$%
€%
£%
2.874,39%1,62
4.771,00%1,77
2159387฿%0.80355
21 Nisan 2024 Pazar
Yerel seçim bitti, sonuçlar bazılarımızı çok şaşırttı ve bazılarımızı çok mutlu etti. Bazılarımızı da çok üzdü. Özellikle kendilerini “kaf dağı”nın tepesinde gören ve millete tepeden bakan bazıları için çok şaşırtıcı oldu.
AK Parti umduğunun çok altında oy aldı. Bunu kimse bu kadar beklemiyordu. Seçime yakın yapılan anketlerde bile bu kadar bariz fark görünmüyordu. Belki de anket firmaları farkı gördü ama cesaret edip yayınlayamadılar. Çünkü farkı beklentilerin çok üzerinde idi. Ak Partinin bu kadar düşük oy almasının gerekçeleri için özellikle iki temel neden sayılıyor. Birinci nedeni Emeklilerdir deniyor ama ben buna çok fazla katılmıyorum. Yani, mutlaka emeklilerden de Ak Partiye oy kullanmayanlar vardır ama gerekçe olarak aldıkları maaş değildir. Asıl gerekçe Parti olarak içerisinde bulunduğu durumu diğer tasvip etmemeleridir. Yani Ak Parti teşkilat olarak ve takındığı tutum olarak son dönemde asla tasvip edilmiyordu. Bu seçimde bir patlama yaptı. Bunun üzerine Ekonomik durum ve aşırı yükselen enflasyonun sebebi elbette partiye yazıldı. Halk tepki olarak farklı mecralara kaydı. Bazı illerde de halk iyi hizmet vereceğine inandığı adaylara oy kullandı ve bunun için particilik yapmadı. Son olarak sandığa gitmeyen seçmenler çok etkili oldu. Ak Parti dışında kimseye oy vermek istemeyenler, Ak Parti’ye de inançlarını yitirdikleri için sandığa gitmediler.
CHP ise göze görülür bir başarı elde etti. Bu başarı Özgür Özel’e yazıldı ama ben buna katılmıyorum. Birinci gerekçe değişim olması oldu. CHP değişimi sağlayabildiği için millet denemekten çekinmedi. Çünkü yıllardır CHP’de beklenen gerçek bir değişimdi ve en başta Liderden bekleniyordu. Çünkü sayın Kılıçdaroğlu girdiği tüm seçimleri kaybetmişti ve bunu CHP’liler bildikleri için sandık başına gitmiyordu. Özellikle Parti merkezinde bir değişim olunca umutlar yeşerdi. CHP’deki bu değişimi İyi parti’yi de etkiledi. Çünkü iyi parti her ne kadar milliyetçi bir tabana yaslanıyor gibi görünse de parti içinde CHP küskünleri çok fazla idi. Nitekim böyle olduğu için e özellikle İstanbul ve Ankara’da İyi partiye “operasyon” çekilmesi kolay olmuştur. Tabi CHP’deki değişim sadece iyi partiye değil bir miktar Ak Partiyi de etkilemiş olsa da asıl etkiyi DEM üzerinde göstermiştir. Kim ne derse desin DEM parti’nin gerçek oy oranı bir hayli yüksek bu ülkede. Ancak DEM parti kendi içerisinde tutarsızlıklar gösterdiği ve güçlü bir parti liderliği çıkaramadığı için potansiyelini asla gösteremiyor. Hele parti merkezinin PKK ile olan ilişkisini bariz olarak ortaya koyan yöneticilere duyulan tepki de DEM’e yeterli desteğin verilmesine engel olmaktadır. Bu yüzden DEM parti tabanı CHP’ye çok sıcak bakıyor. Bu seçimde de CHP adaylarına çok büyük bir teveccüh gösterdiler.
Bu seçimin galibi ise Yeniden Refah Partisi oldu. Benim bu parti ve Sayın Erbakan için genel kanaatim şudur; Türkiye’de Erdoğan yoksa Erbakan kesinlikle tek alternatiftir. Erdoğan’ın alternatifi asla Ak Parti içerisinde değildir. Bazı başarılı bakanlar ve milletvekilleri alternatif olarak gösterildiğini duyuyorum ama şunu çok iyi biliyorum ki; Bakanlıkta başarılı olması iyi bir siyasetçi olacak anlamına gelmiyor maalesef. Nitekim Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan buna çok iyi bir örnek oldular. Görevleri döneminde halktan büyük teveccüh gören bu insanlar kendi partilerinin başına geçtiklerinde bu teveccühü hiç göremediler. Peki Erbakan’ın bunlardan farkı nedir?
Erbakan’ı miras yedi olarak değerlendirenlere de katılmıyorum. Çünkü Baba Erbakan’ın asıl mirasını Ak Parti ve Saadet Partisi yediler. Babasından kalan tek miras samimi bir Müslüman olmasına duyulan inançtır. Diğer tüm söyledikleri, belki babasının tekrarı gibi görünse de milletin diline yatkın olması ve milletin gönlünden geçenleri dile getirmesi çok büyük teveccüh oluşturuyor. Çoktandır Ak Parti tarafından unutturulmaya yüz tutmuş bazı değerleri açık seçik tekrar tekrar dile getiriyor. Bu son derece etkili oluyor.
Yeniden Refah Partisinin bir de dezavantajı var ki, bunu düzeltmezse ikinci ya da üçüncü seçimde İyi Parti durumuna düşecektir. Bu da Ak Parti’den ayrılanları alıp üst düzey yerlerde kullanmasıdır. Bu durum çok rizklidir. Şöyle ki, 6’lı masada bulunan Güntekin ve Temel bey haricindekiler bir şekilde Ak Parti ile teşriki mesaide bulunmuş kişilerdi ve ilk seçimde kaybettiler. Millet bu seçimde Ak Partiye tepki gösterdiği için diğer partilere oy verdi. Bu durumundan faydalanmak isteniyorsa farklı ve yeni olunmalıdır. YRP farklı olduğunu gösterebiliyor ama yeni olduğunu göstermesi için tamamen yeni yüzler ile milletin karşısına çıkmalıdır. Özellikle eğitimli Entelektüel Müslümanları da partiye dahil etmelidir. Şu anda rüzgâr YRP’yi uçuruyor. Düşmemek için bu değişimi dinamik tutması gerekiyor.
Artvinliler Konfederasyonu tarafından düzenlenen “STK’ların Büyük Buluşması” organizasyonuna 120 sivil toplum kuruluşları temsilcileri Atatürk Merinos Kongre Kültür Tesislerinde GölPark’ta bir araya geldi. Belediye yönetimleri ve siyasi partilerinin temsilcilerininde ilgi gösterdiği organizasyonda ARKON Genel Başkanı Fetanet Yıldırım; “toplantımıza katıldığınız ve dertlerimizle dertlendiğiniz için teşekkür ederim. Bizler siyasetçi değil milletimizin gerçek vicdanı olan STK temsilcileriyiz. Ülkemize ve Bursamıza hizmet etmeye yüreklerini adamış fertler olarak bugüne kadar her platformda dillendirdiğimiz ama 22 yıldır sadece birkaç tatlı sözün dışında vaat edilemeyen konuyu tekrar gündeme getirmekte fayda var. Büyükşehir’de hemen hemen her noktada mutabakat sağlanarak kurulan daire başkanlıkları STK’lardan bugüne kadar esirgenmiştir. Oysaki ilimizde 8000 bin STK’nın kendi öz imkanları ile varlığını sürdürmeye çalıştığı bilinmektedir. Öyleyse daire başkanlığı bir ihtiyaçlıktan öte zaruriyet noktasına kavuşmuştur. Bir diğer konu ise AB Fonlarının Bursamıza doğru aktarılmadığı noktasıdır. 15 milyar euroluk fona doğru projeler gitmediği için biriken paralar Türkiye dışındaki ülkelere payanda olmuştur. Güç Birliği oluşturarak biz bu fonu Bursamıza getirtip işsiz gençlerimize kadınlarımıza istihdam oluşturacağız. Gelin bu yüzümüze doğru esaslı projeler üreterek omuz verin.” dedi.
Ticaret Bakanlığı zincir market genel müdürlerine yapılan çağrı ile birlikte fiyatları sabitlemeleri istenmişti. Bu çağrı üzerine 4 zincir market çağrıyı kabul ederken, bazı zincir marketlerin ise halen etiketlerini değiştirerek, fiyatlara zam yapmaya devam ettiği öğrenildi. Fiyat değişiklerini sosyal medyalarında paylaşan vatandaşlar ise 31 mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinden sonra seçilen yeni belediye başkanlarından denetimlerin artmasını istiyor.
Enflasyon koşullarından ağır bir şekilde etkilenen vatandaşın daha az sıkıntı ile karşılaşması için fiyatların sabitlenmesi konusunda çalışmalar yapılıyor. Ticaret Bakanlığı tarafından bu konuda yapılan girişimler ile ulusal süpermarketlere ve zincir marketlere duyuru yapılırken, fiyatları sabitlenmesi talep edilmişti. Fakat sosyal medyada yapılan paylaşımlar ile birlikte bazı zincir marketlerin fiyatları sabitlemediği, etiketleri değiştirerek, halen zam yapmaya devam ettiği görüldü. Fotoğraf ile birlikte yapılan paylaşımlarda ise fiyatların enflasyona rahmet okuttuğu görüldü.
Vatandaşlar bu konudaki tepkilerini; ‘Var oldukları günden bu yana sürekli artmaları ile küçük esnafın da belini büken zincir marketler bu sefer de uyguladıkları fahiş fiyatlar ile bizleri çileden çıkarmaya devam ediyor, gereksiz yere zamlarına devam eden bu marketler sabit fiyat uygulamasına da karşı durduklarını görüyoruz, bunların yaptığı ancak göz boyama markete giden vatandaş neyin ne olduğunu görüyor, tepkilerimiz ise dikkate alınmıyor, ancak buna karşın özellikle atılan bir adım yok, Bursa genelinde 17 ilçede faaliyet gösteren zincir marketlerin denetlenmesi hangi aralıklarda nasıl yapılıyor, zabıta bununla ilgili bir rapor dahi yayınlamadı çünkü denetimler göstermelik ve yetersiz, Türkiye’nin birçok bölgesinde fahiş fiyat uygulayan marketlere karşı yapılan yaptırımları görüyoruz ama maalesef denetim yapan ilgili kurumlar fotoğraf çekilmekten öteye gidemiyorlar. İlçelerde belediye başkanlarının zincir marketlere karşı denetimlerin yetersiz olduğunu görüyor ve seçilen tüm isimleri bu konuda yaptırım uygulamaya davet ediyoruz.” dedi.
“Bursa fay hatlarının yanında doğal afetlerinde merkezi haline geldi.” sözler Saadet Parti Bursa İl Başkan Yardımcısı Taner Keleş’e ait. Taner Keleş; il merkezinden geçen 3 fayın 700 bin vatandaşın direkt ikametgahlarından geçtiğini belirterek; “6 şubat depreminin daha yaralarını saramadığımız 31 mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinin ertesindeki bugünlerde 18 saat aralıksız yağan yağmur heyelan tehlikesini tetikledi. Buğulu gözlerle baktığımız gecenin sabahında 31 Mart gecesi değişen ve iktidarı derinden sarsarak gerileten seçimler sonucu koltuklara oturan isimlerin tabiatın hırçınlıklarına hazır olmadıklarını gösteren doğa dışı olaylarla yüz yüze geleceğimiz zamanların arifesinde yaşıyoruz. Bursa’yı ayağa kaldıracağız diye gelenlerin belediye yönetimlerinde 20 yıl boyunca adeta hınç aldığı bu payitaht topraklarının bu saat sonra korunması temennimiz. Ardahan’ın Göle ilçesine bağlı Büyükaltunbulak köyünde mera ve tarım arazisi niteliğindeki yaklaşık 2 milyon metrekarelik arazide maden ruhsatı verildi. TMSF’nin el koyduğu Koza Altın İşletmeleri tarafından bölgede açılması planlanan altın ve bakır madeni için geçtiğimiz Aralık ayında ÇED süreci başlatıldı. Yöre halkının hayvancılık yaptığı meralar ve yüzey suları madencilik tehdidi altında. Bu sadece yaşanan doğal afetlerden bile ders alamayanların, ranttın gözleri bürümüş olduğu iktidarın tek bir açmazı değil. İznik’te göl kenarına kimin ne için neyin karşılığında verdiği belli olmayan izinle tarımsal sulamanın tehlikeye gireceği tesis 2 yıl içinde faaliyete geçirilecek. Oysa ki; önümüzdeki 3,5 yıl içinde Bursamızın nüfusu 5 milyona dayanacak. İnsanların temiz su ihtiyaçları olmak üzere temiz gıda ihtiyaçları da yeni dönemde öteleniyor. 22 yıllık iktidarın milletvekillerinin ıstokozla beslendiğini yedi düvele aymazca bağırarak ilan ettiği günümüzde ana muhalefetin 20 yıl sonra oturabildiği yerel emanetçi koltuklarına bakış açıları farklı olmalı ve merhum liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yaşarken bizlere Milli Görüşçülere miras olarak bırakmış olduğu “Allah’tan (hakkıyla) sakının ve (rızkınızı) ararken güzel yollarla arayın. Helâl olanı alın, haram olanı terk edin.” sözleri onlarında yaşam felsefesi olmalıdır.” dedi.
Geçmiş dönemin keskin meclis üyesinden Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç’a bir tavsiye daha. Geçmiş dönemin radikal açıklamalarıyla dikkatleri üstüne çeken MHP Mudanya Belediye Meclis Üyesi ve Gurup Sözcüsü Bülent Erden; “Gençlerin yaz kış spor yaptığı Kapalı Yüzme Havuzu Büyükşehirden mahkeme ile alındı. Sayın Türkyılmaz’ın “Yüzme Havuzu Mudanyalıların Oldu” söylemi akabinde 30 ay kapalı tutuldu. Havuzun üstünü örten şişme branda yerde çürütüldü. Havuz şimdi yılın sadece 3 ayı açık 9 ayı kapalı. Havuzda 9 ay martılar yüzüyor. Personel maaş alıyor, halk seyrediyor. Önceden burada yaz kış yüzme kursları oluyor, yüzme takımları bu yerde yarışmalar yapıyorlardı. Yine sudan bir bahane ile Mudanya Yelken Kulübü “Daha iyisini yapacağım” söylemiyle paldır küldür yıkılarak yok edildi. Gençler spor yapmak yerine sokaklara, kahve köşelerine itildi. Mudanyaspor’a maça gidecekleri bir otobüs tahsisi çok görüldü. Bunlar yaşandı.