34,5637$% 0.29
36,4636€% 0.29
43,7315£% 0.24
2.958,98%0,82
5.062,00%0,10
3368565฿%4.64321
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun, ‘Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı kim olursa olsun imza yetkisinin masadaki liderlerde olacağı’ açıklamasına ilişkin, “Tek adam rejiminden şikâyet ediyorsun, götürmek istediğin nokta “7 Kocalı Hürmüz” modeli? Böylesine tuhaf, çözümsüzlükten, istikrarsızlıktan, çatışmadan başka bir şey üretmeyecek bir garabet model. Kaldı ki böyle bir yetki Anayasa’da tanımlanmamış, Anayasa’da böyle bir yetki yok. Anayasa’ya aykırı…” ifadelerini kullandı.
Yeniden Refah, Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi
Konuşmasının başında Mevlana Şehri, Milli Görüş meşalesinin yakıldığı Konya’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Fatih Erbakan, “Konya, bundan 54 yıl önce ‘baharı başlatan çiçek’ Milli Görüş hareketi kurucu liderimiz Merhum Erbakan Hocamızın, “Yeniden Büyük Türkiye” için, “Yaşanabilir bir Türkiye için” ve “Adil Bir Dünya” için Milli Görüş meşalesini yaktığı bir şehirdir. Kuvveti değil hakkı üstün tutan, maddi değil maneviyatı esas alan Erbakan Hocamızın yolu, Peygamberlerin yoludur. Biz de Milli Görüş davamızın ikinci 40 yılında yeni dönemdeki temsilcisi olarak bundan 23 Kasım 2018 kurduğumuz Yeniden Refah Partimiz, Erbakan Hocamızın gösterdiği hedefler doğrultusunda 4 yılda bunca engele ambargoya rağmen Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi olmuştur. Şimdi biz kamuoyunda tartışılmaya başlanan seçim Haziran’da mı olsun, Mayıs’ta mı olsun tartışmalarına hiç bakmadan hazır ve inanmış kadrolarımızla, ister 14 Mayıs’ta olsun isterse hemen yarın olsun yapılacak ilk seçimde milletimizin Milli Görüş iktidarı hasretine Allah’ın izniyle son vereceğiz. Milli Görüş, ikinci 40 yılda da yanardağ gibi patlayacak…”
Çay simit hesabıyla iktidara gelenler milleti bir çay bir simitten mahrum etti
Ekonomik krizin milyonlarca vatandaşın en önemli gündem maddesi olduğunu kaydeden Genel Başkan, “Ekonomik kriz her geçen gün etkisini daha da arttırıyor, alım gücü daha da düşüyor, her geçen gün daha da fakirleşiyoruz, her geçen gün borçlarımız, icra dosyalarımız artıyor. Ancak böyle bir tablo karşısında iktidar temsilcileri, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada bu durumu, “bu 20 yılda vatandaşımızı, ücretli çalışanlarımızı enflasyon karşısında ezdirmedik ” olarak nitelediler. Ancak rakamlar ve yaşananlar kendilerini yalanlıyor. Daha asgari ücreti açıkladıkları günlerin devamında açlık sınırı 9 bin lirayı geçti. Ocak’ta bu hayat pahalılığı ve enflasyonla 10 bin lira olacak. Böylece 8 milyona yakın asgari ücretli daha 8506 TL zamlı asgari ücret eline geçmeden açlık sınırının altında kalmış olacak. Bu asgari ücretten yapılan hesaplamalara göre 4 kişilik bir ailede bir öğünde kişi başına düşen gıda harcaması 6.8 TL ayırabiliyor. Yani bir simit ve bir çay parasına ancak yeten bir para… 20 sene önce asgari ücretle ilgili çay ve simit hesabıyla iktidara gelenlerin ülkeyi getirdiği durum bu. 5,5 milyon insanın 2000 lira ve altındaki icra borcunu ödemelerini müjde diye açıklayan iktidar aslında Türkiye’yi soktukları durumu itiraf etmiş oluyor. 4 milyon abone elektrik borcunu ödeyemediği için devlet desteği almak zorunda kalıyor.”
Vatandaş eksi 12 derecede et kuyruğu bekliyor
İktidarın uyguladığı yanlış ekonomi politikaları sonucu yaşanan ekonomik krizin vatandaş üzerindeki etkilerini geçtiğimiz gün yaşanan bir olayla anlatan Genel Başkan Erbakan, şöyle devam etti:
“İşte bakınız Erzurum’da vatandaşlar ucuz et alabilmek için eksi 12 derece soğukta Et ve Süt Kurumu (ESK) mağazaları önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Et fiyatları son dönemde tavan yapınca kasapların yolunu unutan vatandaşlar çareyi Et ve Süt Kurumu’nun önünde sıraya girmekte buluyor. Kasapta kıymanın kilogram fiyatı 200 lirayı bulunca, piyasaya göre daha ucuz olan Et ve Süt Kurumu mağazalarında kıymanın kilo fiyatı 89 lira. Ancak burada da her et türü için 1 kilo satış sınırı var. Aynı zamanda mağazalardaki ürünler yetersiz olduğu için saatlerce sıraya girmesine rağmen bir çok vatandaş istedikleri ucuz et ve et ürününü alamadan eli boş evlerine dönüyor. Eksi 12 derecede donduğuyla kalıyor.”
Bu söyledikleri Anayasa aykırı
Kasa başındakiler olarak nitelendirdiği iktidarın yanlışları karşısında alternatif olarak sunulan Altılı Masa’nın da milletin derdine derman olamayacağını ve Cumhur İttifakı’ndan farkı olmadığını belirten Dr. Fatih Erbakan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun çok tartışılan açıklamalarını kabul edilemez bulduğunu söyledi:
“Sayın Davutoğlu, “Kasa ittifakını, mevcut iktidarı ‘tek adam modeli, tek adam modeli’ diye eleştirirken, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak denilebilecek tek adam modelinden 7 adam modeline geçmeye kalktı. Efendim bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz, bu Cumhurbaşkanı düşük profilli birisi olacak, masadaki 6 genel başkandan onay almadan, izin almadan, imza almadan bu Cumhurbaşkanı hiçbir şey yapamayacak, bunlardan icazet alacak. Bazıları işi bayağı ileri götürdüler; ‘ya bu 7 kocalı Hürmüz modeline benziyor’ dediler. Biz bunu bu kadar ileriye götürmeyelim ama eşcumhurbaşkanlığı sistemi diyelim, “Altılı Eşcumhurbaşkanlığı Sistemi” diyelim, tek adam rejiminden şikayet ediyorsun, götürmek istediğin nokta 7 kocalı Hürmüz modeli? Böylesine tuhaf, çözümsüzlükten, istikrarsızlıktan, çatışmadan başka bir şey üretmeyecek bir garabet model, kaldı ki böyle bir yetki Anayasa’da tanımlanmamış, Anayasa’da böyle bir yetki yok. Halkın seçtiği yetki verdiği Cumhurbaşkanı karar alacağı zaman masadaki 6 genel başkana soracak, onlardan icazet alacak, böyle hukuk devleti mi olur, bu bir kere Anayasa’ya aykırı.”
Başörtüsü meselesinde yan çizmeye başladılar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve Altılı Masa’nın da başörtüsü meselesi konusunda samimiyet testini geçemediğini kaydeden Genel Başkan Erbakan,
“Sadece bu da değil, bakınız sayın Kılıçdaroğlu çıktı, başörtüsü meselesine ‘kanuni bir çözüm getirelim’ dedi. Biz de dedik ki, tabi, hatta dedik anayasa ile çözmek lazım, iktidar da bunun üzerine harekete geçti peki dedi, bir anayasa düzenlemesi yapalım, anayasa değişikliği yapalım ve bu başörtüsü özürlüğünü anayasal teminat altına alalım dedi. Ama biz buna sonuna kadar destek vermemize rağmen Meclisteki muhalefet partileri her nedense iş ciddiye binince topu taca atmaya başladılar, randevu vermiyorlar iktidara. Hani siz diyordunuz, ‘başörtüsünü gelin samimiyseniz yasal güvenceye alalım’ diyordunuz. İşte iktidar da adım attı, ‘anayasal güvence altına alalım’ dedi. Bundan daha tabi, daha doğal, daha güzel ne olabilir? İş şimdi ciddiye binince iktidara randevu vermiyorlar, ‘biz oynamayız biz yokuz’ diyorlar. Biz daha CHP bunu ilk ortaya attığında ‘samimiyet sınavı verecek, bu samimiyet sınavından geçebileceğini zannetmiyoruz’ demiştik. İşte şimdi bizim dediğimiz çıktı ve CHP bu samimiyet sınavından geçemedi. Sayın Kılıçdaroğlu başörtüsüne kanuni teminat istediğini söylerken birden bire ne oldu da ‘anayasal teminat getirelim’ dendiği zaman buna yanaşmamaya başladı, buna karşı çıkmaya başladı.” diye konuştu.
2022’nin ‘en’leri belli oldu