34,6544$% 0.02
36,5110€% 0.35
43,7674£% 0.4
2.954,91%0,81
4.973,00%0,10
3226807฿%1.14094
27 Kasım 2024 Çarşamba
3,5 milyona dayanan nüfusuyla kamu kurumlarının yeni konaklama binaları yapması gerekliliğine değinen Gelecek Parti Bursa İl Başkanı M. Fuat Kadıoğlu mevcut tesislerinde ranta açılmasını sert sözlerle eleştirdi. Başkan Kadıoğlu; “Geçtiğimiz pazar öğretmenler gününü buruk bir şekilde kutladık. Şehit öğretmenlerimiz için dualar ederken şuan ayakta kalmak için çaba gösteren hayata tutunmaya çalışan öğretmenlerimiz içinde sabır diledik. Öğretmenlerimizin yaşam koşulların giderek ağırlaşan hayat şartları nedeniyle zorlaştığı bir dönemden geçiyoruz. İlimizde emekli olanlarla birlikte 50 bine yakın öğretmenimiz bulunuyor. Sadece öğretmene hizmet vermesi gereken Bursa Öğretmenevi, düşük kaliteli bir pansiyondan farksız durumda. Türkiye’nin 4. büyük kenti olan Bursa’da Öğretmenevinin toplam yatak sayısı yalnızca 28. Hizmete açıldığı 1993 yılından bu güne ihtiyaca uygun olarak kapasitesinin arttırılması gerektiği halde hiç bir iyileşme yapılmamış, tam aksine sosyal alanları kapatılarak yalnızca konaklama hizmeti veren işlevsiz bir pansiyona dönüştürüldüğünü üzülerek söyleyebilirim. Üstelik, Öğretmenevinin odaları da konaklayanlar tarafından Google’da “Dökülen delik deşik havlu ve battaniyeler, sallanan tuvaletleri ve kirli duvarları ile pek cazip bir Konuk evi olmadığı görüşündeyim. Bursa gibi büyük bir kente yakışır bir Öğretmenevi olmamasının ayıbını kentin belediyesine, Eğitim Yöneticilerine ve Siyasilerine yüklüyorum.” şeklinde ifade edilmektedir. Bir başka konuk ise “Çalışmayan bir asansör, 2. dünya savaşından kalmış bir görünümde oda, perdeler o kadar eskimiş ki yer yer yırtık ve delik, pike olarak verilen kumaş parçası de perdelerden daha eski. Dolaplar dağılmak üzere. Öğretmen evleri içinde daha kötüsünü görmedim.” diye yorumlamaktadır. Biz de iddia ediyoruz ki Bursa Öğretmenevi Türkiye’nin en bakımsız, en işlevsiz, en kötü öğretmenevidir.” dedi.
KENT YÖNETİCİLERİ KAMU KURUMLARININ MİSAFİRHANELERİ İÇİN HAREKETE GEÇMELİ.
Kadıoğlu; “Bursa’ya bu bakımsız görüntüsü ve düşük kapasitesiyle hizmet veren Öğretmenevi yerine daha büyük ve modern hizmet kazandırabilecek bir Öğretmenevi’ni kazandırmak kent idarecilerin elinde. Kentimiz mülki yöneticilerine, tüm siyasetçilerine, özellikle de Bursa Büyükşehir Belediye Başkanına çağrımızdır. Gelin, Öğretmenevini bu içler acısı durumundan kurtaralım. Bursa’yı tarihine , kültürüne ve büyüklüğüne uygun bir öğretmenevine kavuşturalım. Öğretmenlerimizin sosyal, kültürel ve sanatsal alanlarda kendilerini geliştirecek olanaklara sahip olması, kentimizin eğitim seviyesini de yukarılara taşıyacaktır. Kentimiz, Bursa’nın öğretmenlerinin hak ettiği sosyal alanlara sahip bir tesisi yapacak olanaklara fazlasıyla sahiptir. Yeter ki yapılmak istensin, yeter ki öğretmene değer verilsin” ifadelerini kullandı.
Hayalleri 2007’de başlayan, 2008’de filizlenen Bursa’da 2011 yılında Kestel ilçesi Çataltepe bölgesinde yapımına başlanan ve ilerleyen süreçte yarıda kalan sanayi sitesi projesi mağdurları, haklarını aramak ve bugüne kadar gerçekleştirdikleri çalışmalar için temaslarını sıklaştırdı. 3 bin 159 esnafın mağdur olduğu proje için konu yargıya taşındı. ÇATSANDER Başkanvekili ve Dokumacılar Odası Başkanı Aydın Çitil; “Nefesimiz yettiği kadarıyla konuyu her platformda anlatmaya derdimize çare bulmaya çalışıyoruz. Çataltepe için iktidarın biz esnafa çözüm noktasında verdiği ağır sözler var. Biz bunun gerçekleşmesini istiyoruz. TOKİ bu işten çekildikten hemen sonra gerçekleşen hukuki anlamda atılan yolların hemen hemen tamamında usule uygun olmayan bazı durumlar var. Biz o nedenle esnafı yönlendirerek hukuk yoluna başvurduk. Çataltepe’de düğümlenen sorunları çözmek 22 yıllık iktidarın boynunun borcudur. Biz bunun için buradayız!” dedi.
Aydın Çitil; “İkinci yüzyılına girdiğimiz cumhuriyetimizde projenin başladığı günden bugüne Ergenekon soruşturması geçirdik, çukur eylemleri geçirdik, FETÖ’nün hain darbe teşebbüsünü geçirdik, evlere kapandık pandemi geçirdik, terör koridoru oluşturduk, zamanın valisi ki; dönemin kudretli adamını FETÖ’den içeri attık, içeri giren vali dışarı çıktı, büyük Anadolu depremini geçirdik, depremde yıkılan yerleri ayağa kaldırdık, İsrail katil diye dünyaya haykırdık, Türk Birliğinin temelini attık, onlarca seçim geçirdik ama 16 yıldır Çataltepe mağduru olab 3 bin 159 mağdurun sessiz çığlığına siyasiler iktidardakiler duymazlıktan gelerek esnafa yapılan haksızlığa çözüm arayışında olmadı belki de sihirli bir el çözmek için atılım yapacaklara da engel oldu. Bazen sadece bir yönetici olarak değil bu projenin bir mağduru olarak soruyorum. Biz nerede yanlış yaptık! ” ifadelerini kullandı.
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar İşveren sendikası ile yürütülen toplu iş sözleşmesinde grev sürecine geldiklerini belirterek bir basın açıklamasında bulundu. Birleşik Metal-İş Sendikası Başkanı Atar, “Metal işçisi kazanırsa herkes kazanır” dedi.
Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Özkan Atar’ın açıklaması şöyle;
Bir yandan iktidarın diğer yandan sermayenin işçi sınıfının hak ve çıkarlarına yönelik saldırıları, hak gaspları bitmek bilmiyor. İktidar, Orta Vadeli Program‘da somutlanan hedefleri gerçekleştirmek için bir yandan ücretleri baskılandırıyor öte yandan kıdem tazminatımıza göz dikiyor ve esneklik içeren yeni hukuki düzenlemeleri hedeflediğini açıklıyor. Bu programın sermaye programı olduğunu biliyoruz.
OVP kapsamındaki güncel ve önemli tehlike, ücretlerin hedeflenen enflasyona göre artırılmasıdır. Çünkü, bilindiği üzere, önümüzdeki günlerde asgari ücret belirlenecektir; diğer yandan 2025 yılı, kamu işçilerinin de toplu sözleşme yılıdır ve yaklaşık 750 bin kamu işçisi toplu sözleşme sürecine girecektir.
Dolayısıyla, ücretlerin hedeflenen enflasyona göre belirlenmesi güncel ve yakın bir tehlikedir. Hedeflenen ile gerçekleşen enflasyona bakıldığında bu oranların hiçbir dönem birbirini tutmadığını, hedeflenin çok büyük sapmalar gösterdiğini, belirlenen hedefin ilgili yıl içerisinde sürekli revize edildiğini görüyoruz. Nitekim bu yıl Merkez Bankası, yılsonu enflasyon hedefini defalarca revize etmiştir.
Öte yandan, gerçekleşen enflasyonun resmi enflasyon olduğu ve halkın hissettiği gerçek enflasyon oranıyla hiçbir ilgisinin olmadığı da bilinmektedir.
Asgari ücretin hedeflenen enflasyona göre ya da bunun biraz üzerinde belirlenmesi için ortam hazırlanıyor. Gerçekleşen enflasyonun bile gerçeğin çok altında olduğunun herkes tarafından bilindiği ve kabul edildiği bir dönemde, hedeflenen enflasyon oranında bir asgari ücret artışı bile tartışma konusu edilmeye çalışılıyor.
Adaletsiz ve ağır vergi yükü altında işçiler, ücretle geçinenler inliyor, aylar ilerledikçe aldığımız ücret artacağına azalıyor. İşçilerin ücret zammı alıp ücretinin düştüğü tek ülke olma özelliğimiz korunuyor.
İşçiler düşük ücretlerle, yoksullukla baş etmek için, insanca yaşayacak bir ücret için mücadele ediyor. Metal işçileri, ağır çalışma koşullarında yoksulluk sınırının altında çalışmaya isyan ediyor, ekmeklerini büyütme mücadelesi veriyor. Toplu sözleşmeler ile sömürüyü biraz olsun sınırlandırmaya çalışıyor ve ağır yaşam koşularını iyileştirmek için mücadele ediyor. Giderek yoksullaşan, reel ücret kaybına uğrayan metal işçileri, kendilerine giydirilmek istenilen bu politikaları toplu sözleşmeleri aracılığı ile yırtıp atıyor.
Sendikamızın örgütlü olduğu, trafo üreticisi ve MESS üyesi 3 işletme (GE Grid Solutions, Hitachi Energy, Schneider Electric) ve kriyojenik depolama tank işleri yapan 1 işletme (Arıtaş Kriyojenik) ile ilgili olarak MESS ile toplu pazarlık sürecindeyiz. Yine trafo üreten ve kısa bir süre önce MESS üyeliğinden ayrılan Green Transfo da dahil olmak üzere toplam 5 işletmeden yaklaşık 2 bin üyemiz toplu pazarlık sürecindedir. Bu 5 işletmeye bağlı 11 fabrikanın toplu iş sözleşmesi, 1 Eylül 2024-31 Ağustos 2026 dönemini kapsamaktadır.
MESS ile sendikamız arasındaki toplu sözleşme görüşmeleri 9 Ağustos günü başladı ve 4 Ekim Cuma günü sona erdi. Bu süre içinde 5 toplantı yapıldı. Daha sonra da bazı toplantılar yapıldı.
4 Ekim’de yapılan son toplantıda 38 madde için uyuşmazlık tutanağı düzenlendi ve arabulucu aşamasına geçildi. Arabulucu ile yapılan toplantılardan da sonuç alınamadı ve arabulucu raporları sendikamıza geldi. Arabulucu raporlarının sendikamıza ulaşması, grev aşamasına gelindiği anlamına gelmektedir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu gereği, arabulucu raporunun sendikamıza gelmesi ile grev aşamasına geçilmektedir ve bu tarihten sonraki 60 gün içinde greve çıkılması gerekmektedir.
Bugün sizlere, bu süreçle ilgili bilgi vermek ve sendikamızın yeni dönem eylem ve mücadele kararlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Toplu sözleşme teklifimizde yer alan talepleri 5 işletmedeki İşyeri TİS Komiteleri ile yaptığımız toplantılarla belirledik. Bu toplantılar dışında, Başkanlar Kurulumuz ve Genel Yönetim Kurulumuz çeşitli toplantılar yaparak toplu sözleşme teklifine son halini verdi.
Ücret zammı olarak ilk 6 aylık dönem için ortalamada yüzde 125 ücret artışı talep ettik.
Sosyal haklarımızın çok düşük kalması nedeniyle çeşitli kalemlerde sosyal haklar belirledik. Örneğin, 2560 TL olan Ramazan Bayramı ödemesi için net 15.000 TL, 2815 TL olan Kurban Bayramı ödeneği için net 20.000 TL, 2.788 TL olan izin ödeneği için net 15.000 TL, ve aylık net 77 TL olan çocuk parası olarak aylık net 400 TL gibi çeşitli sosyal hak taleplerinde bulunduk.
Ayrıca, idari maddeler olarak tanımladığımız, çalışma koşullarını düzenleyen çeşitli maddelerle ilgili taleplerimiz oldu.
MESS ile yapılan bir dizi görüşme sonrası gelinen aşamada hiçbir teklifimiz kabul edilmiş değildir. Aksine kazanılmış haklarımızı geriye götüren ve esneklik içeren karşı maddeler teklif edildi.
MESS, 22 Kasım 2024 günü sendikamızı toplantıya davet etmiş ve yeni bir ücret zammı teklifi vermiştir. MESS’in ücret zammı teklifi, ücretlere önce yüzde 22 oranında zam yapılması ve ardından da seyyanen/maktu olarak saat ücretlerine 23 TL eklenmesidir. Bu teklif, ortalamada yüzde 36,5 oranına denk gelmektedir. Bir başka deyişle, MESS ortalamada yüzde 36,5 oranında ücret artışı teklif etmiştir. Sosyal haklarda ise birinci yıl için yüzde 60 oranında artış teklif edilmiştir.
Gerek ücret zammı gerekse de sosyal haklara yönelik MESS tekliflerinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu teklif, işçilerin talep ve beklentilerinden oldukça uzaktır.
MESS, bu teklifiyle metal işçilerine açlık ve sefaleti reva görmektedir. Sürekli yoksullaşıyoruz. Ardı ardına yapılan zamlar alım gücümüzü alabildiğine düşürdü ve ücretlerimiz eridi. Yoksulluk sınırının altında bir ücretle yaşamaya başladık. İşçilerin bu ücretlerle yaşaması, asgari ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değildir.
Ücretlerimiz erir, alım gücümüz düşerken bize resmi enflasyon dikkate alınarak ücret zamları öneriliyor. Defalarca belirttik, bize resmi enflasyonla gelmeyin. Resmi enflasyonun bir miktar üzerinde zam teklifleriyle gelmeyin. Bize işçinin kabul edebileceği, konuşup tartışabileceğimiz bir zam teklifiyle gelin, dedik. Ancak, maalesef bu düzeyde bir zam teklifi verilmedi.
Memlekette TÜİK tarafından açıklanan enflasyona inanan hiç ama hiç kimse yoktur. İnanılmasını beklemek de zaten mümkün değil. MESS, bize gerçekle ilgisi olmayan bu rakamlarla gelmekten vazgeçmelidir.
MESS’in tekliflerinin ve dayatmalarının kabul edilmesi hiçbir biçimde mümkün değildir.
Toplu pazarlık sürecinde bulunduğumuz işyerlerinin önemli kısmı trafo sektöründedir. Gerek sektörde gerekse de görüşmelerin sürdüğü işyerlerinde üretim ve ihracat oldukça iyi durumdadır. Halen çeşitli sektörlerde kimi sorunlar yaşanmakta ise de bu sektör giderek gelişmektedir. Trafo sektörü ağırlıklı olarak ihracatçı bir sektördür. Bu nedenle sektörün ihracatına bakmakta yarar vardır.
Pandemi ve sonrasında hammadde fiyatlarında yaşanan yükseliş, tedarik zincirinin yön değiştirmesi, bölgemizdeki jeopolitik riskler ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan enerji ihtiyacına yönelik talep artışının da etkisiyle, 2023 yılında temsil ettiği alt sektörler bazında en fazla ihracat “Elektrik, Elektrik Üretim ve Dağıtım Ekipmanları” ürün grubunda gerçekleşmiştir.
Sektör, Türkiye ihracatından aldığı yüzde 6,8’lük pay ile sanayi sektörleri arasında ilk 4 ihracatçı sektör içerisinde yer almıştır.
“Birkaç yıldır elektromekanik sektöründeki ihracat artışı ülke genelinin oldukça üzerinde gerçekleşmektedir. 2022-2023 yılları arasındaki Türkiye geneli ihracat artış oranı yüzde 0,4 iken, elektromekanik sektöründe bu artış yüzde 15 olarak gerçekleşmiştir.” Bu açıklama, Elektromekanik Sanayiciler Derneği (EMSAD) Başkanı tarafından yapılmıştır.
Elektrik talebi dünya genelinde her yıl artmaya devam ediyor. Bu da ek enerji ekipmanı ihtiyacına bağlı olarak transformatörlere olan talebi artırıyor.
Türkiye’de bu sektörün pazarının yaklaşık 2 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Geçen yıl 1 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştiren sektörün, bu yıl da aynı seviyelerde ihracat yapması bekleniyor.
Bu sektörde emeğin üretimden aldığı pay ise sürekli azalmaktadır. İşçiler ürettiklerinden gerekli payı, karşılığı alamamaktadır.
Sektörde 2016 yılında emeğin toplam üretimden aldığı pay yüzde 14,7, 2019 yılında yüzde 14,4 seviyesindeyken, bu değer 2021 yılında yüzde 7,2 ile son 15 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. 2022-2023 yıllarında yaşanan toparlanmaya rağmen emeğin üretimden aldığı pay, 2009-2021 yıllarındaki değerlerin altında kalmıştır.
Bu sektörde emeğin katma değerden aldığı pay da aynı şekilde sürekli azalmaktadır.
Katma değer ile emek maliyetleri arasındaki ilişkiye baktığımızda emek maliyetlerinin miktarının, katma değerdeki artışın çok altında kaldığını görüyoruz. Oransal olarak 2009 yılında yüzde 41,3 olan emeğin katma değeri içindeki payı, 2016 ve 2019 yıllarında yaklaşık yüzde 58’i bulurken, söz konusu değer 2021 yılında 2009 yılının bile altına düşmüştür. Dip noktasını ise 2022 yılında yüzde 31,1 ile görmüştür. 2023 yılında yaşanan toparlanma ise yüzde 37,6’da kalmış ve 2009-2020 yıllarının oldukça altında gerçekleşmiştir.
Sektörde genel olarak üretimde artış eğilimi görülmektedir. Bu eğilim alt sektörlerde farklılık gösterebilmektedir. TÜİK Sanayi Üretim İstatistikleri üzerinden yaptığımız hesaplamalara göre, genelde sektörde 2019 yılı ortalamasına göre yüzde 44’lük bir artış söz konusu olmuştur.
Dünya genelinde enerji ihtiyacına bağlı olarak büyüme potansiyeli yüksek olan elektrik motoru, jenaratör, transformatör ile elektrik kontrol ve dağıtım cihazları imalatında 2019 yılından bu yana üretim artışı yüzde 80’i bulmaktadır. 2021’den bu yana artış oranı yüzde 38 olmuştur.
Üretimdeki ve ihracattaki bu artışa rağmen işçilerin ücretleri reel olarak gerilemektedir.
İstanbul’da ev kiraları 2 yılda yüzde 180 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 24.700 TL’dir.
Gebze’de ev kiraları 2 yılda yüzde 162 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 27.368 TL’dir.
İzmir’de ev kiraları 2 yılda yüzde 251 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 21.800 TL’dir.
Bandırma’da ev kiraları 2 yılda yüzde 351 oranında artmıştır. 100 metrekarelik ev kirası semtlere göre değişmekle birlikte ortalamada 18.000 TL’dir.
Bu il ve ilçeler, toplu sözleşme görüşmelerinin sürdüğü fabrikaların bulunduğu il ve ilçelerdir.
MESS üyesi 4 işlemedeki ortalama ücret, ikramiye dahil, yüzde 27’lik vergi dilimi esas alındığında 29.220 TL’dir. Dolayısıyla, işçilerin aldıkları ücret neredeyse sadece kirayı karşılamaya yetmektedir.
MESS’in teklifi ile ortalama bir metal işçisinin ikramiye dahil ücreti (%27’lik vergi dilimine göre) 37.897 TL olmaktadır.
Yoksulluk sınırı dört kişilik bir aile için 72.156 TL ve açlık sınırı dört kişilik bir aile için 20.680 TL olmuştur.
MESS’in teklif ettiği ücretlerle yaşamak, en temel ihtiyaçlarımızı karşılamak mümkün değildir.
Siyasal iktidarın ve uluslararası sermayenin dayatmaya çalıştığı hedeflenen enflasyon üzerinden ücret zammı yapılması tartışmasında, sefalet ücretini kabul etmeme mücadelemiz, yalnızca birkaç bin metal işçisinin mücadelesi olarak değerlendirilemez. Bugün, insanca yaşayacak ücret mücadelesi, metal işçilerinin mücadelesini aşan sonuçlar yaratma potansiyeli taşımaktadır ve gerek asgari ücret gerekse de kamu sözleşmelerinin gündemde olduğu bu dönemde aynı zamanda politik bir mücadeledir.
İnsanca yaşayacak bir ücret ve çalışma koşulları, tüm işçilerin ve bütün metal işçilerinin en temel hakkıdır ve bunun için mücadele etmekten geri durmayacağız.
Bu temelde, mücadelemiz bugünden itibaren yeni bir evreye taşınacaktır. Genel Yönetim Kurulumuz, fabrikaların bağlı bulunduğu şubelerimizin başkanları ile gelinen aşamayı değerlendirmiş ve önümüzdeki döneme yönelik yeni mücadele kararları almıştır.
Bu kapsamda, bir taraftan üretimden gelen gücün kullanılması kararı diğer taraftan da grev uygulama kararı alınmıştır. Artık bekleyecek zaman kalmamıştır. Şimdi grev zamanıdır!
İlk olarak Hitachi Energy işletmesine bağlı 4 fabrikada 500 üyemizle birlikte 4 Aralık günü grevimizi başlatıyoruz.
Diğer işletmelerde de kademeli olarak greve çıkacağız. Toplu sözleşme kapsamındaki diğer 4 işletmenin grev tarihlerini önümüzdeki günlerde açıklayacağız.
Ayrıca, tüm fabrikalarda cuma günleri yaptığımız yürüyüşleri etkili biçimde sürdüreceğiz.
Bunun yanında, bu kapsamdaki 5 işletme için, greve çıkacak fabrikaların dışındaki fabrikalarda da çarşamba günleri üretimden gelen gücümüzü kullanmaya başlayacağız. Grev hakkımıza ve meşru mücadelemize karşı bir saldırıyla karşı karşıya kalırsak, MESS üyesi diğer işyerlerinde de dayanışma eylemlerimizi sergileyeceğimizin bilinmesini isteriz.
Haklı taleplerimizi her koşulda sonuna kadar savunacağız.
Haklarımızı almak için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz.
Metal işçilerinin yolu açık olsun!
Metal işçisi kazanırsa herkes kazanır. Metal işçisinin kazanımı tüm işçi sınıfının kazanımı olacaktır.
Metal işçisi kazanacak, biz kazanacağız!
KESK Bursa Şubeler Platformu 30 Kasım’da Ankara’da düzenleyeceği “Geçinemiyoruz” mitingine çağrıda bulunmak için Fomara Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
KESK Bursa Şubeler Platformu 30 Kasım’daki “Geçinemiyoruz” mitingi öncesi Fomara Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi.
Fomara Meydanı’nda yapılan açıklamada konuşan KESK Bursa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Derviş Erdem, “Yoksulluk kader değil, halk için bütçe istiyoruz” dedi.
Erdem “Plan bütçe komisyonlarında görüşülmeye başlayan kamu kurum ve kuruluşlarının bütçeleri bugüne kadar yapılan bütçelerin bir kopyası olan bu bütçe; emekçilerin, halkın talepleri hiç dikkate alınmadı. Vergi adaletsizliği gittikçe derinleştirildi. Üstelik yoksul emekçi halktan toplanan vergiler ne insanca yaşamaya yetecek bir ücret, ne de ‘yol, su, elektrik’ olarak bize döndü. Eğitim ve sağlık olmak üzere kamu hizmetlerine, yatırımlarına ayrılan pay her geçen gün azaldı. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme göz ardı edildi. Yıllardır şiddete, güvencesiz istihdama maruz bırakılan kadınlar bütçede de yok sayıldı” ifadelerini kullandı.
Emekçilerin, halkın taleplerinin dikkate alınmadığı 2025 yılı bütçesinde sermayenin talepleri, sarayın itibarı, savaş çığırtkanlığı vardı diyen Erdem, “Bizlerin payına da yoksullaşma, işsizlik, güvencesizlik, gelir dağılımı adaletsizliği düştü” dedi.
“Halk için bütçe istiyoruz” diyen Erdem açıklamanın devamında şunları söyledi:
Saadet Partisi’nin 9. Olağan Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa Genel Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan seçildi. Mahmut Arıkan, Birol Aydın ve Mustafa Kamalak kongrede başkanlım için yarıştı. Saadet Partisi’nin Genel Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan yeni genel başkan olarak delegenin teveccühünü kazandı. Bursa delegasyonu ise doğal delegelerde dahil 40 partili olmasına rağmen yaklaşık bin 150 kişi kongreye katılarak gövde gösterisine imza attı. Saadet Partisi GİK listelerine Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca’nın yanı sıra Salih Berber, akademisyen Harun Kılıçarslan ve Gökhan Gerçek, Merkez Disiplin Kurulu anahtar listesine de Selim Sait Terzioğlu seçildi.
SP İl Başkanı Ali Osman Karahan; “Biliyorsunuz bizim parti dönem dönem isim değiştirmiş olsa da kuruluşundan bu yana demokrasiyi en üst çıtada tutmuş geleneğini milletimizin idaresinden alan yapısıyla siyaseti vatandaşla özleştiren Milli Görüş’ün gerçek adresi olan bir parti. İlkkez 3 adaylı bir kongreye yakın bir zamanda imza atan bir anlayışla seçimlere girdik ve birlik-beraberliğimizi kardeşlik hukukumuzu pekiştirerek çıktık. Bursa olarak 5 arkadaşımızı Genel Merkezimize göndermenin gururunu yaşıyoruz. Amacımız; yaşanabilir bir Bursa’yı tekrar her yönüyle tahsis etmek.” dedi.