konuklar:
Akif Oktay: Ünlü oyuncu ve şiir yorumcusu, Zeki Müren’in şiirlerini seslendirecek.
Doç. Dr. Güniz Alkaç: Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğretim üyelerinden, etkinlikteki performansıyla Zeki Müren’in sanatına katkı sağlayacak.
Onur Konuğu:
Fatih Erkoç: Türk sanat müziği ve pop müziğinin önemli isimlerinden olan Fatih Erkoç, gecede Zeki Müren’in mirasını onurlandıracak.
Etkinlik, Zeki Müren’in sanatını ve Türk Sanat Müziği’ni UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde daha da yüceltmek amacıyla düzenleniyor. Bu anlamlı gecede, Zeki Müren’in eserleri ve şiirleriyle bir araya gelerek, Türk sanat müziğinin eşsiz değerini yaşatacak olan katılımcılar, sanatın gücünü ve kültürel mirası birlikte kutlayacaklar.
Zeki Müren’in anısına, sanatseverleri bu büyülü geceye davet ediyoruz.

“Bu Şehir Rantın Karanlığına Teslim Edilemez! Mağduriyetleri Unutturmaya Kalkışan Her Kim Varsa Karşımızda Bulacaktır!”
Bursa’da yıllardır sümen altı edilen, görmezden gelinen ve binlerce kişiyi mağdur eden Sanayi Sitesi ve benzeri projelerle ilgili büyük öfke bir kez daha patladı. Çataltepe Sanayi Sitesi Mağdurları Derneği (ÇATSANDER), Dernek Başkanı Zekai Akdoğan, Başkan Yardımcısı Mehmet Kuş ve Başkan Vekili Aydın Çitil imzasıyla yayımladığı zehir zemberek açıklama ile Bursa’nın siyasi ve bürokratik gündemine adeta bomba gibi düştü.
Açıklamada, Çataltepe başta olmak üzere Bursa’nın yıllardır sürüncemede bırakılan projeleri ve bu projelerin yarattığı mağduriyetler sert ifadelerle eleştirildi:
“Bursa gibi tarihi, ekonomik ve sosyal gücü yüksek bir şehrin bu şekilde çürümeye terk edilmesi kabul edilemez! İhmal, plansızlık ve çıkar çevrelerinin vahşi iştahı nedeniyle binlerce yurttaş hem ekonomik hem de psikolojik olarak çökertildi. İnsanların birikimleri, umutları ve yıllarının emeği masa başında alınan kirli kararlarla yok edildi.”
ÇATSANDER Başkanı Zekai Akdoğan, mağduriyetlerin sıradan bir yanlış yönetim sonucu olmadığını, sistematik bir çarpıklığın sonucu olduğunu vurgulayarak şunları belirtti:
“Bu mesele yalnızca Çataltepe’ye, yalnızca Sanayi Sitesi’ne indirgenemez. Bu mesele, şehrin hakkının gasp edilmesi, kamu vicdanının yağmalanmasıdır. Bursa’nın değerleri çıkar gruplarının ayakları altında ezilmiş, vatandaşın mağduriyeti yıllarca görmezden gelinmiştir. Bu rezaletin adı yönetim zafiyeti değil; açıkça bir şehir suçudur!”
Dernek yönetimi, Bursa’da yıllardır süren rant merkezli yapılanmanın tüm kurumları felç ettiğini, bu yapıların “siyasi koruma kalkanı” ile hareket ettiğini sert sözlerle ifade etti.
Açıklamada Başkan Yardımcısı Mehmet Kuş, mağdurların uzun süredir yalnız bırakıldığına dikkat çekildi:
“İnsanlar mahkeme koridorlarında ömür tüketti, belediyeler kapılarını yüzlerine kapattı, bürokrasi topu birbirine attı. Yıllarca sustukları için bu organizasyonlar güç kazandı. Ama artık susmuyoruz! Bu gür ses, Bursa’nın hakkını savunanların sesidir.”
ÇATSANDER adına yapılan açıklama, Türkiye’nin dört bir yanında çözümsüz bırakılan projelerle mağdur edilen milyonlara da gönderme yaparak şu ifadeleri kullandı:
“Bu ülkede yıllardır aynı senaryo oynanıyor: Rant projeleri parlatılıyor, vatandaşlar umutlandırılıyor, yıllarca oyalandıktan sonra kaderlerine terk ediliyor. Kimse kusura bakmasın: Artık hesap zamanı. Hiçbir güç, hiçbir çıkar çevresi, hiçbir siyasi kalkan, vatandaşın gasp edilen hakkının üzerinde değildir.”
Dernek yöneticileri, mücadeleyi büyüteceklerini ve her bir mağdurun hakkı teslim edilene kadar geri adım atmayacaklarını belirterek şu net mesajı verdi:
Başkan Vekili Aydın Çitil; “Kimsenin hakkı kimsede kalmayacak! Bu şehir, bu insanlar, bu mağdurlar sahipsiz değildir. Hesap verilmeyen hiçbir mağduriyet kendiliğinden kapanmayacak. Biz kapattırmayacağız!”
ÇATSANDER’in açıklaması, yalnızca öfkeyi dillendirmekle kalmadı; aynı zamanda güçlü bir mücadele iradesi de ortaya koydu:
– Konu yerel ve ulusal medyada gündemde tutulacak.
– Yeniden başlatılacak olan “Hukuki” süreçler sonuna kadar takip edilecek.
– Toplumsal platformlar ve kamuoyu desteği genişletilecek.
– Şehrin kaderini çıkar gruplarının insafına bırakan her yapı teşhir edilecek.
Dernek Başkanvekili Aydın Çitil açıklamayı şu sözlerle noktaladı:
“Bu şehir kimsenin arka bahçesi değildir. Bursa halkı, yıllardır ödenen bedellerin hesabını soracaktır. Biz var oldukça hiçbir mağdur unutulmayacak, hiçbir haksızlık örtülemeyecek!”
Bu sert açıklama, Bursa’da uzun süredir üstü örtülen tahribatları yeniden tartışmanın merkezine taşırken, ÇATSANDER’in mücadelesinin daha da büyüyeceğinin sinyallerini verdi.

Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem’den Çok Sert Tepki:
“MESEM’LER ÇOCUK İŞÇİ FABRİKASINA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ! BU SÖMÜRÜ DÜZENİNİ DERHAL DURDURUN!”
Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem, Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) üzerinden yürütülen çocuk emeği sömürüsüne ve buna itiraz eden öğrenci, veli ve sendikalara yönelik baskılara ilişkin son yılların en sert açıklamalarından birini yaptı. Açıklama, Türkiye’nin eğitim sisteminde yaşanan çöküşü ve iktidarın baskıcı uygulamalarını tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
Erdem, MESEM uygulamasının geldiği noktanın çocuk haklarına, insan onuruna ve eğitim bilimine tamamen aykırı olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu ülkenin çocukları, ustalık eğitimi adı altında düşük ücretli, güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyor. MESEM’ler artık eğitim kurumu değil; devlet destekli bir sömürü çarkının döndüğü çocuk işçi fabrikalarına dönüşmüştür. Bu utanç tablosunun sorumlusu, çocukları sermayenin insafına terk eden siyasi iktidardır.”
3308 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’ndaki değişikliklerle çocukların sistemli şekilde işçi statüsüne sokulduğunu belirten Erdem, “Bu düzenin adı eğitim değil; açıkça çocuk işçiliğidir” dedi.
Son günlerde MESEM skandalını gündeme getiren öğrencilere, velilere ve sendikalara yönelik polis baskınlarını ve tutuklamaları sert şekilde eleştiren Derviş Erdem, iktidarın şiddet yoluyla hak arama mücadelesini bastırmaya çalıştığını vurguladı:
“Öğrenciler, öğretmenler, sendika üyeleri gerçekleri açıkladığı için darp ediliyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Milli Eğitim Bakanı’nın istifasını talep eden gençlerin bile tutuklandığı bir ülke haline geldik. Bu baskı, bu zorbalık, bu hukuksuzluk; gerçeği gizleme çabasının zavallı bir yöntemidir. Çünkü gerçek ortadadır: Çocuklar sömürülüyor, eğitim ticarete kurban ediliyor!”
MESEM’lere kayıtlı en az 17 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini hatırlatan Erdem, Milli Eğitim Bakanlığı’nı ağır bir dille suçladı:
“Bu çocuklar eğitim aldıkları kurumlarda değil, fabrikaların, atölyelerin, şantiyelerin ölüm tuzaklarında hayatını kaybetti. Bu ölümler kader değil; çocukları sermayeye teslim eden politikanın doğrudan sonucudur. Milli Eğitim Bakanlığı bu kayıpların sorumlusudur ve bu sorumluluktan kaçamaz!”
Erdem, çocukların okulda olması gerekirken üretim bantlarında yaşamını yitirdiğini belirterek “Çocukların geleceğini katleden bu düzenin adı modern köleliktir” dedi.
Erdem, hükümetin baskı politikalarının haklı tepkileri susturamayacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ne gözaltılar ne tutuklamalar ne de polis şiddeti… Hiçbiri bu büyük suçu saklayamaz! Gerçekler baskıyla örtülemez, vicdan susturulamaz. Bu yarayı hakikat kapatır, hesap vermek kapatır.”
Derviş Erdem, Eğitim Sen’in taleplerini şu şekilde sıraladı:
– 3308 Sayılı Yasa, çocukların korunması ve gerçek bir eğitim hakkının sağlanması için yeniden düzenlenmelidir.
– Çocuklar işçi olarak değil, öğrencilik haklarıyla var olmalıdır.
– Demokratik haklarını kullanan öğrencilere, velilere ve sendikalara uygulanan tüm şiddet ve baskı derhal durdurulmalıdır.
– Tutuklanan öğrenciler serbest bırakılmalıdır.
– Çocuk emeğinin sömürülmesine yol açan tüm yetkililer hakkında idari ve hukuki soruşturma açılmalıdır.
Erdem, Eğitim Sen’in çocukların güvenliği ve eğitim hakkı için mücadeleyi büyüteceğini vurgulayarak açıklamasını şu sözlerle noktaladı:
“Bu mücadele kararlılıkla sürecek! Çocuklarımız sömürü çarklarının dişlisi yapılana kadar değil; bu düzen tamamen yıkılana kadar durmayacağız. Bir tek çocuğun bile hayatı, sermayenin kâr hırsından daha değerlidir. Bu zulüm son bulana, hesap verene kadar mücadelemiz sürecek!”
Bursa İl Başkanı Gürkan Şimşek’ten Zehir Zemberek Açıklama:
“Bu Ülkenin Omurgasını Yoksayanlar, Adalet Arayan Milyonların Sesini Daha Fazla Susturamayacak!”
Emeklilikte Adalet Derneği Bursa İl Başkanı Gürkan Şimşek, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada hem madencilerin onurlu mücadelesine hem de emeklilikte yıllardır süren adaletsizliklere çok sert ifadelerle dikkat çekti. Açıklama, adeta ülke genelinde yankı uyandıran bir uyarı manifestosuna dönüştü.
Gürkan Şimşek, madencilerin alın terinin bu ülkenin gerçek temel taşı olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
“Toprağın karanlığını aydınlığa çeviren, yerin altına ekmeğini ve umudunu gömen tüm madencilerimizin günü kutlu olsun. Onların her vardiyası bir aile, her kazması bir ömür demektir. Bu gerçeği görmezden gelen, bu emeği yok sayan kim varsa bilsin ki en büyük karanlık onların vicdanındadır.”
Hayatını kaybeden tüm madencileri rahmetle anan Şimşek, çalışan tüm madenciler için “güvenli çalışma ortamı bir lütuf değil, devletin asli görevidir” diyerek sert bir çıkış yaptı.
Gürkan Şimşek açıklamasında Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) tarafından defalarca dile getirilen problemlere de güçlü şekilde sahip çıktı.
“EYT düzenlemesi sonrası ortaya çıkan mağduriyetleri görmezden gelenlere sesleniyoruz: Bu halk unutmaz, bu halk affetmez! On binlerce insanın geleceğini bir gecede karartan, bir güne 17–20 yıllık fark yazan bu düzen adalet değil, düpedüz zulümdür.”
Şimşek, sosyal güvenlik sisteminde kuşaklar arası dengeyi gözeten kademeli emeklilik sisteminin gerekliliğine dikkat çekerek şu çok sert ifadeleri kullandı:
“Yıllarımızı, emeğimizi, alın terimizi yok sayan düzene karşı artık yeter diyoruz! Kademeli emeklilik haktır, geciktirilmiş adaletin telafisidir. Bunun adına kim ‘lüks talep’ diyorsa, önce bu insanların yıllarını çalan sisteme baksın!”
“Kademeli emeklilik istiyoruz!
Eşitlik istiyoruz!
Gerçek adalet istiyoruz!”
Şimşek, bu üç talebin artık bir slogan değil, milyonların sabrının son sınırı olduğunu vurguladı.
Engelli yurttaşların karşı karşıya kaldığı yapısal sorunlara da değinen Şimşek, kurumları sert bir dille eleştirdi:
“Asıl engel, görmeyen gözler, duymayan kurumlar, çözmeyen sistemlerdir. Bu ülkenin engelli yurttaşlarını kaderine terk eden her yapı, kendi vicdanını tamamen kaybetmiştir.”
Gürkan Şimşek sözlerini şu net ve sarsıcı mesajla tamamladı:
“Bu açıklama bir metin değil; emeği çalınanların, hakkı gasp edilenlerin, yıllarca bekletilenlerin çığlığıdır. EMADDER’in sesi nettir: Eşit yaşam herkes içindir! Erişilebilir haklar herkes içindir! Adalet herkes içindir! Hazır olun… Birlik olacağız, güç olacağız ve bu adaleti hep birlikte kazanacağız!”
Emeklilikte Adalet Derneği (EMADDER) ve Bursa İl Başkanı Gürkan Şimşek, hem madenciler hem emeklilik mağdurları hem de engelli yurttaşlar için ülke çapında güçlü bir adalet çağrısı yaptı.
Bu çağrı artık bir uyarı değil, bir toplumsal hesaplaşma kapısının aralanışı olarak değerlendiriliyor.

