42,7204$% 0.05
50,4445€% 0.46
57,4711£% 0.59
5.941,88%0,57
9.562,00%0,62
3726680฿%-0.79046
02:00
16 Aralık 2025 Salı
“İyilikle Yarışıyorlar”
İYİ Parti Osmangazi İlçe Başkanlığı, sosyal sorumluluk ve dayanışma anlayışı doğrultusunda anlamlı bir etkinlikte yer alarak eğitime ve ihtiyaç sahibi öğrencilere destek verdi. İYİ Parti Osmangazi İlçe Başkanı Hüseyin Bozkurt Kaplan ve ilçe yöneticileri, Mercedes Benz Team 16 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Turgut Yılmaz İpek Yatılı Ortaokulu’nda düzenlenen “Bot-Mont” etkinliğine katıldı.
Soğuk kış günlerinde öğrencilerin temel ihtiyaçlarına katkı sağlamayı amaçlayan etkinlik kapsamında, ekonomik zorluk yaşayan öğrencilere kışlık bot yardımı yapıldı. Eğitim ortamında gerçekleştirilen etkinlikte, hem öğrencilerin mutluluğu hem de dayanışmanın gücü ön plana çıktı.
Etkinliğe, geçtiğimiz dönem Nilüfer Belediye Başkan Adayı Özgür Şimşek ile Osmangazi Belediye Spor Kulübü Başkanı Fatih Karayılan da katılarak destek verdi. Yardımların dağıtımı sırasında öğrencilerle yakından ilgilenen katılımcılar, sosyal sorumluluk projelerinin özellikle çocukların hayatına dokunan yönüne dikkat çekti.
İYİ Parti Osmangazi İlçe Başkanı Hüseyin Bozkurt Kaplan, etkinlikte yaptığı değerlendirmede, eğitimin ve çocukların her koşulda desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Kaplan, “Toplumun geleceği olan çocuklarımızın eğitim hayatlarını daha sağlıklı ve güvenli koşullarda sürdürebilmeleri hepimizin ortak sorumluluğudur. Bugün burada gördüğümüz dayanışma örneği, iyiliğin paylaşıldıkça büyüdüğünün en somut göstergesidir” ifadelerini kullandı.
Kaplan ayrıca, bu anlamlı organizasyonu hayata geçiren Mercedes Benz Team 16 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne, katkı sunan Özgür Şimşek ve Fatih Karayılan’a teşekkür ederken, okul yönetiminin ev sahipliğine de özel olarak değindi. Okul Müdürü Hüseyin İçal’a misafirperverliği ve öğrencilere yönelik duyarlılığı için teşekkür eden Kaplan, benzer sosyal projelerin artarak devam etmesi temennisinde bulundu.
Mercedes Benz Team 16 Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği yetkilileri ise, “Bot-Bot” etkinliğiyle amaçlarının yalnızca maddi destek sağlamak değil, aynı zamanda çocuklara yalnız olmadıklarını hissettirmek olduğunu belirtti. Dernek temsilcileri, özellikle yatılı okullarda eğitim gören öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanmasının büyük önem taşıdığına dikkat çekti.
Etkinlik boyunca öğrencilerin yaşadığı mutluluk ve heyecan gözlerden kaçmazken, yardımların dağıtımı sıcak ve samimi bir atmosferde gerçekleşti. Öğrenciler, kendilerine uzanan yardım elinden dolayı memnuniyetlerini dile getirirken, öğretmenler ve okul yönetimi de destek veren kurum ve kişilere teşekkür etti.
İYİ Parti Osmangazi İlçe Başkanlığı’nın katılımıyla gerçekleşen bu etkinlik, siyaset, sivil toplum ve yerel paydaşların bir araya gelerek eğitim ve sosyal dayanışma konusunda örnek bir tablo ortaya koymasını sağladı. “İyilikle yarışıyorlar” mesajının güçlü bir şekilde hissedildiği program, toplumsal dayanışmanın önemini bir kez daha gözler önüne serdi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Doğan Bekin, Türkiye’de süt üreticilerinin giderek artan maliyetler karşısında ayakta kalamaz hale geldiğini belirterek, çiğ süt fiyatlarının acilen yeniden belirlenmesi talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazılı soru önergesi sundu.
Bekin, Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 96’ncı maddeleri kapsamında Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, süt sektöründe yaşanan yapısal krizin yalnızca üreticiyi değil; gıda güvenliğini, kırmızı et arzını, sanayi üretimini ve kırsal refahı tehdit ettiğini vurguladı.
Doğan Bekin, Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) tarafından açıklanan kasım ayı verilerine dikkat çekti. Buna göre, 1 litre çiğ sütün üretim maliyetinin 23,77 TL’ye yükseldiğini, buna karşın Ulusal Süt Konseyi tarafından belirlenen referans fiyatın 19,60 TL’de kaldığını hatırlattı.
Bu tablonun, üreticinin sattığı her 1 litre süt başına ortalama 4,17 TL zarar etmesi anlamına geldiğini belirten Bekin, maliyet–fiyat dengesinin açık şekilde üretici aleyhine bozulduğunu ifade etti.
Önergesinde süt üretimindeki gerilemenin zincirleme etkilerine dikkat çeken Bekin, süt sektörünün;
Gıda sanayisi
Yem sektörü
Veterinerlik hizmetleri
Lojistik ve kırsal istihdam
başta olmak üzere geniş bir ekonomik yapıyı doğrudan etkilediğini vurguladı.
Süt üreticisinin mevcut koşullara uzun süre dayanmasının mümkün olmadığını belirten Bekin, bu sürecin hayvanların elden çıkarılması, dolayısıyla kırmızı et arzının daralması sonucunu doğuracağı uyarısında bulundu.
“Süt üretimi sürdürülemez hale gelirse, zaten erişilmesi zor olan kırmızı et fiyatları daha da yükselir. Bu kaçınılmaz bir sonuçtur.”
Doğan Bekin, Türkiye’de tarımın stratejik önemine rağmen bütçe önceliklerinin yanlış belirlendiğini ifade ederek çarpıcı bir karşılaştırmaya yer verdi.
Tarımsal destekleme ödeneği: 167,6 milyar TL
Faiz ödemeleri için ayrılan kaynak: 2 trilyon 741,7 milyar TL
Bu tabloyu “ülkenin üretimden uzaklaştığının somut göstergesi” olarak değerlendiren Bekin, gelişmiş ülkelerin tarımı sübvanse ederek gıda güvenliğini sağladığını, Türkiye’nin ise üreticiyi piyasa koşullarıyla baş başa bıraktığını ifade etti.
Bekin, çiğ süt için talep edilen fiyat artışının bir refah beklentisi olmadığını özellikle vurguladı. Bunun sürdürülebilir üretimin asgari şartı olduğunu belirten Bekin, fiyatların güncellenmemesi halinde üretim zincirinin kopacağını ifade etti.
“Süt üretimi aksarsa yalnızca üretici değil; tüketici erişimi, sanayi üretimi ve kırsal yaşam da ağır darbe alır.”
Doğan Bekin, Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı’dan şu başlıklarda net yanıtlar talep etti:
Güncel koşullarda 1 litre çiğ süt üretim maliyeti Bakanlık tarafından hesaplanmakta mıdır, hesaplanıyorsa bu maliyet nedir?
Ulusal Süt Konseyi’nin 19,60 TL’lik referans fiyatının revizyonuna yönelik bir çalışma var mıdır?
Yüksek girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik yeni bir destek programı planlanmakta mıdır?
Üreticinin sattığı 1 litre sütle en az 1,5 kg yem alabilmesini sağlayacak bir fiyat dengesi için düzenleme var mıdır?
Son beş yılda sütçü işletme sayısı, sağılan inek sayısı ve damızlık inek sayıları kaçtır?
Sütçü işletmelerin artırılması ve üretici yaş ortalamasının düşürülmesine yönelik özel teşvikler bulunmakta mıdır?
Çiğ süt referans fiyatına uymayan alıcılara yönelik denetim ve yaptırım uygulanmakta mıdır?
Bekin’in önergesi, süt üretiminde gelinen noktanın artık alarm verdiğini ortaya koyarken, gözler Tarım ve Orman Bakanlığı’nın vereceği yanıtlara çevrildi. Sektör temsilcileri, fiyat ve destek politikalarında acil adım atılmaması halinde üretimden kopuşun hızlanacağı görüşünde birleşiyor.

Bursa’nın en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan TOFAŞ Türk Otomobil Fabrikası A.Ş.’de, binlerce işçiyi yakından ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmeleri sert bir krize dönüştü. Türk Metal Sendikası ile işveren sendikası MESS arasında yürütülen ve 2025–2027 dönemini kapsayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) müzakereleri, ücret artışı ve sosyal haklar başlığında tam anlamıyla kilitlendi.
Sendika ile işveren arasındaki uçurumun kapanmaması üzerine Türk Metal Sendikası, TOFAŞ işyerinde eylem sürecini resmen başlattı.
Türk Metal Sendikası, yüksek enflasyon, artan yaşam maliyetleri ve işçilerin alım gücündeki dramatik düşüşü gerekçe göstererek;
Yüzde 20 oranında ücret zammı,
Saat ücretine 35 TL artış
talebini masaya koydu.
Ancak işveren sendikası MESS’in teklifi, sendika cephesinde “kabul edilemez” olarak nitelendirildi. MESS’in;
Yüzde 5 zam,
Saat ücretine 11,50 TL artış
önerisi, Türk Metal tarafından işçinin emeğini yok sayan, gerçeklikten kopuk bir yaklaşım olarak değerlendirildi.
Görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine TOFAŞ fabrikasında ilk fiili eylem hayata geçirildi. İşçiler, yemekhanelerde çatal ve kaşıklarla ritmik ses çıkararak toplu ve barışçıl bir protesto gerçekleştirdi.
Eylem sırasında çalışanların yüksek katılımı, disiplinli duruşu ve kararlılığı dikkat çekerken, işçiler haklarını alana kadar geri adım atmayacaklarını açık şekilde ortaya koydu.
Fabrika içinde yankılanan bu protesto, yalnızca bir tepki değil; “sabır taşının çatladığının” güçlü bir göstergesi olarak yorumlandı.
Türk Metal Sendikası’nın, yaşanan tıkanıklık sonrası yeni eylem planları üzerinde çalıştığı öğrenildi. Sendika yönetiminin, süreci kademeli olarak sertleştirmeyi ve tabanın iradesini sahaya yansıtmayı hedeflediği belirtiliyor.
Sendika kaynakları, “Bu sadece bir ücret meselesi değil; emeğin onuru meselesidir” değerlendirmesinde bulunurken, taleplerinin insanca yaşam koşullarını sağlama amacını taşıdığını vurguluyor.
Yaşanan gelişmelerin ardından gözler yeniden işveren cephesine çevrildi. Ancak TOFAŞ yönetimi ve MESS tarafından, eylemler ve tıkanan görüşmelere ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Bu sessizlik, işçiler arasında “duyarsızlık” olarak yorumlanırken, müzakerelerin yeniden başlayıp başlamayacağı ve işverenin teklifini revize edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor.
TOFAŞ’ta yaşanan bu kriz, yalnızca bir fabrika içi sorun olarak görülmüyor. Bursa sanayisinde emsal teşkil edecek nitelikteki bu toplu sözleşme süreci, otomotiv sektöründeki diğer işyerleri tarafından da yakından izleniyor.
Uzmanlar, uzlaşmazlığın sürmesi halinde eylemlerin yaygınlaşabileceğine, üretim süreçlerinin etkilenebileceğine ve sanayi barışının ciddi biçimde zedelenebileceğine dikkat çekiyor.
TOFAŞ işçileri, sendikalarıyla birlikte kararlı bir duruş sergiliyor. Masada çözüm üretilememesi halinde eylemlerin kapsamının genişletileceği mesajı açıkça veriliyor.
Bu süreçte tarafların atacağı adımlar, yalnızca 2025–2027 döneminin ücretlerini değil, Bursa sanayisindeki işçi-işveren dengelerinin geleceğini de belirleyecek nitelikte.

Refik Aksu: “Sorunları Yerinde Dinliyor, Çözümleri Birlikte Üretiyoruz”
Bursa Seyyar Pazarcılar Odası Başkanı Refik Aksu ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri, Gemlik’te faaliyet gösteren pazarcı esnafının yaşadığı sorunları yerinde değerlendirmek ve çözüm önerilerini paylaşmak amacıyla Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren’i makamında ziyaret etti. Gerçekleşen ziyaret, pazarcı esnafının çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik karşılıklı görüş alışverişine sahne oldu.
Ziyarette, Gemlik ilçesinde kurulan semt pazarlarında yaşanan alan yetersizliği, tezgâh düzeni, hijyen koşulları, altyapı eksiklikleri, ulaşım ve otopark sorunları ile pazar yerlerinin genel fiziki durumu ayrıntılı şekilde ele alındı. Özellikle dar pazar alanlarının hem esnafı hem de vatandaşları zorladığı, altyapı eksikliklerinin yağışlı havalarda ciddi mağduriyetler yarattığı vurgulandı.
Bursa Seyyar Pazarcılar Odası Başkanı Refik Aksu, pazarcı esnafının sahadan ilettiği talepleri doğrudan belediye yönetimiyle paylaşmanın önemine dikkat çekerek, odanın temel amacının esnaf ile yerel yönetimler arasında köprü olmak olduğunu ifade etti. Aksu, yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi:
“Pazarcı esnafımız, hem vatandaşımıza uygun fiyatlı ve taze ürün ulaştıran hem de yerel ekonomiye ciddi katkı sağlayan önemli bir kesimdir. Bizler, pazarcımızın sesi olmak, sorunlarını masa başında değil sahada tespit etmek ve çözüm yollarını birlikte üretmek için çalışıyoruz. Gemlik’te yaşanan sorunları da doğrudan belediye başkanımıza ilettik.”
Görüşmede, pazar yerlerinin daha düzenli ve sağlıklı hale getirilmesi, hijyen standartlarının yükseltilmesi, esnafın çalışma şartlarını kolaylaştıracak yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve vatandaşların alışveriş konforunun artırılması yönünde atılabilecek adımlar da değerlendirildi.
Ziyaretten sonra Başkan Refik Aksu ve oda yöneticileri, Gemlik’te kurulan pazar yerlerini gezerek esnafla birebir temas kurdu. Tezgâh başında pazarcılarla görüşen heyet, esnafın yaşadığı sorunları yerinde dinledi; çözüm önerilerini ve belediye ile yapılan görüşmenin detaylarını paylaştı. Esnaf, bu tür ziyaretlerin kendileri açısından moral ve motivasyon kaynağı olduğunu dile getirdi.

Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren ise pazarcı esnafının ilçenin sosyal ve ekonomik yaşamındaki önemine vurgu yaptı. Deviren, yerel yönetim olarak esnafın taleplerine duyarsız kalmadıklarını belirterek şunları söyledi:
“Pazarcı esnafımız, Gemlik’in ekonomik canlılığının ve mahalle kültürünün önemli bir parçasıdır. Belediye olarak esnafımızla sürekli iletişim halinde olmaya, sorunları karşılıklı diyalog ve ortak akılla çözmeye hazırız. Oda yönetimiyle yapılan bu tür görüşmeleri son derece kıymetli buluyoruz.”
Karşılıklı iyi niyet ve iş birliği mesajlarının öne çıktığı ziyaret, pazarcı esnafının sorunlarının çözümü noktasında ortak çalışma ve diyalog sürecinin devam edeceği vurgusuyla sona erdi. Ziyaretin, önümüzdeki dönemde Gemlik’teki pazar yerlerine yönelik somut adımların atılmasına katkı sağlaması bekleniyor.

Türkiye’nin güneydoğu sınırında yıllardır süren güvenlik mücadelesinin gölgesinde geçen Sıvasız Evlerden Biri, şehitlerin ardından geride kalan ailelerin yoksullukla, vicdanla ve hayata tutunma çabasıyla verdiği onurlu mücadeleyi anlatan çarpıcı bir insan hikâyesi sunuyor.
Filmin merkezinde, geçim sıkıntısıyla boğuşan baba İbrahim ve zorunlu askerlik görevini yapan oğlu İsmail yer alıyor. İsmail’in terhisine yalnızca 20 gün kalmıştır. Ancak ailesinin içine düştüğü ekonomik çıkmaz, baba İbrahim’i ağır bir kararın eşiğine getirir. Tek geçim kaynakları olan tavuklar ve yumurtalar yabani bir hayvan tarafından telef edilince, çaresizlik daha da derinleşir. İbrahim, oğluna yazdığı mektupta askerlik sonrası uzman çavuş olarak görevine devam etmesini ve alacağı maaşı ailesine göndermesini ister.
Hikâye, yaşlılık maaşını almak için babasıyla birlikte gittiği gişede yaşanan talihsiz bir olayla kırılma noktasına ulaşır. Kalp krizi geçiren bir adamın, içinde yüklü miktarda para bulunan poşeti yanlışlıkla kendi poşetleriyle karışır. Kimliklerini unuttukları için maaşlarını alamadan dönen baba ve oğul, ertesi sabah babanın vefatıyla birlikte çok daha ağır bir çıkmazın içine sürüklenir.
Cenazenin ardından resmi işlemlerin yapılamaması, İbrahim’i küçük kızıyla birlikte hayatın sert gerçekleriyle baş başa bırakır. Daha önce geçirdiği bir kaza nedeniyle çalışamaz durumda olan İbrahim, askerdeki oğluna ulaşarak tezkeresini bırakmamasını, görevine devam etmesini istemek zorunda kalır.
Tüm bu zorlukların ortasında, yanlışlıkla eline geçen paranın farkına varan İbrahim için asıl sınav başlar. Yoksulluk ile vicdan arasında sıkışan İbrahim, parayı karakola teslim etmeyi seçer. Bu tercih, filmin ahlaki duruşunu ve insani derinliğini güçlü bir biçimde ortaya koyar.
Sıvasız Evlerden Biri, sade anlatımı, gerçekçi atmosferi ve güçlü karakterleriyle izleyiciyi; zor koşullar altında verilen doğru kararların, insan onurunun ve vicdanın değerini yeniden düşünmeye davet ediyor. Film, her şeye rağmen ahlaklı kalmanın mümkün olduğunu hatırlatan, sarsıcı ve unutulmaz bir yapım olarak öne çıkıyor.