34,6714$% 0.01
36,8882€% 0.33
44,2661£% 0.33
2.935,58%-0,01
4.931,00%-0,04
3324684฿%4.50333
CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk; TBMM de bir basın açıklaması yaptı. Öztürk;
İsrail Hükümetinin Gazze halkına karşı, uluslararası hukuka ve uluslararası insan haklarına aykırı saldırılarını arttırarak sürdürmesinin haklı hiçbir gerekçesi olamaz, kınıyorum. Bölgedeki bu vahşetin durdurulması için uluslararası toplum ve kuruluşları sorumluluk almaya çağırıyorum.
Herkesi Deniz Gezmiş’in hayali demokratik Filistin Devleti ile dayanışmaya çağırıyor, halkımızı haklı tepkilerini gösterirken sağduyuya ve demokratik protesto araçlarını terk etmemeye davet ediyorum.
Hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Rumeli ve Anadolu Halkı, Azeri gardaşlarının kendi kalbi gibi çarptığını bilirler”. Bizim de kalbimiz bugün, onların yanında.
Gardaş Can Azerbaycan‘ın yeniden bağımsızlık günü kutlu olsun. Sonsuza kadar yaşa Azerbaycan. Türk halkına selam olsun.
8 – 15 Ekim, Yunanistan’da belediye başkanı seçilen Yassıköy Belediye Başkanı Caner İmam, Mustafçova Belediye Başkanı Ahmet Kurt ve Kozlukebir Belediye Başkanı Erdem Hüseyin’i kutluyorum.
Türkiye’de 100 binlerce çifte vatandaşımız var. Oy kullanma haklarını paylaştığımızda web sitelerinden kontrol ederek yerinde oy kullanabilirler, kullanmalılar.
Seçimde birçok il ve ilçede Türk ve akraba seçime katılıyor. Çoğu Türk ve azınlıkların temsilcisi HÖH’de. Ben, adaylarımıza seçimlerde başarılar diliyorum.
Bugün bir iktidar düşünün, emeklisini açlık sınırı altında bir yaşama ve hayatlarının sonbaharında çalışmaya terk etmiş. 7.500 TL emekli maaşı alan, zaten emekli değil mecbur çalışmaya, ona 5.000 TL yok. Bu aslında “verecek para yok, nasıl kısalım?” taktiğidir.
Ülkemizin çalışanının ülkemizin çalışanının yarısından fazlası asgari ücretle çalışmaktadır. 11.400 TL Asgari ücreti belirleyen iktidardır.
Açlık sınırı açıklayan da TÜİK ne kadar düşürürse de; asgari ücret açlık sınırının oldukça altındadır. Bir insan olarak, biyolojik olarak aslında 24 saatimiz var
8 saat uyumak zorundayız, 16 saat ayaktayız. 8-9 saat iş, 1 saat git gel 10 saat.
Eğer 10 saat çalışıp, günün sonunda benim emeğimin karşılığı aç kalmaksa, evime alacağım eti, sütü, peyniri kısarak yaşamaksa, neresinde bunun hak, adalet.
Eğer eşim de çalışıyor ise ve biz fakirlik sınırının çok altında kalıyorsak,
bu kölelik değil de nedir? Bu hak ve kader değildir. Bu iktidarın milletine sunduğu yaşamdır.
Gençlerimiz, geleceğimiz. Gençlerimizin artık ülkemizden kafalarında vazgeçmiş durumdadır. Bavullar hazır, fermuarlar çekilmek üzeredir.
Evet, bugün resmi rakamlara göre 6 milyon, ancak 10 milyona yaklaştığı tahmin edilen sığınmacılarla birlikte yaşıyoruz. Kayıtdışı göçmen, kayıtdışı istihdam = ucuz işçi, ucuz emek.
Sonuç vatandaşının emeğinin değerinin düşürülmesidir. Kısaca, kontrolsüz göç ile gelen ucuz iş gücü, milletimizin emeğini değersizleştirdi. Bunun üzerine, gerçek olmayan enflasyon rakamları referans alınarak yapılan maaş zamları, eriyen Türk lirası, eriyen alım gücü nedenleri ile işçiden başlayarak ülkemizin memuru, mühendisi, doktoru, akademisyeni kendini yoksulluk sınırı altında yaşama mücadelesi içinde buldu.
Sonuç olarak ucuz emek, bizim çocuklarımızın geleceğini elinden almakta, bizim gençlerimiz gün geçtikçe daha fazla Türkiye’de yaşamaktan vazgeçmektedir.
İstatistik ve araştırmalara bakalım:
– 2023 TÜİK verisi, 2021 yılında 287.651 kişi göç etti. Göç edenlerin çoğunluğu 20-29 yaş aralığında.
– İstanbul Üniversitesi ve Almanya merkezli KAS derneğinin 2021 yılında yaptığı Türkiye Gençlik Anketi’ne göre, gençlerin %82,9 Türkiye de gelir dağılımının eşitsizliğine inanıyor ve Türkiye de genç işsizliğinin çok yüksek olduğunu söylüyor. “Şu anki yaşamından mutlu musun?” sorusuna, %55,2’si ‘ne mutlu ne de mutsuzum’, %25,8 i ‘mutsuz’ olduğu cevabını veriyor.
– “İmkânınız olsa Türkiye de mi Yurt dışında mı yaşamak isterdiniz?” sorusuna ne yazık ki %72,9’u ‘yurtdışında yaşamak isterim’ diyor. Gerekçelerin ilk sırasında %32,4 ile ‘oradaki yaşamın Türkiye’den daha iyi olduğu düşüncesi’ yer alıyor.
Evet, Değerli Basın Mensupları tablo oldukça düşündürücü!
Evlatlarımız, onlar ailelerimizin en önemli varlığı, başka bir deyişle ailemizin geleceği, en önemli yatırımımızdır. Hepimiz onları hayata hazırlamak için doğdukları günden hayata atıldıkları günlere kadar, onları en iyi şekilde yetiştirmek için çalışıyoruz. Üniversiteden mezun olan genci asgari ücret ile başlayan bir iş hayatı ile karşılaşıyor. Birçoğu ise iş bulamıyor. Çünkü üniversite bölüm ve kontenjanlarının ülkenin, kamu ve özel sektörün ihtiyacına göre planlaması yok. Bu plansızlıkla yarattığımız ev gençlerimiz var. Nasıl yüksek eğitim politikasıdır ki bir insan yaşamı, bir ailenin geleceği, eğitim sonrası iş hayatına geçişi planlanmadan, mesleki ve üniversite eğitimi aldırılıyor. Ev gençlerimiz bugün kendilerini değersiz hissediyor, özgüvenlerini kaybetmiş, ekonomik olarak ailesine bağımlı olarak kendini içine kapatıyor ve ruhsal bir çöküntü içinde. Kısacası en değerli varlıklarımız heba oluyor.
Anne baba açısından baktığımızda, bin bir zorlukla okuttuğu evladının, ‘üniversite sonrası hayatı kurtulur’ umudu yerini ‘yurtdışına giderse hayatı kurtulur’ almuş durumda. Ancak biliyor ki giden evladıyla, emeklilikte hayalini kurduğu, evladına veremediği sevgi ile torun büyütme, sarılamadığı evladı yerine toruna sarılma hayali de evladı ile bir anda gidiyor.
Özetle iş bulanı dahi asgari ücret ile hesap yaptığında hayal kuramıyor, iş bulamayana ne kaldı!
Nerede hayal kuramıyor gençlerimiz dünyanın en güzel ülkesinde, bir çok dünya imparatorluğunun Hititliler, Lidyalılar, Asurlular, Doğu Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi kültürel, tarihsel, ekonomik mirasına sahip olduğumuz, denizleri, bereketli toprakları, yaylaları, dağları tüm doğal güzellikleri ve jeopolitik konumu ile dünyanın gözünün her zaman olduğu Türkiye’de. Bir Afrika ülkesinde değil ve çözümü yurtdışında arıyor haklı olarak.
Tüm bunların temelinde, kötü yönetim ile birlikte ülkemizin son yıllarda kontrolsüz sığınmacı ve mülteci merkezi yapılması yer almaktadır. Bugün dünya belli hızda ilerlerken biz bulunduğumuz noktanın gerisinde kalıyoruz. En büyük ekonomiler listesinde gerilemiş bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Değerli basın mensupları,
Gençler sınırlanan özgürlük alanlarından, zorlu ekonomik koşullardan, ülkemizdeki çalışma şartlarından ve gelir dağılımındaki adaletsizliklerden kaçıyorlar, kaçmak için her türlü fırsatı arıyorlar. Eminim Meclis’teki milletvekillerimizin ailelerinde de oldukça fazlaca bu durum vardır.
Ayrıca Bugün Türkiye’de önemli sayıda çifte vatandaşımız var. Bursa bu şehirlerin başında ve Bursa da yaklaşık 100.000 çifte vatandaşımız var. Bunların içinde mühendis, sağlık memuru, mimar, iktisadi ve idari bilimler mezunu Avrupa’ya meyve toplamaya, garsonluk yapmaya, işçi olmaya gidiyor. Maalesef bunun adı beyin göçü bile değildir. Yetiştirdiğimiz mühendis, iktisadi ve idari bilimler mezunu binlerce gencimizi işçi olarak Avrupa’ya sunuyoruz.
4 yıllık üniversite mezunu bir genç ile aynı işyerindeki vasıfsız işçi aynı ücreti alıyor. Alım gücü çok düşmüş, asgari ücret ile başladığı iş hayatında hangi hayali kurmasını bekleyebiliriz? Bugün Almanya’daki bir genç Türkiye’de üretilen aracı Türkiye’deki bir gençten daha ucuza satın alıyor. Yine 1 kilo et için Avrupa da ortalama 1,5 saat, Türkiye de 10 saat çalışman gerekiyor. Gençlere reva gördüğümüz gelecek bu mudur?
Gençler için, öncelikle ülkemizin ihtiyacı iş kollarında, gerekli becerileri eğitim kanalları ile sahiplendirerek, gençler arasındaki yapısal eşitsizlikleri ve dijital uçurumu ortadan kaldırmalıyız. İş dünyası ve devlet iş birliği ile planlanan eğitimden, iş yaşamına sağlıklı geçiş ile iş kaygısını ortadan kaldırmanın adımlarını atmalıyız. Gençler için işgücü piyasasındaki engelleri kaldırmak, güvencesiz durumdaki gençlerin yüzdesini azaltmak, gençlerle sosyal diyalog içinde olarak girişimciliği teşvik etmeliyiz. Gençler için sosyal dışlanmayla mücadele, barınma, sosyal ve kültürel faaliyetlere erişim hem eğitimde hem istihdamda yer alan gençlere uygulanacak destekler ile birlikte gençlerin yaşam kalitesi ve hayallerini yükseltmek zorundayız.
Sözlerimi tamamlarken;
Bir insan dünyayı değiştirebilir, vazgeçebileceğimiz tek bir gencimiz yoktur. Onların gitme nedenlerini kaldırmak, ülkenin geleceği ve gençlerimize sahip çıkmak hepimizin en önemli ortak amacı olmalıdır.
Değerli basın mensupları,
CHP grubu olarak ÇEDES’i önemsiyoruz, etki alanı çok geniş, ucu açık, bilgi paylaşımının olmadığı, sessiz sedasız eğitim sistemimizde uygulamaya geçilen ÇEDES’in ve etkilerinin tüm yönleri ile araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi verdik, grubumuz bunu önümüzdeki haftalarda genel görüşmeye de alacak.
Netanyahu çağın Hitler’idir!