35,2068$% 0.3
36,7672€% 0.92
44,3202£% 0.7
2.968,33%1,32
4.853,00%0,96
฿%
Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, ÇEDES projesi ile ilgili okulların AKP’nin arka bahçesi yapılarak öğrencilerin maneviyatının istismar edileceğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nca hazırlanan ÇEDES projesine ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Hasan Öztürk Meclis’te CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala ve Bursa Laik Kamusal Eğitim Platformu (BULKEP) üyeleriyle birlikte basın toplantısı düzenledi. Öztürk, “Okul hayatına yeni başlayan, Anayasal güvence altına alınan eşit eğitim hakkı ile Milli Eğitim’e teslim edilen çocuklarımız daha alfabeyi öğrenmeden, yaşamı öğrenmeden, bilim ile tanışmadan, ruhsal gelişimlerini tamamlamadan çocuklarımıza Diyanet görevlisi imam, vaizler aracılığı ile ne anlatılacaktır? Kimden gelmektedir bu talep?” diyerek Milli Eğitim’in görevlerini Diyanet gibi başka kurumlara devrettiğini söyledi.
ÇEDES’i sınırlayan bir müfredatın olmadığını söyleyen Öztürk, “Tamamen uygulayıcıların takdirine bırakılmış bir uygulama olduğunu görüyoruz! Etkileşim içerisine girecekleri çocuklarımız için yaş sınırı ön görülmeyen bu uygulamada, evlatlarımız çeşitli tarikat ve cemaatlerin tedrisatına ‘temel değerler eğitimi’ adı altında terk edilecektir.” diyerek okulların tarikatlara teslim edileceğinin altını çizdi.
“Diyanet İşleri Başkanlığı milli çizgiden uzaktır”
Projedeki etkinliklerin çatısının Diyanet İşleri Başkanlığı olduğunu belirten Öztürk açıklamasının devamında şöyle konuştu:
Bugün 22 yılda toplumumuzun içerisinde bulunduğu yozlaşma sürecinde Diyanet’in ne yönde tavır aldığına ilişkin takdir kamuoyunundur. Büyük yolsuzluk dosyalarına, zenginleşen gayri meşru güç odaklarına, adaletsizliğe, emeğin değersizliğine, fakirliğe, mafyalaşmaya, uyuşturucu baronlarına ve tefeciliğe vb. birçok milletin birliği ve varlığını ilgilendiren konuda sessiz kalan Diyanet kurumu son 22 yılda yalnızca akıl ve toplumsal değerlerimiz dışındaki fetvalarla ve kadrolarla gündeme geliyor. Bunların örneklerini hepimiz biliyoruz.
Halkımızın diyanete güveni ile ilgili Aksoy Araştırma’nın Diyanet’e Güven Anketi’nde “hiç güvenmiyorum (42,2)” ve “güvenmiyorum (11,2)” cevabının toplamı yüzde 53,4’dür. Bunun sebebini çok uzaklarda aramaya gerek yok.
Rıfat Börekçi’nin ilk başkanı olduğu Diyanet kurumu zamanının doğrularından sapmış ve gerçeklikten kopmuştur. Diyanet’in akıl dışı bu fetvalarla ruhsal gelişimini tamamlamamış çocuklarımızla iletişime geçecek olmasını kabul etmek mümkün değildir. Bugün, ‘kültürel değerler’ olarak çocuklarımıza verilmek istenen değerlerin kökeninin kişilerin tercihlerinden değil; Milli Eğitim müfredatından gelmesi; sevgi, hoşgörü ve barış coğrafyası Anadolu mirasından olması gereken değerler olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşaviri’nin Avrupa Şampiyonu olmuş ve göğsümüzü kabartmış A Milli Voleybol Takımımız hakkındaki fikri ‘Bacağı baldırı açık, 18-20 yaşlarındaki kızları voleybol maçlarının milletin önünde seyrettirip, batının kültürüyle giydirip, milli takım diyeceksin, bilmem nerenin sultanı diyeceksin. Ayıptır, günahtır.’ şeklindedir.
ÇEDES bünyesinde çocuklarımıza milli değerler anlatacağı iddia edilen Diyanet İşleri Başkanlığı, göğsümüzü kabartmış Kadın Milli Voleybol Takımımızı takdir edemeyecek kadar milli çizgiden uzaktır.
İşte Atatürk’ün kurduğu, boynuna padişahın idam fermanını asarak milli mücadeleye destek vermiş; samimi dindar ve vatansever Rıfat Börekçi’nin ilk başkanlığını yaptığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın geldiği nokta budur.”
“Milli bayramları kutlarken dahi Atatürk ve silah arkadaşlarını anmaktan aciz kimseler tarafından çocuklarımıza, öğretmenlerin veremediği hangi milli değer verilecektir?” diye sözlerine devam eden Öztürk, “Bakın, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayacağız. Bakın, tüm valiliklerin iktidarın 100. yıl kutlama hazırlıklarına. Bu kadar sönük, bu kadar sıradan mı kutlanır? Bir 100 yıl logosu, parası, pulu anısı dahi yaratmak istemeyen bir iktidar var. Sanki başkasının 100. yıl kutlaması gibi.” diyerek Cumhuriyet kutlamalarına dahi özen gösterilmediğini belirtti.
ÇEDES’in etkilerinin araştırılması için Meclis’e araştırma önergesi veren Öztürk, projenin amacının okulları AKP’nin arka bahçesi yaparak çocukların maneviyatının dahi siyasi istismara maruz bırakılması ve ‘yandaş’ yetiştirmek olduğunu ifade etti.
“Öğretmen okulda, imam camide”
Eğitimin bu ülkenin geleceğini belirleyecek olan en hayati konu olduğunu belirterek açıklamalarına devam eden Öztürk, “Eğitim kamusal bir görevdir. ÇEDES ile bu görevi yandaşlarınıza taşeron veremezsiniz. Devletin yapması gerekeni devlet yapmalıdır. Merdiven altı oluşumları Milli Eğitim Bakanlığı bünyesine sokarsanız gideceğimiz noktayı tahmin bile edemezsiniz. Öğretmen okulda, imam camide görevini anayasal çerçevede yapmalıdır.” dedi.
“ÇEDES’e değil, çocuklara bir öğün yemek verin”
Öztürk iktidara seslenerek, “Eğer iktidar çocuklarımızı düşünüyorsa
– Sosyal devlet olmanın sorumluluğu olarak sosyal hizmet uzmanı atasın çocuklarımıza
– Psikolojik Danışman, pedagog okullarımıza atasın. Her çocuk, fakirin çocuğun da psikoloğa erişebilsin.
– Siz çocuklarımıza 1 öğün yemek veremezken, onları okullarda aç bırakırken, bu ÇEDES’e bütçe nasıl buluyorsunuz?
– O kadar atanamamış öğretmeni atayarak, öğrenci başına düşen öğretmen sayısını normal seviyelere taşıyın.” diyerek sözlerini sürdürdü.
ÇEDES ile öğrenci – veli fişlenecek
ÇEDES uygulaması ile hem veli hem öğrencinin fişleneceğini ve bunun yönetmeliklerde yer aldığını belirten Öztürk o yönetmeliklere ilişkin görüşlerini şöyle açıkladı:
“Uygulama kapsamındaki yöntemler akıllara geçmiş yıllarda tarifi imkansız mağduriyetler doğurmuş, Fetovari bir yapılanmayı hatırlatıyor. Sizlere yönetmelikten kısımlar okuyacağım: Uygulamanın yasal dayanağı olan yönetmelikte, ‘Temsilci öğretmen (kulüp rehber öğretmeni) ve Diyanet gençlik koordinatörleri tarafından, değerler kulübü öğrencilerinin süreç içerisindeki gelişimlerini izlemek amacıyla gözlem, görüşme, anket, ölçek gibi araçlardan yararlanılır’ diyor. Bu uygulama sizlere örgütün tuttuğu fişleme çetelelerini hatırlatmıyor mu? Bugünden yarınlarımızı fişliyorlar. Daha bugünden evlatlarımız fişleme ve siyasal baskıyla tanıştırılıyor.
Ayda bir kez olmak üzere, temsilci öğretmen, diyanet görevlisi ve gençlik spor temsilcisi koordinesinde ÇEDES Projesi Uygulama Mekânlarında veli toplantıları yapılır.” diyor. Velilerden beklenen nedir; bu toplantılara katılan ve katılmayan veliler arasında bir statü farkı oluşacağı açık değil mi? Bu durum sizlere FETO’nun okullarda gerçekleştirdiği ve fişlemeler yaptığı veli toplantılarını hatırlatmıyor mu? Bu toplantıların içeriği belirsiz olmakla birlikte katılmayan devlet memuru velilerin ne ile karşılaşabileceğini tahmin etmek zor değil.”
“Pusulamız Cumhuriyet değerleri”
Öztürk açıklamasını “Evlatlarımızın ihtiyaç duyduğu huzur, güven, liyakat, barış ve kardeşlik ÇEDES ile sağlanamaz. Cumhuriyetin yeni yüzyılında eğitim pusulamız Anayasa’da da belirtildiği gibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun ilkeleri olmalıdır.” sözleriyle sonlandırdı.
Meral Akşener’den İsrail’e çok sert tepki