38,0135$% 0.09
41,6563€% 0.45
48,5789£% 0.17
3.675,55%0,95
6.135,00%0,34
3002153฿%3.4746
08 Nisan 2025 Salı
Bursa Kanserle Savaş Derneği tarafından 51. yıla özel “Yarım Asırlık Gönülden Gönüle” adlı ödül töreni düzenlendi. “Yarım Asırlık Gönülden Gönüle” adlı ödül töreni Tayyare Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Ödül alan isimlerden olan Fatma Memiş; ” İK 360 Platformu adına bu anlamlı sosyal sorumluluk projesi plaketini tüm ekip arkadaşlarımız adına almaktan büyük mutluluk ve onur duyuyorum.Kanserle mücadele eden kadınlarımızın yanında olmak, onların istihdamına katkı sağlamak ve hayata tutunmalarına vesile olmak bizim için tarif edilemez bir gurur. Birlikte daha nice güzel işlere imza atacağız. Gönüllülük esasıyla yürüttüğümüz her çalışma içimizi ısıtıyor, umut veriyor. İyiki varsınız, her şey sizlerle güzel. Unutmayın, iyilik bulaşıcıdır. Kadınlarımızın ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarına katkı sunan 9 firmamıza, kıymetli meslektaşlarıma ve projede emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” dedi.
Bu projede bizde varız diyen firmalarımız
Sampa Albatros – Burcu Düzgüngü
Kayra Yemek – Tayfun Kurdal
Zorlu İnsan Kaynakları – Bülent Zorlu
Referans Yemek – Sevdan Özbey
MGG Makina – Evrim Güney
MCN Otomotiv – Gülcan Kurt
İnoksan – Mücahit Güneş
Prometal – Derya Kahraman
Koçaslanlar – Gamze Bozdemir
Yargıtay’dan mirasçılara vergi kolaylığı! Miras ve bağış yoluyla tapu sahibi olanlar için yeni dönem başlıyor. Vergi ödeme zorunluluğu kalktı. İşte tüm detaylar!
Miras ve bağış yoluyla tapu sahibi olan vatandaşlar için Yargıtay’dan emsal bir karar geldi. Miras ve bağış yoluyla edinilen tapuların satışında vergi muafiyeti sağlanacak. Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun (VDDK) aldığı bu karar, mirasçıların taşınmazlarını satarken yaşadığı vergi endişesini ortadan kaldıracak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Gelir Vergisi Kanunu’na göre, bir taşınmazın edinildikten sonraki beş yıl içinde satılması durumunda elde edilen gelir “değer artış kazancı” olarak vergilendiriliyordu. Ancak VDDK’nın 02.10.2024 tarihli kararıyla, miras ya da bağış yoluyla edinilen taşınmazlar bu kapsamın dışında tutuldu. Bu karar, uzun süredir devam eden vergi tartışmalarına son noktayı koydu.
Bu yeni kararla birlikte, miras veya bağışla elde edilen taşınmazlar, edinim tarihine bakılmaksızın satılsa dahi gelir vergisine tabi olmayacak. Beş yıl şartı ortadan kalkarken, satıştan doğan kazançlar değer artış kazancı olarak vergilendirilmeyecek. Bu durum, mirasçıların taşınmazlarını satarken daha rahat hareket etmelerini sağlayacak ve potansiyel yatırım fırsatlarını değerlendirmelerine olanak tanıyacak.
Danıştay’ın bir diğer önemli kararı, miras kalan arsaların kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile müteahhide verilmesi durumunu da kapsıyor. Artık mirasla edinilen arsanın müteahhide verilmesi sonucu elde edilen konut veya iş yerleri ticari kazanç sayılmayacak. Arsa sahibinin elde ettiği daire ya da iş yerleri gelir vergisine tabi tutulmayacak. Aynı durum, hasılat paylaşımı yöntemiyle yapılan sözleşmeler için de geçerli olacak.
Her ne kadar Danıştay kararları ile büyük bir belirsizlik ortadan kalksa da, uzmanlar dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Özellikle arsa satışları, kat karşılığı anlaşmalar ve tapu işlemleri öncesinde mali müşavirler veya avukatlara danışılması, olası risklerin önüne geçmek için kritik önem taşıyor. Güvenilir bilgi için Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odası (TÜRMOB) ve Türkiye Barolar Birliği (TBB) rehber alınabilir.
Kaynak: HABER MERKEZİ
Staj ve Çırak Mağdurları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, staj ve çıraklık sigortası mağduriyetlerini hakkında basın açıklaması düzenledi. Kocaeli Staj ve Çırak Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Beyhan Ünal, “1986’da çıkan 3308 Sayılı Yasanın elimizden aldığı Sosyal Güvenlik kapsamındaki hak kaybımız neticesinde bizler, zorunlu staj ve çıraklık yaparken SGK tarafından işe giriş tarihli ve SGK tescil numaralı sigorta kartı verilerek ve “Sigortanız başladı” denilerek aldatılan ve sonrasında bu tarih, gerek SGK ekranında, gerek SGK sistemlerindeki verilerde sigorta başlangıcı gösterilerek kandırılmaya devam edilen, akabinde 2005’li yılların başlarında ikinci bir tarih çıkartılarak mağdur bırakılan bir kitleyiz” şeklinde konuştu.
Başkan Beyhan Ünal; AK Parti Kocaeli İl Başkanı Dr. Şahin Taluş’a sorunlarını ve çözüm yollarını içeren bir dosya sunduklarını belirterek; “Küçük yaşlardan beri büyük çoğunluğumuz ağır metal sanayinde çalışmak üzere emek tüketiyoruz. Biz çalışmaya başladığımızda elimize tutuşturulan SSK evrakları nedeniyle kendimizi sigortalı zannederken aslında öyle olmadığını Hükümet tarafından çıkartılan kanunla anlamış olduk. Yani bizler 100 gün çıraklık eğitimde geçirirken öğrenim hayatı boyunca 1000 gününü ağır çalışma şartları içerisinde sigortalarımız olmadan ömür tüketmişiz. Başkan sayın Dr. Salih Taluş konunun takipçisi olacağını belirtti. Kendilerine teşekkür ediyorum. Dünyanın hiçbir yerinde kısa kol ve uzun kol sigorta ayrımı yoktur. Fiili çalışma var ise, maaş alınmış ise iş hayatı başlamıştır. Dolayısıyla sigortalılık süresi başlamıştır. Sadece ülkemize özgü olan bu sorunun bir an önce çözülerek fiilen çalıştığımız ve sigorta kayıtları ile E-Devlet’de açıkça görünen “ilk işe giriş tarihimiz” emeklilik hesabında hizmete başlangıç tarihi olarak sayılmalıdır. Nasıl ki bir insanın iki farklı doğum tarihi olmazsa, iki adet işe girişi de hukuken olamaz. Ancak maalesef ki ülkemizdeki uygulama şu anda budur. Şöyle bir mevzuat düşünün ki; Yurtdışında aynı staj/çıraklığı aynı şartlarda yapan birisi Türkiye’ye geldiğinde staj ve çırak başlangıç tarihini işe giriş olarak saydırabiliyor ve bizler gibi mağdur olmadan hakkı olanı rahatlıkla alabiliyor. Oysa bizler de aynı şekilde fiili olarak çalıştık, maaş aldık, iş akdimiz oluşmuştu.” dedi.
Başkan Beyhan Ünal; “Mağduriyetimizin çözümü adına gerek sahalarda, gerek siyasi görüşmelerimizle, gerekse sosyal medya çalışmalarımızla mücadelemiz devam etmektedir. Çalışmalarımızın başka bir bölümünü de basın açıklamalarımız oluşturmaktadır. Bizim mücadelemiz hiçbir siyasi düşünce ile bağlantısı olmayan, hiçbir parti ile ilgisi olmayan ve olmayacak gerçek bir hak mücadelesidir. Haklıyız çünkü elimize verilen o sigorta kartlarındaki anlaşılmayan gerçek ile bize söylenen aynı olmadı. Bizlere işe girişiniz yapıldı denmişti. SGK kartlarını görünce, ilk işe giriş tarihimiz kayıtlara işlenince, maaş alınca, bilfiil çalışınca bizler de bunu gerçek zannetmiştik ancak maalesef gerçek değilmiş. Geldiğimiz noktada hakkımız olandan başka hiçbir talebimiz yoktur. Elimize verilen SSK kartlarındaki ilk işe giriş tarihimiz sigorta başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Bizler 86 yılından beri bu mağduriyeti yaşıyoruz. Bu mağduriyet kendi içerisinde kendi çözümünü devlet kademesine ulaştıran mağduriyettir. Mağduriyetin çözülmesiyle devletin kazancı büyük olacak. Bu diyet, gözyaşı, kan, uzuv kayıpları, ölümlerdir. Staj ve çıraklık mağduriyetinin bir yönü de budur. Bizler bu ülkenin kazancıyız ve ekonomik anlamda kazanç sağmamaya devam ediyoruz. Bu mağduriyet çözüldüğünde ülkenin kazancının üst seviyeye çıkacağını, ara eleman eksiğinin nasıl tamamlandığını bütün siyasiler görecek. Davasına sahip çıkan, emeğinin hakkını isteyen dava arkadaşlarım. Çünkü, emeğine sahip çıkmayan ülkesine sahip çıkmaz. Ekmeğine sahip çıkmayan devletine sahip çıkamaz. En ufak sıkıntıda kaçar. Staj ve çırak mağdurlarının kim olduğunu anlamamız için bizlerin kim olmadığını anlamanı gerekiyor. 8 Eylül 1999’da girip çalışmaya başlamayan kişiler değiliz. Bir an önce emekli olmaya çalışan kişiler değiliz. Bizler hiç gitmediği hiç görmediği fabrikalarda sigorta başlangıçları yapılmış kişiler değiliz. Hiç görmediği mesai arkadaşlarıyla sigorta başlangıcı yapılmış kişiler değiliz. Biz bedava emekli olmaya çalışan kişiler değiliz. 3308 Staj ve çıraklık mağdurları olarak 18 yaşından önce çalışma hayatına atılıp sigorta kartı verilmiş kişileriz. Bizler 8 Eylül 1999’dan önce sigorta kartı bulunan kişileriz. Bizler naylon değil fiili çalışmış kişileriz. Negatif ayrımcılığa tabii tutulmuş kişileriz.” dedi.
Eğitim-İş Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Yeliz Toy, Yükseköğretim Kurulu tarafından üniversitelere gönderilen yazı ile ilgili “YÖK üniversiteleri anayasayı ihlal suçu işlemeye zorluyor” dedi.Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkan Vekili Prof. Dr. Metin Topçuoğlu tarafından tüm üniversitelere gönderilen “Eğitim ve öğretim faaliyetlerini engelleyen veya boykot edenlerle birlikte bu kimselere destek olan akademik ve idari personel ile öğrenciler hakkında gerekli adli ve idari işlemlerin ivedi tesis edilmesi ve Kurulumuza bilgi verilmesini önemle rica ederim” şeklindeki yazı ile ilgili Eğitim-İş Genel Özlük-Hukuk ve TİS Sekreteri Yeliz Toy önemli açıklamalarda bulundu.
Yeliz Toy ilgili yazı hakkında “YÖK, Üniversite Rektörlüklerine gönderdiği ve idari bir gücü olmayan bu yazı ile rektörlüklerce, akademisyenler ve öğrencilerin Anayasal haklarının kısıtlanması ya da bu hakları kullanmalarının suç sayılarak işlem yapılması için baskı kurmaktadır” ifadelerini kullandı.
Toy, YÖK’ün kamu yetkisini hukuksuzca ve Anayasa’da tanımlı yurttaşlık haklarını baskı altına alarak kullandığını belirterek “Anayasa’yı ihlal ederek haddini aşmaktadır” dedi.
Tüm üniversite rektörlerine çağrıda bulunan Toy “YÖK’ ün hukuksuz ve yetkisiz yazısına uymayınız ve suça ortak olmayınız! Toplantı ve gösteri yürüyüşü Anayasal bir haktır ve YÖK’ün de Anayasal sınırlarda kalması zorunludur” diye konuştu.
Zafer Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Mahmut Kara, siyasetteki kutuplaşmaya dikkat çekerek; “Türkiye bugün, iktidar ile ana muhalefet arasındaki yapay ve yıpratıcı bir kutuplaşmanın esiri haline getirilmeye çalışılıyor. İktidar, ana muhalefeti mandacılıkla; ana muhalefet ise iktidarı cuntacılıkla suçluyor. Bu karşılıklı suçlamalar, milletin gerçek sorunlarını konuşmaktan uzak, yapay gündemlerin pençesinde bir siyaseti besliyor. Oysa Türk milleti, bu iki kutbun arasına sıkışmaya mahkum değildir. Ne mandacılara boyun eğer, ne de darbecilere geçit verir. Türk milletinin ihtiyaç duyduğu şey; emperyalizmin karşısında Atatürk çizgisinde üçüncü bir yoldur. İşte o yol, Türk milletinin sesi olan Zafer Partisi’dir. Akılla, bilimle, vatan sevgisiyle yürüyen bu yol; Türk milletini yeniden ayağa kaldıracak yegâne yoldur.” dedi.